RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ni açıkladı! Türkiye 165'inci sıraya geriledi
Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü 2023 Dünya Basın Endeksi raporunu açıkladı. Daha önce 'kötü kategorideki' ülkeler arasında yer alan Türkiye 16 basamak daha gerileyerek 'vahim' kategorideki 31 ülke arasına katıldı.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, Türkiye’nin '2023 Dünya Basın Endeksi'nde 180 ülke arasında 165’inci sırada yer aldığını açıkladı. Basın özgürlüğüne ilişkin saptama ve değerlendirmelerin yer aldığı raporda, 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28’inci Dönem Milletvekili Seçimi öncesi gazetecilere yönelik baskının arttığına dikkat çekildi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı kararla tüm dünyada '3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü' olarak kutlanan günde İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, sıralama hazırlanırken birçok uzmana sorulan 133 sorunun belirli katsayılar üzerinden ve belirli sektörel sorunların değerlendirilmesi sonucu ortaya çıktığını söyledi. Önderoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
16 SIRA DAHA GERİLEDİK
"Geçen seneye göre Türkiye, 16 sıra gerilemiş gözüküyor. Geçen sene Türkiye’nin sırası 149’du. 4 sıra ilerleyerek 149’uncu sıraya çıkan Türkiye, bunu aslında medya özgürlüğü alanında gazetecilik meslek örgütlerinin ve gazetecilerin elde ettiği bazı hak kazanımları olarak açıklamıştı bunu. Yani basın kartıyla ilgili, şiddetle ilgili, keyfi gözaltıyla ilgili. Mahkemeler önünde bazı hak kazanımlarının mümkün olabilmesini Sınır Tanımayan Gazeteciler, sivil toplumun bir varlığı ve etkinliği açısından dikkate almıştı fakat geçen yıldan bu yana vahim gelişmeler, Türkiye’yi özellikle gazeteciliği tehdit eden sosyal şartları da dikkate alarak 16 sıra geriletti. Bu gerilemeyi, şu cümleyle özetlemekle mümkün. ‘Gazetecilere yönelik keyfi davalar, toplu tutuklamalar, internet yasakları, caydırmaya dönük RTÜK cezaları, ayrımcı basın kartı ve ilan hamleleri, habercilere karşı suçlarda cezasızlık gibi süregelen ihlallerden sonra gazeteciliğin içinde bulunduğu siyasi kutuplaşma kaynaklı tehditkâr, sosyal iklim sıralamada Türkiye’yi daha da geriletmiş oldu.’
İLK KEZ VAHİM KATEGORİ İÇİNDE
"Türkiye ilk defa kötü kategorideki ülkelerden vahim kategorideki 31 ülke arasına katılmış oldu bu sıralamayla. Belirlenmesi gereken başka bir sorun da artık iktidar sözcülerinin toplumu rahatlatma, demokratikleşme söz konusu olduğu zaman toplumu rahatlatma adına kurdukları cümlelerin bir aldatmaca olduğunu görüyoruz. Heyet olarak dezenformasyonla ilgili duyduğumuz güvencelerin, alanda tam tersi şekilde icraata bürünmesi kabul edilebilir bir şey değil.
Dezenformasyon maddesi, Türk Ceza Kanunu’na girdiğinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ herkesi rahatlatmak için ‘Merak etmeyin. Bu ancak toplumun galeyana gelebildiği, toplumun kitlesel olarak reaksiyon gösterebildiği durumlarda uygulanacak’ diyor. Bırakın maddenin uygulanması, alanda tutuklanan gazetecilerin tamamı yerel gazeteciler. İşte o Osmaniye'de gazeteci tutuklanıyor, Bitlis’te gazeteci tutuklanıyor. Hani bu dezenformasyon düzenlemesi, toplumları karşı karşıya getiren, toplumun bir kesimini diğerine karşı infiale ittiği durumlarda uygulanacaktı? Hepsi yerel gazeteci."
"SANSÜR GAZETECİLİĞİ HAZIRLIKSIZ BIRAKIYOR"
Tabii ki çok zorlu bir dönemeçte bulunuyoruz. Diğer toplumları, demokratik ülkeleri meşgul eden bazı tehditlerin aslında Türkiye medyası olarak farkında olmamamız, bu konuyla ilgili de bir şeyler söylemem gerekiyor. Bütün dünya ‘fake news’ üreten, bütün dünya dezenformasyon üreten sistemli mekanizmaların çözülmesi için uğraş veriyor. Bütün dünya yapay zekâ denilen teknolojilerin aslında gazetecilik zeminini nasıl bozabileceğini düşünüyor veyahut buna karşılık bir şeyler geliştirmenin peşindeyken, bunu tartışıyorken en azından Türkiye gazetecileri olarak bizler hâlâ yüz yıllar öncesinin baskılarını konuşuyoruz. Kitlesel olarak tutuklanmak, gözaltına alınmak, işte haberin sansür edilmesi. Yani bu gazeteciliği inanılmaz hazırlıksız bırakıyor. Bu sivil toplumla birlikte bu medya sektörünü inanılmaz şekilde yıpratıyor. Geleceğe de daha hazırlıksız ve daha güvensiz bakılmasına neden oluyor.”
Kaynak: ANKA