RUHAT MENGİ AKİT GAZETESİNE İSYAN ETTİ! SIRA ANITKABİR'E Mİ GELDİ?
Yeni Akit'in Anıtkabir'i Yunan Tapınağına benzetmesine sert tepki gösteren Mengi isyan etti.
İşte Ruhat Mengi’nin o yazısı...
SIRA ANITKABİRE Mİ GELDİ?
Dün Yeni Akit gazetesinin manşetinden Anıtkabir için "Yunan Tapınağı" benzetmesi yapılmış, ben internette gördüm haberi.. "Anıtkabir Yunan tapınağına benziyormuş, hatta arada hiçbir fark yok muş, liderler bile gidip orada ağlıyormuş ve bu benzeme de Atatürk’e haksızlık imiş".. Kısa süre önce Cumhurbaşkanı Gül tarafından Atatürk Kurumu’nun başına getirilen ve bu önemli görevden sonra bile Atatürk’e sayıp döken Mümtazer Türköne gibi "överek yıpratma"yı da unutmamış yazanlar..
Yani Türkler için bunca yıldır en saygı, sevgi duyulan bir anıt, çoluk-çocuklarıyla her gidişte bağlılıklarını, sevgilerini, takdirlerini perçinledikleri Büyük Önder’in, Ata’larının mezarı tam bir kendini bilmezlikle Yunan tapınağına benzetiliyor. Daha doğrusu "Yunan" benzetmesine gerek yok, orada asıl amaç "tapınma" fiiline yer bulmak..
AİLE MEZARLARINDA TAPINIYOR MUSUNUZ?
Ailenizde sevdiğiniz bir büyüğün mezarını ziyarete giderken "tapınma"dan söz edilebilir mi, edilemez.. Burada da edilemeyeceği aşikardır, bir "saygı" gereği olarak, "unutmadığınızı, yaptığı iyilikleri, ülkeye ve bizlere verdiği hizmetleri takdir için" ziyaret ediliyor Ata’mızın mezarı.. Dünya liderlerinin bugün bile "benzersizliğini" vurguladığı, dünyanın en ünlü tarihçilerinin O’nu anlatmak üzere kalın ciltler dolusu kitaplar yazdığı ve bize her karışı düşman işgalindeki topraklardan "özgür bir vatan" elde etmiş "bir kahraman"ı anmak üzere gidiliyor..
Çocuklarımıza O’nu anlatmak, o devirde bile giydiği şık kıyafetleri, savaşta giydiği üniformaları, arabalarını, kullandığı eşyaları göstermek için onları da götürüyoruz Anıtkabir’e.. Bunun neresi "tapınmaktır" ha?.. Ama evet, bu cumhuriyeti Atatürk kurduğu, Türkiye’yi her tür "kötü niyet ve akım"a karşı koruyan "laik-demokratik rejim"i de o inşa ettiği için zor ve sıkıntılı anlarda da oraya koşanlar var. Her ne kadar artık kalkıp yardım edemeyecek olsa da "ona şikayet ederek" rahatlıyor insanlar, ne olmuş, yoksa bu özgürlük de mi yasaklanmalı?
ÖNCE İDDİA, SONRA EYLEM
Artık önce bazı gazetelerin, bazı köşe yazarlarının veya üç günde yıldız yapılmış bazı TV şahsiyetlerinin "Atatürk’le ya da milli bayramlarla ilgili ipe sapa gelmez olumsuz iddiaları"nın, "önemsizleştirme" çabalarının arkasından o konularda eyleme geçilmesine sıkça rastlandığı için insan "sıra Anıtkabir’e mi geldi" diye düşünüyor. O zaman da "Ee yetti artık, bırakın bu işleri, kimse yutmuyor" demek gerekiyor.
Sıra Anıtkabir’e kadar geldi mi acaba? "Dilini yutmuş bir toplum" ile gelir efendim!
SIRA ANITKABİRE Mİ GELDİ?
Dün Yeni Akit gazetesinin manşetinden Anıtkabir için "Yunan Tapınağı" benzetmesi yapılmış, ben internette gördüm haberi.. "Anıtkabir Yunan tapınağına benziyormuş, hatta arada hiçbir fark yok muş, liderler bile gidip orada ağlıyormuş ve bu benzeme de Atatürk’e haksızlık imiş".. Kısa süre önce Cumhurbaşkanı Gül tarafından Atatürk Kurumu’nun başına getirilen ve bu önemli görevden sonra bile Atatürk’e sayıp döken Mümtazer Türköne gibi "överek yıpratma"yı da unutmamış yazanlar..
Yani Türkler için bunca yıldır en saygı, sevgi duyulan bir anıt, çoluk-çocuklarıyla her gidişte bağlılıklarını, sevgilerini, takdirlerini perçinledikleri Büyük Önder’in, Ata’larının mezarı tam bir kendini bilmezlikle Yunan tapınağına benzetiliyor. Daha doğrusu "Yunan" benzetmesine gerek yok, orada asıl amaç "tapınma" fiiline yer bulmak..
AİLE MEZARLARINDA TAPINIYOR MUSUNUZ?
Ailenizde sevdiğiniz bir büyüğün mezarını ziyarete giderken "tapınma"dan söz edilebilir mi, edilemez.. Burada da edilemeyeceği aşikardır, bir "saygı" gereği olarak, "unutmadığınızı, yaptığı iyilikleri, ülkeye ve bizlere verdiği hizmetleri takdir için" ziyaret ediliyor Ata’mızın mezarı.. Dünya liderlerinin bugün bile "benzersizliğini" vurguladığı, dünyanın en ünlü tarihçilerinin O’nu anlatmak üzere kalın ciltler dolusu kitaplar yazdığı ve bize her karışı düşman işgalindeki topraklardan "özgür bir vatan" elde etmiş "bir kahraman"ı anmak üzere gidiliyor..
Çocuklarımıza O’nu anlatmak, o devirde bile giydiği şık kıyafetleri, savaşta giydiği üniformaları, arabalarını, kullandığı eşyaları göstermek için onları da götürüyoruz Anıtkabir’e.. Bunun neresi "tapınmaktır" ha?.. Ama evet, bu cumhuriyeti Atatürk kurduğu, Türkiye’yi her tür "kötü niyet ve akım"a karşı koruyan "laik-demokratik rejim"i de o inşa ettiği için zor ve sıkıntılı anlarda da oraya koşanlar var. Her ne kadar artık kalkıp yardım edemeyecek olsa da "ona şikayet ederek" rahatlıyor insanlar, ne olmuş, yoksa bu özgürlük de mi yasaklanmalı?
ÖNCE İDDİA, SONRA EYLEM
Artık önce bazı gazetelerin, bazı köşe yazarlarının veya üç günde yıldız yapılmış bazı TV şahsiyetlerinin "Atatürk’le ya da milli bayramlarla ilgili ipe sapa gelmez olumsuz iddiaları"nın, "önemsizleştirme" çabalarının arkasından o konularda eyleme geçilmesine sıkça rastlandığı için insan "sıra Anıtkabir’e mi geldi" diye düşünüyor. O zaman da "Ee yetti artık, bırakın bu işleri, kimse yutmuyor" demek gerekiyor.
Sıra Anıtkabir’e kadar geldi mi acaba? "Dilini yutmuş bir toplum" ile gelir efendim!