Sabah Ombudsmanı gazetesini topa tuttu: Orada daireniz mi var? Böyle haber mi olur?
İbrahim Altay, Mescid-i Aksa diye her seferinde Kubbetü's-Sahra fotoğrafı konulmasına ve "haber kılıklı reklam" yapılmasına isyan etti.
Sabah gazetesi Ombudsmanı İbrahim Altay, Türk medyasının bir türlü tedavi edilemeyen hastalığını, Sabah gazetesinin internet sitesi editörleri üzerinden bir kez daha gündeme getirdi.
Her Mescid-i Aksa haberine Kubbetü's-Sahra'nın resminin konulmasını eleştiren Sabah Ombudsmanı Altay, karıştırmamak için editörlere küçük de bir tüyo verdi:
"Sevgili arkadaşlar! Her Mescid-i Aksa haberine yapıştırdığınız altın kubbeli görsel Kubbetü's-Sahra'ya ait. Mescid-i Aksa taş kubbeli."
HABER KILIKLI REKLAM
İbrahim Altay, Sabah'ın Günaydın ekini de "reklam haberler" nedeniyle adeta topa tuttu.
Yapılanın "Haber kılıklı reklam" olduğunu belirten İbrahim Altay, "Basın bültenlerinin kopyalanmasını, etik kuralların ihlalini filan geçtim; neler oluyor arkadaşlar? Bu projelerde evleriniz, daireleriniz mi var? Böyle haber mi yazılır? Böyle haber mi olur?" diye sordu.
İşte Altay'ın "Haber kılıklı reklamlar" başlıklı bugünkü yazısı:
Efendim, dünyada lüks denince akla gelen üç-dört markadan ikisi M. ve E. imiş. Gazetenin iddiası bu...
Her ikisi de İtalyan olan bu markalar 'lüküs hayat' işinde yeni bir boyuta geçmiş. Evler tasarlamaya başlamışlar.
Daha doğrusu biri henüz yolun başında, hemen hemen düşünce aşamasında, imiş; diğeri hayallerindeki ev konseptini Miami'de çoktan gerçekleştirmiş.
AÇIK REKLAM İFADELERİ
Günaydın muhabirinin 'duyduğuna göre' olayın bizi ilgilendiren kısmı şöyle cereyan etmiş, daha doğrusu etmek üzereymiş:
Türkiye'de 'birbirinden ilginç projelere imza atan', 'bu projeye imza atınca kimsede şaşkınlık yaratmayacak olan' N. adlı bir şirket 'çok konuşulacak' ve 'bir ilke imza atacak' şeklinde anlatılan bir lüküs ev projesi için M. ya da E. markalarından biri ile birlikte çalışmayı düşünüyormuş.
Tırnak içinde verdiğim açık 'reklam' ifadeleri bana ait değil; haberin metninden aldım.
Okuduğunuzda görüyorsunuz ki henüz kesinleşen bir şey yok.
Acayip ve çok önemli bir kulis bilgisi alınmış!
N. adlı şirket M. ve E. adlı markalardan biriyle anlaşabilirmiş.
İkisiyle birden değil, sadece biriyle. Buna rağmen başlık şöyle atılmış: M. ve E. Boğaz'a Geliyor. Yani ikisi birden.
Ne kadar mantıklı?
HABERDEKİ TUHAFLIK
Haberdeki tuhaflığın farkına varmamı M. şirketinin pazarlama departmanında çalışan Mike M. sağlıyor. Attığı e-postanın giriş kısmında haberde kullanılan görsellerden bazılarının M. şirketinin Miami'de yaptığı projenin web sitesinden alındığını anlatıyor.
Önce bunun telif hakkı ihlali ile alakalı bir şikâyet olduğunu sanıyorum. Okumaya devam edince anlıyorum ki şikâyet değil, teşekkür mesajı bu.
Binalarından söz ettiğimiz ve fotoğraflarını kullandığımız için teşekkür ediyor Mike M. dostumuz ve küçük bir ricada bulunuyor:
"Bir de bizim sitenin linkini koyar mısınız habere?"
Yani demek istiyor ki hazır reklamımızı yapmışken müşterileri de doğrudan bize yönlendirin.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
BU KADAR DA TESADÜF OLAMAZ!
Bilgisayarımı kapatıp gazeteyi alıyorum elime. Şaşırıyorum.
Yok canım, bu kadar da tesadüf olmaz, diyorum.
Günaydın'ın Yaşam sayfasında M. ve E. adlı şirketleri Boğaz'a getireceği iddia edilen N. adlı şirketle alakalı başka bir haber çarpıyor gözüme: Yunanistan'ın ünlü şarkıcılarından biri N. şirketinin 5 Ağustos'ta Bodrum'da vereceği partide sahneye çıkacakmış.
Bir şirketin filan diye düzeltmeye gerek görmemiş editörlerimiz.
Doğrudan adını yazmışlar spota.
Haberi 'iddialı ve farklı projeler', 'yerli-yabancı yatırımcıların büyük ilgisini çeken bu iki proje' gibi güzellemelerle bezemişler.
Bir sanatçının Bodrum'da vereceği konseri okumak için başlıyoruz habere; kendimizi N. şirketinin projelerini okurken buluyoruz.
BÖYLE HABER Mİ YAZILIR? BÖYLE HABER Mİ OLUR?
Sayfanın görselini gönderen bir okurumuz 'Advertorial sandım' diye sitem ediyor. Hayır, değil! Bildiğiniz imzalı, resimli bir haber. En azından o formatta.
Şimdi sıkı durun! Son haberin üzerinden sadece bir hafta geçmişken, yani dün, N. şirketinin sahibi ve Bodrum'daki projeleri aynı övücü cümlelerle bir kez daha Günaydın'ın yaşam sayfasının manşetinde.
Basın bültenlerinin kopyalanmasını, etik kuralların ihlalini filan geçtim; neler oluyor arkadaşlar?
Bu projelerde evleriniz, daireleriniz mi var?
Böyle haber mi yazılır? Böyle haber mi olur?
Anlıyorum; yapılan yatırımları, açılan mekânları, düzenlenen partileri, yenilikleri, trendleri vs. haber yapmak işinizin bir parçası.
OLAY OLAY, İSİM İSİM YAZACAĞIM!
Fakat bunu çıkar çatışmasına dönüştürmeden ve haksız rekabete yol açmadan; reklamcılıkla gazetecilik arasına kalın bir çizgi çizerek yapmak zorundasınız.
Amacım kimseyi dövmek ya da rezil etmek değil; önemli bir farkı hatırlatmak. Bu yüzden isim vermedim.
Fakat aynı hataları yapmaya devam ederseniz olay olay, isim isim gideceğim.
Her Mescid-i Aksa haberine Kubbetü's-Sahra'nın resminin konulmasını eleştiren Sabah Ombudsmanı Altay, karıştırmamak için editörlere küçük de bir tüyo verdi:
"Sevgili arkadaşlar! Her Mescid-i Aksa haberine yapıştırdığınız altın kubbeli görsel Kubbetü's-Sahra'ya ait. Mescid-i Aksa taş kubbeli."
HABER KILIKLI REKLAM
İbrahim Altay, Sabah'ın Günaydın ekini de "reklam haberler" nedeniyle adeta topa tuttu.
Yapılanın "Haber kılıklı reklam" olduğunu belirten İbrahim Altay, "Basın bültenlerinin kopyalanmasını, etik kuralların ihlalini filan geçtim; neler oluyor arkadaşlar? Bu projelerde evleriniz, daireleriniz mi var? Böyle haber mi yazılır? Böyle haber mi olur?" diye sordu.
İşte Altay'ın "Haber kılıklı reklamlar" başlıklı bugünkü yazısı:
Efendim, dünyada lüks denince akla gelen üç-dört markadan ikisi M. ve E. imiş. Gazetenin iddiası bu...
Her ikisi de İtalyan olan bu markalar 'lüküs hayat' işinde yeni bir boyuta geçmiş. Evler tasarlamaya başlamışlar.
Daha doğrusu biri henüz yolun başında, hemen hemen düşünce aşamasında, imiş; diğeri hayallerindeki ev konseptini Miami'de çoktan gerçekleştirmiş.
AÇIK REKLAM İFADELERİ
Günaydın muhabirinin 'duyduğuna göre' olayın bizi ilgilendiren kısmı şöyle cereyan etmiş, daha doğrusu etmek üzereymiş:
Türkiye'de 'birbirinden ilginç projelere imza atan', 'bu projeye imza atınca kimsede şaşkınlık yaratmayacak olan' N. adlı bir şirket 'çok konuşulacak' ve 'bir ilke imza atacak' şeklinde anlatılan bir lüküs ev projesi için M. ya da E. markalarından biri ile birlikte çalışmayı düşünüyormuş.
Tırnak içinde verdiğim açık 'reklam' ifadeleri bana ait değil; haberin metninden aldım.
Okuduğunuzda görüyorsunuz ki henüz kesinleşen bir şey yok.
Acayip ve çok önemli bir kulis bilgisi alınmış!
N. adlı şirket M. ve E. adlı markalardan biriyle anlaşabilirmiş.
İkisiyle birden değil, sadece biriyle. Buna rağmen başlık şöyle atılmış: M. ve E. Boğaz'a Geliyor. Yani ikisi birden.
Ne kadar mantıklı?
HABERDEKİ TUHAFLIK
Haberdeki tuhaflığın farkına varmamı M. şirketinin pazarlama departmanında çalışan Mike M. sağlıyor. Attığı e-postanın giriş kısmında haberde kullanılan görsellerden bazılarının M. şirketinin Miami'de yaptığı projenin web sitesinden alındığını anlatıyor.
Önce bunun telif hakkı ihlali ile alakalı bir şikâyet olduğunu sanıyorum. Okumaya devam edince anlıyorum ki şikâyet değil, teşekkür mesajı bu.
Binalarından söz ettiğimiz ve fotoğraflarını kullandığımız için teşekkür ediyor Mike M. dostumuz ve küçük bir ricada bulunuyor:
"Bir de bizim sitenin linkini koyar mısınız habere?"
Yani demek istiyor ki hazır reklamımızı yapmışken müşterileri de doğrudan bize yönlendirin.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
BU KADAR DA TESADÜF OLAMAZ!
Bilgisayarımı kapatıp gazeteyi alıyorum elime. Şaşırıyorum.
Yok canım, bu kadar da tesadüf olmaz, diyorum.
Günaydın'ın Yaşam sayfasında M. ve E. adlı şirketleri Boğaz'a getireceği iddia edilen N. adlı şirketle alakalı başka bir haber çarpıyor gözüme: Yunanistan'ın ünlü şarkıcılarından biri N. şirketinin 5 Ağustos'ta Bodrum'da vereceği partide sahneye çıkacakmış.
Bir şirketin filan diye düzeltmeye gerek görmemiş editörlerimiz.
Doğrudan adını yazmışlar spota.
Haberi 'iddialı ve farklı projeler', 'yerli-yabancı yatırımcıların büyük ilgisini çeken bu iki proje' gibi güzellemelerle bezemişler.
Bir sanatçının Bodrum'da vereceği konseri okumak için başlıyoruz habere; kendimizi N. şirketinin projelerini okurken buluyoruz.
BÖYLE HABER Mİ YAZILIR? BÖYLE HABER Mİ OLUR?
Sayfanın görselini gönderen bir okurumuz 'Advertorial sandım' diye sitem ediyor. Hayır, değil! Bildiğiniz imzalı, resimli bir haber. En azından o formatta.
Şimdi sıkı durun! Son haberin üzerinden sadece bir hafta geçmişken, yani dün, N. şirketinin sahibi ve Bodrum'daki projeleri aynı övücü cümlelerle bir kez daha Günaydın'ın yaşam sayfasının manşetinde.
Basın bültenlerinin kopyalanmasını, etik kuralların ihlalini filan geçtim; neler oluyor arkadaşlar?
Bu projelerde evleriniz, daireleriniz mi var?
Böyle haber mi yazılır? Böyle haber mi olur?
Anlıyorum; yapılan yatırımları, açılan mekânları, düzenlenen partileri, yenilikleri, trendleri vs. haber yapmak işinizin bir parçası.
OLAY OLAY, İSİM İSİM YAZACAĞIM!
Fakat bunu çıkar çatışmasına dönüştürmeden ve haksız rekabete yol açmadan; reklamcılıkla gazetecilik arasına kalın bir çizgi çizerek yapmak zorundasınız.
Amacım kimseyi dövmek ya da rezil etmek değil; önemli bir farkı hatırlatmak. Bu yüzden isim vermedim.
Fakat aynı hataları yapmaya devam ederseniz olay olay, isim isim gideceğim.