SABAH GENEL YAYIN YÖNETMENİ ERDAL ŞAFAK'IN BİR YILLIK PERFORMANSI NASIL? BU DA MEDYARADAR'IN BİLANÇOSU!

Erdal Şafak Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak bir yılını doldurdu. Dün bir yılının bilançosunu çıkardı, bugün de MEDYARADAR Erdal Şafak'lı Sabah'ın karnesini hazırladı.

"Yandaş medya" tartışmalarının odağındaki Sabah Gazetesi´nin Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak o koltuktaki birinci yılını doldurdu. Dün de köşesinde bir yılın bilançosunu çıkardı.
Erdal Şafak bir yılının dört maddeyle ne kadar başarılı geçtiğini anlatıp, ikinci yılında da daha yukarılarda bir Sabah´ı anlatmak dileğinde bulundu.
Erdal Şafak´lı Sabah gerçekten son bir yılda nasıl bir performans gösterdi? Şafak, yayın yönetmeni olarak iyi bir sınav verdi mi?
MEDYARADAR da Sabah ve Erdal Şafak´ın bir yılının bilançosunu dışarıdan bir gözle çıkardı.
Erdal Şafak doğru, objektif, tüm unsurları tamam bir habercilik anlayışından söz etti. İyi habercilik kriteri olarak da az tekzip yemeyi gösterdi.
Sabah Gazetesi son bir yılındaki performansı itibariyle "dengeli" diye tabir edilen etliye sütlüye karışmayan bir habercilik anlayışını sergiledi aslında. Bazı "özel muhabirlerinin" çabası Sabah´ın iyi habercilik referansının temel dinamiği oldu. Cem Uzan´ın Fransa´da ilk kez görüntülenmesi bunun en iyi örneğiydi.
Ama Sabah Gazetesi genel olarak gündemi ajans trafiği perspektifiyle yansıtan sıradan bir yayıncılık çizgisi izledi. İktidara yakın olmayı habercilik gücüne çevirmeyi yandaş görünmeme kompleksinden aslında heba da etti.
Okuyucu Sabah´ın bu yönünü habercilik zenginliğine çevirmesi için altın bir fırsat olarak değerlendirmesini beklerken, Erdal Şafak yönetiminde gazete "tuzsuz aşım dertsiz başım" anlayışına sığındı iyice.
Dolayısıyla da daha az hata yapan ve Şafak´ın övündüğü gibi az tekzip yiyen bir gazete oldu.
Korkak bir üslup sonucunda ortaya çıkan bilanço aslında hiç de gurur duyulacak bir durum değildi ama fazla söze de gerek yok bu noktada.
Sabah´ın Erdal Şafak yönetiminde habercilikten öte en büyük sorunu ses getiren, gündem belirleyen bir yazara sahip olamaması.
En büyük rakibi Hürriyet´in nerdeyse her yazarı ses getirip bir medya ikonu iken, Sabah´ta Hıncal Uluç'a bel bağlanması imajı kurtarmadı.
Sabah´ta Ankara büro görünmüyor bile. Ankara kulisini ve gündemi belirleyen tek bir yazar yok.
Ama tüm bu eksiğine rağmen Türkiye'nin ikinci büyük gazetesi olma çıtasını düşürmedi Sabah. Gazete Habertürk de o koltuktan indiremedi Sabah´ı.
Erdal Şafak krize rağmen Sabah´ın kadrosunu koruduklarını söyleyerek övünüyor ama zaten rakiplerinde de büyük kadro değişikleri ve toplu adam çıkarmalar da yaşanmadı. O övünç Sabah´a has bir durum değil esasında. Türk medyası krize rağmen kadrolarını korumayı sürdürdü. Bunda elbette düşük maaş politikası da etkiliydi. Sabah da düşük maaş politikasıyla krize direnç göstermeyi başardı.
Sabah´ın kadrosu deyince belirgin sorunlardan biri, yorgun, eskimiş kan taşıyan, bezgin bir ekip var orada. Heyecan eksik. Ve işler düşük profilde belli bir rutine bağlanmış durumda.
Dolayısıyla ne akar ne kokar bir seyir izliyor gazete.
Gazetenin varlığıyla yokluğu belirsiz unsuru haftasonu ekleri. Cumartesi ve Pazar eklerindeki heyecansızlık son dönemde kendini iyice hissettirmeye başladı. Rakip ekler nerdeyse tur bindirdi Sabah´ın eklerine. Konuşulan, trendi belirleyen işler Sabah´ta yok.
Erdal Şafak vizyon ve ufuk sahibi gazeteciler transfer etme yoluna gitmediği için var olan eski ekiple ancak bu heyecansız işler ortaya çıktı.
Sabah yönetiminin yapması gereken iş çok basit: Gazeteye iyi bir neşter atmak. Sabah ciddi transferler yapmadan eski trendine kavuşamaz.


RADAR OPERATÖRÜ