SABAH BAŞYAZARI MEHMET BARLAS OKUR TEMSİLCİSİNE BÖYLE ÇAKTI!
Mehmet Barlas Sabah gazetesinin kovulan okur temsilcisine bir süredir tartışma halinde olduğu Zaman gazetesinin yazarı aracılığı ile çaktı.
Yazısına "Sanmayın ki basın çalışanları ile basın patronları arasında sağlıksız ilişkilerin yaşandığı tek ülke Türkiye’dir." diye başlayan Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas, yurtdışından örnekler ile Türkiye’yi karşılaştırdı.
Köşesinde kendi gazetesinin Okur Temsilcisi Yavuz Baydar’ın kovulması sürecini, birkaç gündür eleştirdiği Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’ye dayanarak konu edinen Barlas ilginç bir yazıya imza attı.
İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:
"Bizim basındaki patron-çalışan ve patron- köşe yazarı ilişkilerinin bu anlattığım gazetelerdekinden farkı, galiba bizlerin egolarımızın o meslektaşlarımızdan daha şişkin olmasıdır.
GÜLERCE’NİN GÖZLEMLERİ
Biz kendimizi zaman zaman başbakanlara ve parti liderlerine rakip görürüz.
Devletle çıkar ilişkileri bulunan patronların verdiği maaşla ve köşelerle bir siyasi partiymiş gibi siyaset yapabileceğimizi zannederiz.
Dünkü Zaman’da sevgili Hüseyin Gülerce ne güzel yazmıştı:
"- Demokrasilerde şunlar yoktur:
Hükümetler ülkeyi yönetir, gazeteciler ve yazarlar da hükümeti yönetir... Bazı köşe yazarları, her şeyin en doğrusunu bilir, başbakanlar onları dinlerse iyidirler, onları kale almazlarsa muhtar bile olamazlar, cahildirler, kötüdürler..."
- Köşe yazarları şunları da yapmamalıdır: Yıllarca yüksek ücretler aldıkları halde seslerini çıkarmayıp, sonra etkisiz kaldıklarını gördüklerinde patronlarını aşağılayıcı, karalayıcı, suçlayıcı yazılar yazıp kendilerine yol verilmesinin zeminini hazırlamamalıdır.
Sonra da bunu ’Türkiye’de basın özgürlüğü bitti’ diye yabancılara jurnallememelidir..."
Mehmet Barlas’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız
Köşesinde kendi gazetesinin Okur Temsilcisi Yavuz Baydar’ın kovulması sürecini, birkaç gündür eleştirdiği Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’ye dayanarak konu edinen Barlas ilginç bir yazıya imza attı.
İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:
"Bizim basındaki patron-çalışan ve patron- köşe yazarı ilişkilerinin bu anlattığım gazetelerdekinden farkı, galiba bizlerin egolarımızın o meslektaşlarımızdan daha şişkin olmasıdır.
GÜLERCE’NİN GÖZLEMLERİ
Biz kendimizi zaman zaman başbakanlara ve parti liderlerine rakip görürüz.
Devletle çıkar ilişkileri bulunan patronların verdiği maaşla ve köşelerle bir siyasi partiymiş gibi siyaset yapabileceğimizi zannederiz.
Dünkü Zaman’da sevgili Hüseyin Gülerce ne güzel yazmıştı:
"- Demokrasilerde şunlar yoktur:
Hükümetler ülkeyi yönetir, gazeteciler ve yazarlar da hükümeti yönetir... Bazı köşe yazarları, her şeyin en doğrusunu bilir, başbakanlar onları dinlerse iyidirler, onları kale almazlarsa muhtar bile olamazlar, cahildirler, kötüdürler..."
- Köşe yazarları şunları da yapmamalıdır: Yıllarca yüksek ücretler aldıkları halde seslerini çıkarmayıp, sonra etkisiz kaldıklarını gördüklerinde patronlarını aşağılayıcı, karalayıcı, suçlayıcı yazılar yazıp kendilerine yol verilmesinin zeminini hazırlamamalıdır.
Sonra da bunu ’Türkiye’de basın özgürlüğü bitti’ diye yabancılara jurnallememelidir..."
Mehmet Barlas’ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız