SABAH OMBUDSMANI PKK HABERİNİ EKSİK BULDU!

Sabah Okur Temsilcisi Yavuz Baydar, Takvim'in manşet yaptığı, Sabah'ın da kullandığı tartışma yaratan o haberle ilgili eleştirilerini yazdı.

KKTC’de PKK varlığı

PKK’nın Kıbrıs’ta faaliyetleri var mı, varsa ne boyutta? Bu soru geçenlerde bir haberle gündeme yerleşti, ama itirazlara ve resmi ağızdan yalanlamalara da yol açtı. İçeriği değerlendirmeye aldık

PKK’nın Eğitim Üssü Beşparmak Dağları başlıklı haber, haftanın eleştiri ve tartışma konusu.
İç sayfadan 26 Ocak tarihinde Mutlu Çölgeçen imzasıyla sunulan haberin spotu şöyleydi: "Kıbrıs’ta örgütlenmeye çalıştığı ortaya çıkan PKK’nın Beşparmak Dağları’nı eğitim üssü olarak kullandığı belgelendi. Sınırdışı kararı verilen bazı isimlerin ise halen adada olduğu tespit edildi."
Haberde, rumuzu verilen bir üniversite öğrencisinin PKK örgütlenmesini üstlendiği, Beşparmak yöresinde bir köyde eğitim üssü kurulduğu, bu faaliyetin MGK gündemine alındığına dair iddialar da yer alıyor. Haberde kaynak olarak "adadaki istihbarat birimleri" gösteriliyor.
SABAH okuru, Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Süleyman İrvan, pek çok noktada eleştiri içeren ayrıntılı bir not gönderdi. Genel olarak bakıldığında haberin doğru olmadığını ve gerçeği yansıtmadığını anlatıyordu bu not.
Haber, Kıbrıs’a hiç gitmemiş bir muhabir tarafından kaleme alınmış izlenimi veriyor, çünkü, KKTC’de haberde iddia edildiği gibi (ki haberde iddia ediliyor bile denmiyor) çok sayıda dağ yok. Bir tek dağ var, o da Beşparmak Dağları.

Haberde eğitim üssü olduğu iddia edilen bölge, askeri birliklerin (hem Güvenlik Kuvvetleri’nin hem de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin) bulunduğu ve eğitim yaptığı bölgedir. Yani burada, onlardan habersiz bir kampın varolduğunu söylemek gerçekçi değildir.
Haberin dayandırıldığı tek kaynak "adadaki istihbarat kaynakları"dır. Oysa, adada gazeteciler çok kolaylıkla resmi kaynaklara ulaşabilir ve haberde dile getirilen iddiaların doğru olup olmadığını teyit edebilirler. Bu yapılmamış görünüyor. Örneğin, sınırdışı kararı alındığı halde, sadece baş harfleri verilen bazı öğrencilerin "Kıbrıs’ta kaçak bulunduğu" söyleniyor. Muhabir en azından bu bilgiyi doğrulatabilirdi.
O da yapılmamış. Bildiğim kadarıyla sınırdışı kararı alınan öğrenciler zaten poliste gözetim altındaydı ve oradan havaalanına götürüldüler.
Haberde, "PKK’nın KKTC’nin en dağlık bölgesi olan Beşparmak Dağları’nı eğitim üssü olarak kullandığı ayrıntıları ile belgelendi" deniyor, ancak belgelemeyi kimin yaptığı söylenmemiş. Ortada bir rapor mu var, rapor varsa KKTC devlet yetkililerinin bundan haberi var mı, yok mu belli değil.
KKTC Başbakanı İrsen Küçük, haberin yayımlandığı gün Anadolu Ajansı aracılığıyla iddiaları yalanlayan bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya gazetenizde niçin yer verilmedi?
Muhabiriniz haberinde, "PKK’nın Kıbrıs yapılanmasının Şubat ayı olağan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ele alınacağı belirtildi" demiş. Haberde en somut ifade bu (ancak burada da bu bilgiyi kimden aldığını yazmamış, Milli Güvenlik Kurulu gündemini bildiğim kadarıyla MGK genel sekreteri belirliyor). Eğer gerçekten bu konu MGK gündemine alınırsa haberdeki iddiaları ciddiye almak gerekecek, aksi takdirde gazetenizin ve muhabirinizin, ciddi bir özüre ihtiyacı olacak.
Haberi hazırlayan Mutlu Çölgeçen’in yanıtları ise şöyle:
KKTC’de tek dağ sırasını olduğunu ve bunun da Beşparmak Dağları olduğunu ve bu dağların da beşte birinin askeri bölge olduğunu çok iyi biliyorum. Haberde de çok sayıda dağ var anlamına gelebilecek hiç bir cümlem yok.
Haberde açık bir şekilde eğitimin hazırlanan evlerde olduğu belirtiliyor. Nitekim bölge isimleri de verdim. Ancak sanki Beşparmak Dağları’nın adı geçen köy ve bölgesinde dağda eğitim alıyorlarmış gibi yazdığım izlenimi veriliyor. Ben haberde özellikle evlerde alınan eğitimden bahsettim. Kaldı ki KKTC İçişleri Bakanı Nazmi Çavuşoğlu haberimden sonra PKK’nın adı geçen bölge ile birlikte bazı bölgelerde yapılanma içinde olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir.
Terör ve benzeri haberlerde asıl olan kaynağın korunmasıdır. Haberim istihbarat kaynaklıdır. Ayrıca KKTC hükümetinden bir yetkilinin anlatımları vardır. Sınır dışı edilme kararı alınan öğrencilerin hala adada olduğunu KKTC İçişleri Bakanlığı doğrulayacaktır. Zira bu kişilerin ada dışına çıktıklarına ilişkin hiç bir kayıt yoktur.
KKTC Başbakanı’nın haberi yalanlayan açıklamasının verilip verilmemesi gazete yönteminin takdirindedir.
PKK’nın sadece Kıbrıs yapılanması değil bölgedeki tüm faaliyetleri Şubat ayı MGK gündemine gelecektir. Bu konuda ilgili birimler ön çalışma yapmaktadır. Gerektiğinde kim nerede ve nasıl bir ön çalışma yaptı bunun ayrıntılarını açık bir şekilde verecek bilgiye sahibim.
Haberimin arkasındayım. Haberde PKK’lı militanların teorik eğitim aldığından bahsettim, adada silah eğitimi aldığına ilişkin tek bir cümlem yoktur. Ancak bazı isimlerin Kuzey Irak’a geçerek bu eğitimi aldığını devletin ilgili birimleri biliyor. Terör örgütü PKK, KKTC’de ciddi yapılanma içindedir. PKK terör örgütü üyesi kişilerin adada son bir yıldır gerçekleştirdiği eylemler istendiği takdirde KKTC polisinden temin edilebilir. PKK’lı kişilerin işyeri basma, tehdit ve şantaj içinde olduklarına ilişkin çok sağlam veriler mevcuttur. Haberdeki tek hatam bir yer ismini yanlış yazmam olmuştur.
Yorum: PKK’nın Kuzey Kıbrıs’ta örgütlenmesi konusu, tabii haber değeri yüksek bir gelişme. Ama bu haberin, okur eleştirisi ötesinde, medyada da tartışıldığı; bir gazetede, kendisinden söz edilen öğrencilerden birinin, "biz o fotoğrafları ve gezileri okul ödevi olarak yaptık, facebook sayfamıza da koyduk, afiş yaptık, sonra kendimizi gazetelerde gördük, baktım olmuyor, başsavcılığa suçduyurusunda bulundum" dediği de bir gerçek. Projenin adı "Dilek Ağacı" imiş.
Haber konusu önemli, ama PKK özneli pek çok haberde olduğu gibi bu da tek bir kaynağa dayandırılarak verilecek türden bir haber değil. İstihbarat kaynakları da burada "taraf"tır, bazı verilerin istedikleri gibi, sorgulanmadan yayınlanmasını - doğal olarak - isterler. Ama bunları elden geldiğince kontrol etmek gerekir. Ayrıca haberde geçen "üniversiteler" ve "öğrenciler" de ulaşılabilir ve soru sorulabilir olmalıdır.
Başlık bir iddia dile getiriyor ise, bu iddianın sahibi (istihbarat veya içişleri bakanlığı) tırnak içinde verilmeliydi. Ayrıca hep yazıyorum: "belgelendi" veya "tespit edildi" gibi pasif fiillerden artık haberciliği kurtarmalıyız. Bu fiillerin sahibi her kimse, adını vererek veya vermeyerek, alıntılarla, arada mesafe bırakarak, ve başka kaynaklara (yöre halkı, muhtarlar, rektörler, KKTC medyası vs) da söz hakkı tanıyarak haber işlenmeliydi. Bu haber eksiktir, dolayısıyla "gerçeğe yakınlığı" konusunda kuşkuları gidermiyor.
Sorumuz hep aynı: Gazeteci, hele yargı konusunun hararetle tartışıldığı bu dönemde, suçlunun suçsuzdan tam ayrışabilmesi, mağduriyet yaratılmaması için nerede "duracak"? Ne devlete ne de yasadışı örgütlere alet olmadan, bir"bağımsız haberci" olarak duracak. Başka çaresi yok.

Yavuz Baydar/Sabah