Ruşen Çakır kongreyi yorumladı: AK Partililer pişman olabilir!
Gazeteci Ruşen Çakır, Ahmet Davutoğlu'nun bir yıllını ve AK Parti'nin 5. olağan kongresini El Cezire Türk'e yorumladı.
Gazeteci Ruşen Çakır, Ahmet Davutoğlu'nun bir yıllını ve AK Parti'nin 5. olağan kongresini El Cezire Türk'e yorumladı. Çakır, "AK Partililerin, kongreyi seçim sonrasına ertelemedikleri için pişman olmalarının da ihtimal dahilinde" yorumunu yaptı.
Ahmet Davutoğlu 7 Ağustos 2014’te yapılan AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde AK Parti Genel Başkanı seçildi, hemen ardından hükümeti kurdu. Aradan bir yıl geçti. Bu bir yılı değerlendirebilir misiniz?
Bir bütün olarak baktığımızda bu bir yılın Davutoğlu’nun lehine sonuçlandığını söyleyebilmek mümkün değil. Öncelikle genel seçimlerde 4 yıl içinde 9 puanlık bir gerileme yaşandı. İkinci olarak Davutoğlu gerek parti lideri, gerekse başbakan olarak hep Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde kaldı. Örneğin Erdoğan’ın da meydanlara inmesi nedeniyle 7 Haziran seçimlerinde partisinin kampanyasını belirleme şansını kaybetti.
Bunun birinci nedeni, Davutoğlu’nun genel başkanlık ve başbakanlığa Erdoğan tarafından getirilmiş olmasıdır. Uzun bir süre AKP iktidarında ‘teknokratik’ görevler üstlenmiş olan Davutoğlu parti teşkilatı hakkında fazla bilgi ve ilişkiye sahip değildi. Öte yandan üniversite hocalığından tevarüs etmiş kendine has üslubu, onun sert siyasi tartışma ve çatışmalara girmesine izin vermiyordu.
Fakat yeni dönemde sıklıkla, kendisini var eden özelliklerini geri plana bırakması gerekti. Özellikle Erdoğan’ın Çözüm Sürecini ‘buzdolabına kaldırması’ ile birlikte dilini değiştirmiş olması Davutoğlu’nu çok zor durumda bıraktı. Davutoğlu kendi üslubunu ve farkını korumaya çalışmak yerine Erdoğan’ın açtığı yeni hattan ilerledi. 31 Mayıs’ta Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlenen ve yerinde izlediğim seçim mitingindeki konuşması bu noktada başlı başına çarpıcı ve düşündürücü bir örnektir. Bu üslubun AKP’nin Kürt seçmeninin önemli bir kısmının HDP’ye yönelmesinde, dolayısıyla seçimdeki başarısız sonuçta etkisi tartışılmaz.
Aslında 7 Haziran sonuçları Davutoğlu’nun liderliğini kanıtlaması için belli imkânlar sunuyordu. CHP ya da MHP ile kurulacak koalisyon hükümeti onun Erdoğan’dan en azından özerkleşmesine yardımcı olabilirdi. Fakat Davutoğlu Erdoğan’ın çizgisinden sap(a)madı ve ülke 1 Kasım 2015 erken/tekrar seçimlerine gidiyor.
12 Eylül’deki AK Parti Kongresi, 7 Haziran seçimlerinden, partinin yüzde 9'luk oy kaybından ve tek başına iktidar olamamasından sonraki ilk kongre... Bu kongrenin önemi nedir? AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin partinin fabrika ayarlarına döneceğini söylemişti. AK Parti Kongresi'nden beklentiniz nedir? Bu kongre ile AK Parti'de bir değişiklik/evrilme bekliyor musunuz?
Yenilgiyle sonuçlanmış bir genel seçimin ardından ve yara sarma imkânı sunabilecek bir seçimin arifesinde yapılıyor olması, AKP kongresinin anlamını muhakkak katlıyor. Fakat 7 Haziran’dan bu yana yaşananlara baktığımızda partinin siyaset, örgütlenme ve çalışma tarzı anlamında bariz arayışlara girdiğini görmedik. Örneğin seçimlerin hemen ardından çatışmaların yeniden başlamasını, AKP ve Erdoğan’ın seçimlere yönelik bilinçli bir tercihi olarak yorumlayanlar oldu. Ancak geçen süre zarfında, özellikle şehit cenazelerinde yaşananlara baktığımızda, yeni çatışma atmosferinin AKP’nin toparlanmasına elverişli bir zemin sunmadığı görülüyor.
Örgütlenme konusuna baktığımızda da kongrede AKP’de çok büyük yenilikler ve değişiklikler olacak gibi gözükmüyor. Örneğin dikkat çekici yeni katılımlar pek beklenmiyor. Davutoğlu bizzat davet etmiş olsa da Abdullah Gül’ün kongreye katılmayacağı belli oldu. Bunun da olumsuz etkisi olacağı açık. Davutoğlu’nun genel başkanlık için tek aday olacağı kesin ancak parti yönetiminde kimlerin yer alacağı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasında ciddi sorunların yaşandığı haberlerini ciddiye almak lazım.
AKP kongresiyle 1 Kasım’a daha güçlü bir şekilde hazırlanmaktan ziyade Erdoğan’ın parti üzerindeki hâkimiyetini pekiştirmesinin hedeflendiği anlaşılıyor. Buradan hareketle 1 Kasım seçim kampanyasına da Erdoğan’ın damgasını vuracağını öngörebiliriz. Bu durumda AKP’nin 7 Haziran’daki gibi, hatta daha kötü bir sonuç elde etme ihtimali karşımıza çıkıyor.
Buna bağlı olarak AKP’lilerin kongreyi seçim sonrasına ertelemedikleri için pişman olmalarının da ihtimal dahilinde olduğunu söyleyebiliriz.
Ahmet Davutoğlu 7 Ağustos 2014’te yapılan AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde AK Parti Genel Başkanı seçildi, hemen ardından hükümeti kurdu. Aradan bir yıl geçti. Bu bir yılı değerlendirebilir misiniz?
Bir bütün olarak baktığımızda bu bir yılın Davutoğlu’nun lehine sonuçlandığını söyleyebilmek mümkün değil. Öncelikle genel seçimlerde 4 yıl içinde 9 puanlık bir gerileme yaşandı. İkinci olarak Davutoğlu gerek parti lideri, gerekse başbakan olarak hep Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde kaldı. Örneğin Erdoğan’ın da meydanlara inmesi nedeniyle 7 Haziran seçimlerinde partisinin kampanyasını belirleme şansını kaybetti.
Bunun birinci nedeni, Davutoğlu’nun genel başkanlık ve başbakanlığa Erdoğan tarafından getirilmiş olmasıdır. Uzun bir süre AKP iktidarında ‘teknokratik’ görevler üstlenmiş olan Davutoğlu parti teşkilatı hakkında fazla bilgi ve ilişkiye sahip değildi. Öte yandan üniversite hocalığından tevarüs etmiş kendine has üslubu, onun sert siyasi tartışma ve çatışmalara girmesine izin vermiyordu.
Fakat yeni dönemde sıklıkla, kendisini var eden özelliklerini geri plana bırakması gerekti. Özellikle Erdoğan’ın Çözüm Sürecini ‘buzdolabına kaldırması’ ile birlikte dilini değiştirmiş olması Davutoğlu’nu çok zor durumda bıraktı. Davutoğlu kendi üslubunu ve farkını korumaya çalışmak yerine Erdoğan’ın açtığı yeni hattan ilerledi. 31 Mayıs’ta Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlenen ve yerinde izlediğim seçim mitingindeki konuşması bu noktada başlı başına çarpıcı ve düşündürücü bir örnektir. Bu üslubun AKP’nin Kürt seçmeninin önemli bir kısmının HDP’ye yönelmesinde, dolayısıyla seçimdeki başarısız sonuçta etkisi tartışılmaz.
Aslında 7 Haziran sonuçları Davutoğlu’nun liderliğini kanıtlaması için belli imkânlar sunuyordu. CHP ya da MHP ile kurulacak koalisyon hükümeti onun Erdoğan’dan en azından özerkleşmesine yardımcı olabilirdi. Fakat Davutoğlu Erdoğan’ın çizgisinden sap(a)madı ve ülke 1 Kasım 2015 erken/tekrar seçimlerine gidiyor.
12 Eylül’deki AK Parti Kongresi, 7 Haziran seçimlerinden, partinin yüzde 9'luk oy kaybından ve tek başına iktidar olamamasından sonraki ilk kongre... Bu kongrenin önemi nedir? AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin partinin fabrika ayarlarına döneceğini söylemişti. AK Parti Kongresi'nden beklentiniz nedir? Bu kongre ile AK Parti'de bir değişiklik/evrilme bekliyor musunuz?
Yenilgiyle sonuçlanmış bir genel seçimin ardından ve yara sarma imkânı sunabilecek bir seçimin arifesinde yapılıyor olması, AKP kongresinin anlamını muhakkak katlıyor. Fakat 7 Haziran’dan bu yana yaşananlara baktığımızda partinin siyaset, örgütlenme ve çalışma tarzı anlamında bariz arayışlara girdiğini görmedik. Örneğin seçimlerin hemen ardından çatışmaların yeniden başlamasını, AKP ve Erdoğan’ın seçimlere yönelik bilinçli bir tercihi olarak yorumlayanlar oldu. Ancak geçen süre zarfında, özellikle şehit cenazelerinde yaşananlara baktığımızda, yeni çatışma atmosferinin AKP’nin toparlanmasına elverişli bir zemin sunmadığı görülüyor.
Örgütlenme konusuna baktığımızda da kongrede AKP’de çok büyük yenilikler ve değişiklikler olacak gibi gözükmüyor. Örneğin dikkat çekici yeni katılımlar pek beklenmiyor. Davutoğlu bizzat davet etmiş olsa da Abdullah Gül’ün kongreye katılmayacağı belli oldu. Bunun da olumsuz etkisi olacağı açık. Davutoğlu’nun genel başkanlık için tek aday olacağı kesin ancak parti yönetiminde kimlerin yer alacağı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasında ciddi sorunların yaşandığı haberlerini ciddiye almak lazım.
AKP kongresiyle 1 Kasım’a daha güçlü bir şekilde hazırlanmaktan ziyade Erdoğan’ın parti üzerindeki hâkimiyetini pekiştirmesinin hedeflendiği anlaşılıyor. Buradan hareketle 1 Kasım seçim kampanyasına da Erdoğan’ın damgasını vuracağını öngörebiliriz. Bu durumda AKP’nin 7 Haziran’daki gibi, hatta daha kötü bir sonuç elde etme ihtimali karşımıza çıkıyor.
Buna bağlı olarak AKP’lilerin kongreyi seçim sonrasına ertelemedikleri için pişman olmalarının da ihtimal dahilinde olduğunu söyleyebiliriz.