REYTİNG CANAVARI VARKEN CENTİLMENLİK HAK GETİRE! NE ANANI TANIRSIN NE BABANI!
Akşam yazarı Başak Sayan,anchormanler arasında yapılan ve Uğur Dündar'ın bozduğu centilmenlik anlaşmasını köşesine taşıdı.
Reyting canavarı varken centilmenlik hak getire
Televizyona iş yapmayanlar bilmezler. Ne bir gazetede yazı yazmaya benzer bu, ne de yöneticilik yapmaya. Çok zordur çok...
Reyting adı verilen öyle bir canavar vardır ki; karşısında, ne uğrunda aylarca uğraşılan televizyon dizileri ne de programlar dayanır.
Belli bir matematiği de yoktur üstelik. Söz gelimi bir dizinin tutması için; iyi hikaye, iyi senaryo, iyi yönetmen, iyi oyuncular ve iyi yapımcı yetmeyebilir. Birkaç bölüm sonra bir bakmışsın kalkmış yayından. Bazen de bundan bir şey olmaz dediğin iş almış başını gitmiş. Yaşadım, bilirim bunun şaşkınlığı...
Bu canavar öyle bir canavardır ki insanın gözünü döndürür, canından bezdirir. Koca koca yapımcılar, yönetmenler, yöneticiler bu azgın canavarın karşısında kendileri olmaktan çıkarlar. Ya bu canavarı beslemek zorundadırlar ya da yok olup gitmek.
Korkunç bir yarıştır bu... En iyi reytingi alan kısa bir süre için rahat hisseder kendini ama bu hissin hemen sonrası daha beter bir hisle boğuşmak zorundadır. Yerini korumak!
Yerini korumak, rakiplerine fark atmak, reyting canavarını beslemeye çalışmak kolay iş değildir. Daha fazla çaba ister.
Bu esnada ne ananı tanırsın ne babanı! Öyle azgın bir canavardır ki bu reyting, bir bakmışsın çoktan kaptırmışsın kolunu ya da bacağını... İdealistliğini öldürür, çoğunluğun tercihine iyi ya da kötü diye bakmadan boyun eğmiş bulursun kendini.
Geçen gün bir baktım ekranların üç anchorman’i Mehmet Ali Birand, Ali Kırca ve Uğur Dündar, anlaşma yapmışlar aralarında. Anlaşmaya göre; yeni yayın döneminde üçü de aynı tarihte ekrana çıkacakmış. Bu centilmenlik anlaşmasını son anda Uğur Dündar bozmuş ve söz verilen tarihten önce ekrana çıkarak diğerlerini şok etmiş. Her yerde Dündar’ı ayıplıyorlar.
Diğerlerinin yerinde olsam ben de bozulur ve ayıplayabilirdim belki onu. Sinirlenir, söylenir, dürüst olmamakla itham da edebilirdim.
Ama...
Bunları yapmadan evvel biraz daha düşünürsem Uğur Dündar’ı böyle davranmaya iten güdüyü anlar, asıl kızmam gereken şeyin, bu sistemi yaratanlar ve körükleyenler olduğunu anlardım.
Tabii bu sisteme ben de hizmet etmişsem eğer zamanında, söyleyebileceğim pek bir şeyim olmazdı ne yazık ki...
Başak Sayan/Akşam
Televizyona iş yapmayanlar bilmezler. Ne bir gazetede yazı yazmaya benzer bu, ne de yöneticilik yapmaya. Çok zordur çok...
Reyting adı verilen öyle bir canavar vardır ki; karşısında, ne uğrunda aylarca uğraşılan televizyon dizileri ne de programlar dayanır.
Belli bir matematiği de yoktur üstelik. Söz gelimi bir dizinin tutması için; iyi hikaye, iyi senaryo, iyi yönetmen, iyi oyuncular ve iyi yapımcı yetmeyebilir. Birkaç bölüm sonra bir bakmışsın kalkmış yayından. Bazen de bundan bir şey olmaz dediğin iş almış başını gitmiş. Yaşadım, bilirim bunun şaşkınlığı...
Bu canavar öyle bir canavardır ki insanın gözünü döndürür, canından bezdirir. Koca koca yapımcılar, yönetmenler, yöneticiler bu azgın canavarın karşısında kendileri olmaktan çıkarlar. Ya bu canavarı beslemek zorundadırlar ya da yok olup gitmek.
Korkunç bir yarıştır bu... En iyi reytingi alan kısa bir süre için rahat hisseder kendini ama bu hissin hemen sonrası daha beter bir hisle boğuşmak zorundadır. Yerini korumak!
Yerini korumak, rakiplerine fark atmak, reyting canavarını beslemeye çalışmak kolay iş değildir. Daha fazla çaba ister.
Bu esnada ne ananı tanırsın ne babanı! Öyle azgın bir canavardır ki bu reyting, bir bakmışsın çoktan kaptırmışsın kolunu ya da bacağını... İdealistliğini öldürür, çoğunluğun tercihine iyi ya da kötü diye bakmadan boyun eğmiş bulursun kendini.
Geçen gün bir baktım ekranların üç anchorman’i Mehmet Ali Birand, Ali Kırca ve Uğur Dündar, anlaşma yapmışlar aralarında. Anlaşmaya göre; yeni yayın döneminde üçü de aynı tarihte ekrana çıkacakmış. Bu centilmenlik anlaşmasını son anda Uğur Dündar bozmuş ve söz verilen tarihten önce ekrana çıkarak diğerlerini şok etmiş. Her yerde Dündar’ı ayıplıyorlar.
Diğerlerinin yerinde olsam ben de bozulur ve ayıplayabilirdim belki onu. Sinirlenir, söylenir, dürüst olmamakla itham da edebilirdim.
Ama...
Bunları yapmadan evvel biraz daha düşünürsem Uğur Dündar’ı böyle davranmaya iten güdüyü anlar, asıl kızmam gereken şeyin, bu sistemi yaratanlar ve körükleyenler olduğunu anlardım.
Tabii bu sisteme ben de hizmet etmişsem eğer zamanında, söyleyebileceğim pek bir şeyim olmazdı ne yazık ki...
Başak Sayan/Akşam