ROK, Fatih Altaylı’ya olay sözlerle yanıt verdi! ‘Sen bu rejimin muhalifi değilsin…’

Rasim Ozan Kütahyalı’dan, sosyal medya paylaşımları ve gazeteci Serap Çil’e şiddetle gündemde olan Fatih Altaylı’nın ‘trol’ ve ‘kin’ çıkışına yanıt geldi.

Fatih Altaylı, sosyal medya paylaşımları ve gazeteci Serap Çil’e şiddetle gündemden düşmüyor.

Son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında soruşturma başlatılan, cuma günü de ifade vermek üzere savcılığa gidecek olan Fatih Altaylı, geçtiğimiz günlerde kendisi hakkında ‘devlet içi hazırlıkların olduğunu’ dile getiren Rasim Ozan Kütahyalı’ya isim vermeden ‘trol’ ve ‘kin’ göndermesi yapmış ve şu ifadeleri kullanmıştı:

“Tüm bu olan biten beni 2008-2009 yıllarına götürdü. O günlerde de FETÖ’nün sözcülüğünü yapan bazıları, hemen her gün benim ve bazı başka gazetecilerin ve hatta bazı medya patronlarının tutuklanacağını yazıyor, şimdinin kaçak savcısı Zekeriya Öz’ün sözcüsü hatta zaman zaman ortağı gibi davranıyorlardı. Aradan yıllar geçti, bunların bana olan nedenini asla bilemediğim kini bitmedi. Ve 15 yıl önce FETÖ ile ortak olarak yürüttükleri kampanyayı bugün yeniden başlatma çabasındalar.”

“KRİTİK BİR VİRAJIN EŞİĞİNDESİN…”

Rasim Ozan Kütahyalı, sosyal medya hesabından paylaştığı bir yazı ile Fatih Altaylı’ya cevap verdi.

“Bak Fatih Altaylı… Kritik bir virajın eşiğindesin. Tam olarak bir dönemeçtesin” diyen Kütahyalı, “Yarın tutuklanıp tutuklanmayacağını büyük harfle DEVLET içi güç dengeleri belirleyecek. Kim baskın gelecek, senin dosyanda o belli olacak. Ben bu saçmalıkla ilgili taraf değilim” ifadelerini kullandı.

“GEL BU SEFER BU HALKI KANDIRMA…”

“Gel bu sefer bu halkı kandırma, aldatma. Duyguları sömürülen şu seküler muhalefet tabanına yazık be kardeşim. Sen bu rejimin muhalifi değilsin” diye devam eden Rasim Ozan Kütahyalı, yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Benim sana karşı şahsi bir kinim yok kardeşim. Yazında öyle yazmışsın. Tam aksine takıntılı biçimde bana hep sen kin duydun. 50 tane böyle yazın var. Ben operasyon çekmedim, sadece fotoğrafı çektim. Ne yaşadıysam şeffaf biçimde yazdım.

“SENİN, ALBAY METİN GÜRCAN'A YAPTIĞIN GİBİ BİR OPERASYON YAPSAYDIM…”

Mesela eğer senin DEVA kurucu üyesi eski Albay Metin Gürcan’a Devlet yetkililerinin emriyle yaptığın gibi bir operasyon yapsaydım, sanki 'kendim araştırmış gibi' yapıp sana operasyon çekseydim sen şu an bile hapiste olurdun yada yarın hapse girmen garanti olurdu Fatih Altaylı. Ben senin yaptığını yapmadım, objektif davrandım.

“SENİN HİÇBİR ZAMAN BİR ÇİZGİN OLMADI…”

Senin hiçbir zaman bir çizgin, bir davan olmadı. Hiçbir zaman benim gibi bir siyasi mücadelen olmadı. O günkü güç ilişkilerine göre tavır aldın ve her zaman sadece ayakta kalmak tek amacındı.

Şimdi de yarın ifade vereceğin saate kadar DEVLET içindeki çeşitli kişilere yaltaklanarak, ya da korkak tavuk gibi söylediklerini inkâr eden videolarla kurtarmaya çalışacaksın.

“ORTAYA ÇIKACAK DİYE ÇOK KORKUYORSUN…”

Serap Çil olayında tüm gerçekler ortaya çıkacak diye çok korktuğunu biliyorum. Benim de o konuya girmemem için elinden geleni yapıyorsun.

O hadise gerçek, artık inkar etme bunu. O dönem yaltaklandığın Ali Fuat Yılmazer seni kurtardı, sonra zaten bir dönem hükümet yalakalığı yaptın ve “Manipülasyon yapayım, AK Parti’nin oyunu yüksek göstereyim” dediğin dönem geldi, o zaman da AK Parti sayesinde kurtuldun.

Şimdi 13 sene sonra operasyonel olarak bu konu belli ki gündeme geliyor yeniden.

“BİR KERE DÜRÜST OL…”

Ama bari bir kere dürüst ol bu konuda…

İnan bunu yapsan özgürleşeceksin, oysa şimdi bir o güç odağına bir bu güç odağına yaltaklanarak ve seküler muhalif halkı kandırarak köle gibi yaşamak zorunda kalıyorsun.”

Rasim Ozan Kütahyalı’nın o açıklamasının tamamı şöyle:

Bak Fatih Altaylı…

Kritik bir virajın eşiğindesin. Tam olarak bir dönemeçtesin.

Yarın tutuklanıp tutuklanmayacağını büyük harfle DEVLET içi güç dengeleri belirleyecek. Kim baskın gelecek, senin dosyanda o belli olacak. Ben bu saçmalıkla ilgili taraf değilim.

Ben, senin bu mahkeme sürecinle ilgili benim yaşadıklarımı X hesabımdan dürüstçe anlattım. Bu yazıda daha derli toplu biçimde anlatacağım.

Senin bloğundaki bana dair yazını okudum. Ertuğrul Özkök ile de konuşmuşsunuz. İsmail Saymaz’a da bugün demeç vermişsin. Yine tüm hayatında olduğu gibi dürüst değilsin, şeffaf değilsin. Ustan Emin Çölaşan gibi kendi yalan dünyanda yaşıyorsun.

Bak Fatih, Allah aşkına bir kere dürüst ol, bir kere şeffaf ol. İnan dürüst ve saydam olursan hiçbir şey kaybetmeyeceksin, bu sefer çok şey kazanacaksın.

Gel bu sefer bu halkı kandırma, aldatma. Zaten ülke açıkhava tımarhanesine dönmüş. Duyguları sömürülen şu seküler muhalefet tabanına yazık be kardeşim. Sen bu rejimin muhalifi değilsin.

Benim sana karşı şahsi bir kinim yok kardeşim. Yazında öyle yazmışsın. Kimseye karşı yok, ben hiçbir şey umrunda olmayan bir adamım. Soruşturman üzerine konuştuğunuz Ertuğrul Özkök bunun en iyi şahidi. Ara Özkök’ü, sor.

Tam aksine takıntılı biçimde bana hep sen kin duydun. 50 tane böyle yazın var. En alakasız yerde bile bana karşı obsesyon yaptın. Eski patronun Kenan Tekdağ da bunu iyi biliyor. Sırf benimle hukuku var diye Ertuğrul Özkök’e son dönemde yapmadığın kötülük kalmadı. Yine de Özkök seni affetti, çünkü senin bu açıdan çocuksu bir adam olduğunu iyi biliyor.

Gel ben sana dürüstçe bu süreci anlatayım…

2 Ocak 2024 tarihine kadar benim senin ne yaptığından bile haberim yoktu, o gün bana Devlet içinde üst düzey görevi olan eski arkadaşlarımdan telefonlar gelmeye başladı. Hepsi de senden bahsediyordu, senin son yaptığın şiddete övgü olayını öyle öğrendim, sonra da Serap Çil’e konuyu getiriyorlardı. Ardından şahsen tanımadığım ama ismen bildiğim Devlet medyasından arkadaşlar da aradılar. Gerçi hepiniz Devlet medyasısınız da halkı kandırdığınız biçimiyle “iktidar medyası” diyelim.

Ben bu telefonlardan anladım ki sana bir operasyon geliyor. Ben Devletten konuştuğum dostlarıma aynen şunu dedim, “Ben geri kalan hayatımda hiçbir şekilde Devlet içi kavgada taraf olmam. Zaman zaman sizlerin (DEVA kurucusu Metin Gürcan’ın tutuklanması olayındaki gibi) kullandığı bir aparatçik, zaman zaman sizlerle kurduğu ilişkiden aldığı güçle özellikle kandırılmaya müsait seküler muhalefet tabanını rahatlatarak dindarlara saldıran yarı-resmi tuhaf bir figür. Benden destek istemeyin. Sizler önce askeri vesayetin sonra da FETÖ vesayetinin yok edilmesinde benim mücadele arkadaşlarımsınız. İki çeteyi de birlikte göçerttik. Fakat bu DEVLET içi bir kapışma meselesi, benim saygı duyduğum bir olay değil Fatih Altaylı meselesi”

Ardından ben X hesabımda dürüstçe bu telefon trafiğini de paylaştım. Sana yapılacak operasyonda taraf olmadığımı ve olaya dışarıdan objektif bir gözle baktığımı da yazdım.

Ardından 2 Ocak gece bu 22 gibi bir de beni savcılık aradı, Serap Çil olayıyla ilgili konuştuk, bu soruşturmada ifademi rica ettiler. Olay artık savcılık boyutundaydı. Ben dürüstçe anında bunu da yazdım. Sana yönelik operasyon düğmesine basılmıştı, her şey açıktı.

Hatta Cüneyt Özdemir ile de yazıştık, olayı merak etti. Sana yönelik operasyon hadisesini abartabileceğimi düşündüğünü söyledi. Ben şeffaf biçimde Cüneyt’e de durumu anlattım. Cüneyt Özdemir de bunlara şahit.

Sonra yattım uyudum, o esnada saat 00.30’da sana iki tane soruşturma açıldığı Anadolu Ajansı’ndan duyurulmuş. Benim yazdığım şey hayata geçmişti.

O zaman sen dahil bir sürü kişi benim seni hapse attırmak için operasyon çektiğimi falan yazmaya başladınız.

Ben operasyon çekmedim, sadece fotoğrafı çektim. Ne yaşadıysam şeffaf biçimde yazdım. Devlet ile konuştuğunda bunu bu kadar dürüstçe yazabilecek kaç insan var Türkiye’de, onu da bilmiyorum.

Mesela eğer senin DEVA kurucu üyesi eski Albay Metin Gürcan’a Devlet yetkililerinin emriyle yaptığın gibi bir operasyon yapsaydım, sanki “kendim araştırmış gibi” yapıp sana operasyon çekseydim sen şu an bile hapiste olurdun yada yarın hapse girmen garanti olurdu Fatih Altaylı. Ben senin yaptığını yapmadım, objektif davrandım.

Gel dürüstçe DEVA kurucu üyesi Albay Metin Gürcan’ın tutuklanmasının zeminini Devlet yetkililerinin emriyle yaptığını kabul et, tıpkı zamanında Oramiral Özden Örnek’e yaptığın gibi.

Ben askeri vesayeti yok etmek için ölümüne mücadele ettim ve başardık. Ardından da (2013-16 arası) FETÖ vesayetini bitirmek için ölümüne mücadele ettim ve başardık. Senin askeri vesayetle hiçbir sorunun yoktu. 28 Şubatçı askerlerden da talimat aldın, Gülencilerle de hiçbir zaman sorunun yoktu.

Onlarla da ilişkiyi iyi tutmak için Özden Örnek’i kanser ettiğin olayda olduğu gibi talimat aldın. Ekrem Dumanlı çok yakın arkadaşındı, Mehmet Baransu’yu Teke Tek’te propaganda yapsın diye Habertürk’te tam 14 kez ağırladın.

Ergenekon iddianamesi Eylül 2008’de ilk yayınlandığında ekrana çıkıp “İddianameyi satır satır okudum. Yüzde 70’i doğru bu iddianamenin” dedin.

Senin hiçbir zaman bir çizgin, bir davan olmadı. Hiçbir zaman benim gibi bir siyasi mücadelen olmadı. O günkü güç ilişkilerine göre tavır aldın ve her zaman sadece ayakta kalmak tek amacındı.

Şimdi de yarın ifade vereceğin saate kadar DEVLET içindeki çeşitli kişilere yaltaklanarak, yada korkak tavuk gibi söylediklerini inkar eden videolarla kurtarmaya çalışacaksın.

Metin Gürcan da tıpkı senin gibi tuhaf ve girift ilişkileri olan bir adam, Gürcan’ı hapse attırmayı da senin gibi Gürcan’ın ruh ikizi birine yaptırmışlar.

Serap Çil olayında tüm gerçekler ortaya çıkacak diye çok korktuğunu biliyorum. Benim de o konuya girmemem için elinden geleni yapıyorsun. Seni 13 sene önce -bilmeden de olsa- ben kurtardım. Benim gevezeliğim buna sebep oldu. Bunu 2020 senesinde de yazdım. Serap Çil’i golf sopalarıyla dövdünüz. O hadise gerçek, artık inkar etme bunu. O dönem yaltaklandığın Ali Fuat Yılmazer seni kurtardı, sonra zaten bir dönem hükümet yalakalığı yaptın ve “Manipülasyon yapayım, AK Parti’nin oyunu yüksek göstereyim” dediğin dönem geldi, o zaman da AK Parti sayesinde kurtuldun. Şimdi 13 sene sonra operasyonel olarak bu konu belli ki gündeme geliyor yeniden. Merak etme yine sana bir şey olmaz, kadına şiddet konusunda bu ülke duyarlı falan değil. Her şey yalan.

Ama bari bir kere dürüst ol bu konuda, benim FluTV’de İlker Canikligil ile yaptığım söyleşi gibi samimi ve özeleştirel ol be birader.

İnan bunu yapsan özgürleşeceksin, oysa şimdi bir o güç odağına bir bu güç odağına yaltaklanarak ve seküler muhalif halkı kandırarak köle gibi yaşamak zorunda kalıyorsun.

NE OLMUŞTU?

Gazeteci Fatih Altaylı, 1 Ocak’ta İstanbul’da düzenlenen, “Şehitlere rahmet Filistin’e destek yürüyüşü” sırasında, tevhid bayrağı açan İsmail Aydemir adlı vatandaşın yumruklanması olayıyla bağdaşlaştırılan, “Eline sağlık” ifadesiyle tepkilere neden olan bir paylaşım yapmıştı. Gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı da söz konusu paylaşımın ardından Altaylı hakkında bazı iddialarda bulundu ve "devlet içi hazırlıklar sürdüğünü" iddia etti.

Söz konusu açıklamaların ardından bir yazı kaleme alan Fatih Altaylı, isim vermeden Kütahyalı’ya ‘trol’ göndermesi yapmış ve kendi sitesinde yayımladığı köşesinde “Birtakım troller tarağından hedef gösterilmişim. Savcılık tarafından ifadeye çağrıldığım, devletin beni hedefe oturttuğu kendini devlet zanneden troller tarafından yazılıp yayılmaya başlanmış. Eş dost ve gazeteciler de beni arıyorlar. Sabahın dördünde yetişebildiğime mesajla yanıt vermeye çalıştım. Henüz bana ulaşan bir savcılık çağrısı olmadığını, eğer bir çağrı alırsam, yıllardır yaptığım gibi anında icabet edip, ifademi vereceğimi söyledim.

Bu ne ilk ifade verişim olur, muhtemelen ne de son…

Ancak tüm bu olan biten beni 2008-2009 yıllarına götürdü. O günlerde de FETÖ’nün sözcülüğünü yapan bazıları, hemen her gün benim ve bazı başka gazetecilerin ve hatta bazı medya patronlarının tutuklanacağını yazıyor, şimdinin kaçak savcısı Zekeriya Öz’ün sözcüsü hatta zaman zaman ortağı gibi davranıyorlardı. Aradan yıllar geçti, bunların bana olan nedenini asla bilemediğim kini bitmedi. Ve 15 yıl önce FETÖ ile ortak olarak yürüttükleri kampanyayı bugün yeniden başlatma çabasındalar. Ben o gün nerede isem, bugün aynı yerdeyim. Beni kendileri ile karıştırmasınlar. Yargı çağırdığı anda gider ifademi veririm. 40 yıldır yaptığım gibi” ifadelerini kullanmıştı.

Yaşanan tüm bu gelişmelerin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında soruşturma başlatıldığı ortaya çıkan Fatih Altaylı, cuma günü (5 Aralık) ifade vermek üzere savcılığa gideceğini duyurdu.