Reina saldırısının hedefi “Modern Yaşam Tarzı” mıydı?..
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Reina Saldırısı’nın gerçek amacını tespit etmeye ve yanlış kanaatleri incelemeye çalıştı…
Adına “terör” dediğimiz olgu sadece ruhumuza dehşet salmakla yetinmiyor. Aynı zamanda aklımızı da dumur ediyor. Terör bizi karşı karşıya olduğumuz durumu doğru düşünemez, doğru analiz edemez hale de getirmek istiyor. Ona karşı aklımıza ilk gelen tepkileri vermemizi, ilk görünene bakmamızı, şekli sonuçlar çıkarmamızı istiyor ki sonrasında psikolojik ve sürüsel olarak bizi yönlendirebilsin. Bizde nedense pek bayılıyoruz böyle davranmaya…
SIĞ VE ACELE BAKIŞLARDAN UZAK DURMAK!..
Hemen en ilkel tepkileri veriyor (Bütün “taraflar” için söylüyorum), sığ bakışlara kapılıyor, görmekten memnun olacağımız adres ve amaçları adeta bir “toplu ayin” havasında sayıklıyoruz. Kimimiz “savunma” kimimiz “saldırı” içgüdüsüyle yapıyor bunu ama sonuçta yapıyor. Bu sayede duygularımızı aklımız sıra tatmin ediyoruz ama gerçekte kavrayışsal yoksulluğumuz sürüyor. (Bu yüzden düşüncelere sınır koyuyor, farklı ve hoşlanmadığımız bakışları hemen susturmaya çalışıyoruz) Bizim saplantılı kanaatlerimizi pohpohlayan düşünceleri seçiyor, öne çıkartıyor, onaylıyor hoşumuza gitmeyenleri en ufak bir “acaba” bile demeden otomatik refleksle dışlıyoruz. Avamından entelektüeline böyle. Ki bence tutum alışta zaten pek bir fark yok. Tüm yaptığımız savunduğumuz cepheyi tahkim etmekten başka bir şey değil aslında! ..
Reina saldırısı sonrası da böyle olmuşa benziyor. Olay sonrası olay anının “Noel eğlenceleri” olmasına ve teröristin muhtemel kimliğine bakarak bazı sonuçlar çıkartıldı. (Ve tabii olay öncesi kimi şabalak “İslamcı”ların Noel’e yönelik manasız ve nefret dolu söylemleri de bu kanaatin oluşmasına epeyce bir katkı yaptı. Bu tarz beyinsizler “Noel Baba maketlerinin kafasına silah dayama ve Noel Baba yumruklama” şovlarıyla hangi değirmene su taşıdıklarının farkında olamayacak kadar cahil kafasızlardı. Ne yazık ki siyasi otorite, yandaş medya, kimi cemaat liderleri ve dini bürokrasi tarafından destek gördüler) İşin garibi zamanlama ve “teknik” açıdan sanki “doğru” gibi de görünüyordu!
AMACI DOĞRU OKUMAK!..
Nitekim olay sonrası belli çevrelerde “Saldırının modern yaşama karşı yapıldığı” tespitleri öne çıktı. (TÜSİAD’da bu yaklaşıma yöneldi ve benzer ifadeleri kullandı. ) Ülkenin ana muhalefet partisi lideri bile durumu bu noktaya çekti. Bu yöndeki kanaatler köpürtüldü ve köpürtülmeye de devam ediyor. Oysa bu tür tespitler tam da saldırının arkasındaki muhtemel gücün yerleşmesini istediği bir kanaat olabilir. Buradan kendince bir “siyasi sonuç” almayı umabilir.
Ben ise ilk andan beri bu saldırının –öyleymiş gibi görünmesine rağmen- modern yaşamı hedeflemediğini ya da öyle bir yanı olsa bile çok “tali” kaldığını düşünüyorum. ( “Vay nasıl böyle düşünürsün?” laflarını duyar gibi oluyorum!) Bu ancak gözü dönmüş saldırganı motive eden bir argüman olabilirdi. Saldırının amacını değil. Ayrımı doğru koymak gerek. Yoksa sathi yaklaşımların girdabında sürüklenir gideriz…
ASIL AMAÇ TÜM BUNLARIN BİLEŞKESİNDEDİR!..
Peki o halde “amaç” ne olabilir? Aslında o da çok açık…
1) Bu olay Türkiye’nin uzun süredir süren -ve şimdi kısmen değişme alametleri gösteren- Suriye politikalarının hem sonucu hem tepkisidir.
2) Türkiye’nin ABD –şimdi de Rusya- iteklemesiyle IŞİD’i hedeflemesi ve Rakka Operasyonu hazırlıkları Türkiye’yi örgütün “hedefi” haline getirmiştir.
3) Örgüt “Üzerimize gelme, ne işin var bizim sahamızda” demektedir. “Gelirsen terörü en kanlı şekilde ülkene taşırız” mesajı vermektedir.
4) Diğer küresel güçler son dönemde Türkiye-Rusya yakınlaşmasından rahatsızdır. Türkiye’ye bunun üzerinden bir “mesaj” veriyor olabilirler.
5) Olayın zamanlaması (Noel) ve kutlamaların mahiyeti amaç açısından ayrıntıdır. Sadece en uygun “ortam” seçilmiştir. Yılbaşı işin “görüntüsü” ya da “bahanesi”dir. Yılbaşı olmasaydı da saldıracaklardı.
6) Muhtemelen farklı yerlere yeni saldırılar olabilir. Bu ise bir “zincirleme saldırı” ihtimaline denk gelir. Reina saldırısı onun “açılışı”, “start” alışıdır.
7) Reina saldırısı ile sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya “mesaj” verilmiştir. O yüzden “Enternasyonal müşteri profili” olan bir mekân seçilmiştir.
8) Saldırının gerçek amacı “Laik yaşam tehlikede” imajı yaratılarak perdelenmiştir.
9) Dolaylı bir amaç olarak “Beyaz Türk” kesimler korkutularak hükümete tavır almaları istenmiştir. (TÜSİAD’ın çıkışı gibi)
10) Bu sayede modernist- laik-liberal- sol- batıcı dinamikler mobilize edilmek istenmektedir. Laik-Anti laik çatışmasına dolaylı zemin arayışı vardır.
11) Muhtemel bir “Erdoğan karşıtlığı” dalgası yaratılarak (Daha doğrusu zaten mevcut karşıtlığı ajite ederek) bir “kaos projesi” derinleştirilebilir.
12) Siyasal İslamcılığın aymazlıkları ve saplantıları Türkiye’yi Ortadoğu batağına çekmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye çok kritik bir siyasi dönemece doğru hızla yol alıyor. Bu noktada terör ve teröre karşı alınacak tutum hayati önemde olacak. Burada “Yaşam tarzları” üzerinden bir “tartışma” başlatılmak isteniyor olabilir. (Maalesef hükümet cenahı da bu gibi tespitlerde bulunuyor ama bir türlü de bu yönde gerilimi arttıracak söylem ve uygulamalardan da vazgeçmiyor. Hem “Milli seferberlik” çağrıları yapıp hem de milletin bir başka bölümünü karşılarına alarak bunu nasıl yapacaklarını anlamıyorum!) ) Bu istikamette yeni ve “kaşıyıcı” eylemler beklenebilir. O bakımdan Türkiye artık hiçbir yönetsel zaafı, şahsi kaprisi kaldırabilecek durumda değildir.
O yüzden bazı söylemleri kullanırken, kimi tepkileri verirken artı dikkatli olmakta yarar var. Siz bir şeyin kendi inandığınız nedenlerle olduğunu düşünürken eylemi gerçekleştirenler veya onu yönlendiren güçler bambaşka saiklerle hareket edebilirler. Siz ilk anda bunu fark etmeyebilir daha da fenası tam da onların istedikleri yönde tepkiler verebilirsiniz. Reina saldırısı sonrası içine sürüklendiğimiz durum biraz da bunun eseri gibi görünüyor!..
NOT: Öyle anlaşılıyor ki güvenlik ve istihbarat bürokrasisi doğru istihbarat, doğru analiz, doğru öngörü ve doğru önlem alma konusunda oldukça yetersiz kalıyor. Ülke belli ki bu konulardaki sıra dışı beyin kıtlığının faturasını ağır ödüyor!..
02.01.2017
atillaakar@gmail.com
SIĞ VE ACELE BAKIŞLARDAN UZAK DURMAK!..
Hemen en ilkel tepkileri veriyor (Bütün “taraflar” için söylüyorum), sığ bakışlara kapılıyor, görmekten memnun olacağımız adres ve amaçları adeta bir “toplu ayin” havasında sayıklıyoruz. Kimimiz “savunma” kimimiz “saldırı” içgüdüsüyle yapıyor bunu ama sonuçta yapıyor. Bu sayede duygularımızı aklımız sıra tatmin ediyoruz ama gerçekte kavrayışsal yoksulluğumuz sürüyor. (Bu yüzden düşüncelere sınır koyuyor, farklı ve hoşlanmadığımız bakışları hemen susturmaya çalışıyoruz) Bizim saplantılı kanaatlerimizi pohpohlayan düşünceleri seçiyor, öne çıkartıyor, onaylıyor hoşumuza gitmeyenleri en ufak bir “acaba” bile demeden otomatik refleksle dışlıyoruz. Avamından entelektüeline böyle. Ki bence tutum alışta zaten pek bir fark yok. Tüm yaptığımız savunduğumuz cepheyi tahkim etmekten başka bir şey değil aslında! ..
Reina saldırısı sonrası da böyle olmuşa benziyor. Olay sonrası olay anının “Noel eğlenceleri” olmasına ve teröristin muhtemel kimliğine bakarak bazı sonuçlar çıkartıldı. (Ve tabii olay öncesi kimi şabalak “İslamcı”ların Noel’e yönelik manasız ve nefret dolu söylemleri de bu kanaatin oluşmasına epeyce bir katkı yaptı. Bu tarz beyinsizler “Noel Baba maketlerinin kafasına silah dayama ve Noel Baba yumruklama” şovlarıyla hangi değirmene su taşıdıklarının farkında olamayacak kadar cahil kafasızlardı. Ne yazık ki siyasi otorite, yandaş medya, kimi cemaat liderleri ve dini bürokrasi tarafından destek gördüler) İşin garibi zamanlama ve “teknik” açıdan sanki “doğru” gibi de görünüyordu!
AMACI DOĞRU OKUMAK!..
Nitekim olay sonrası belli çevrelerde “Saldırının modern yaşama karşı yapıldığı” tespitleri öne çıktı. (TÜSİAD’da bu yaklaşıma yöneldi ve benzer ifadeleri kullandı. ) Ülkenin ana muhalefet partisi lideri bile durumu bu noktaya çekti. Bu yöndeki kanaatler köpürtüldü ve köpürtülmeye de devam ediyor. Oysa bu tür tespitler tam da saldırının arkasındaki muhtemel gücün yerleşmesini istediği bir kanaat olabilir. Buradan kendince bir “siyasi sonuç” almayı umabilir.
Ben ise ilk andan beri bu saldırının –öyleymiş gibi görünmesine rağmen- modern yaşamı hedeflemediğini ya da öyle bir yanı olsa bile çok “tali” kaldığını düşünüyorum. ( “Vay nasıl böyle düşünürsün?” laflarını duyar gibi oluyorum!) Bu ancak gözü dönmüş saldırganı motive eden bir argüman olabilirdi. Saldırının amacını değil. Ayrımı doğru koymak gerek. Yoksa sathi yaklaşımların girdabında sürüklenir gideriz…
ASIL AMAÇ TÜM BUNLARIN BİLEŞKESİNDEDİR!..
Peki o halde “amaç” ne olabilir? Aslında o da çok açık…
1) Bu olay Türkiye’nin uzun süredir süren -ve şimdi kısmen değişme alametleri gösteren- Suriye politikalarının hem sonucu hem tepkisidir.
2) Türkiye’nin ABD –şimdi de Rusya- iteklemesiyle IŞİD’i hedeflemesi ve Rakka Operasyonu hazırlıkları Türkiye’yi örgütün “hedefi” haline getirmiştir.
3) Örgüt “Üzerimize gelme, ne işin var bizim sahamızda” demektedir. “Gelirsen terörü en kanlı şekilde ülkene taşırız” mesajı vermektedir.
4) Diğer küresel güçler son dönemde Türkiye-Rusya yakınlaşmasından rahatsızdır. Türkiye’ye bunun üzerinden bir “mesaj” veriyor olabilirler.
5) Olayın zamanlaması (Noel) ve kutlamaların mahiyeti amaç açısından ayrıntıdır. Sadece en uygun “ortam” seçilmiştir. Yılbaşı işin “görüntüsü” ya da “bahanesi”dir. Yılbaşı olmasaydı da saldıracaklardı.
6) Muhtemelen farklı yerlere yeni saldırılar olabilir. Bu ise bir “zincirleme saldırı” ihtimaline denk gelir. Reina saldırısı onun “açılışı”, “start” alışıdır.
7) Reina saldırısı ile sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya “mesaj” verilmiştir. O yüzden “Enternasyonal müşteri profili” olan bir mekân seçilmiştir.
8) Saldırının gerçek amacı “Laik yaşam tehlikede” imajı yaratılarak perdelenmiştir.
9) Dolaylı bir amaç olarak “Beyaz Türk” kesimler korkutularak hükümete tavır almaları istenmiştir. (TÜSİAD’ın çıkışı gibi)
10) Bu sayede modernist- laik-liberal- sol- batıcı dinamikler mobilize edilmek istenmektedir. Laik-Anti laik çatışmasına dolaylı zemin arayışı vardır.
11) Muhtemel bir “Erdoğan karşıtlığı” dalgası yaratılarak (Daha doğrusu zaten mevcut karşıtlığı ajite ederek) bir “kaos projesi” derinleştirilebilir.
12) Siyasal İslamcılığın aymazlıkları ve saplantıları Türkiye’yi Ortadoğu batağına çekmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye çok kritik bir siyasi dönemece doğru hızla yol alıyor. Bu noktada terör ve teröre karşı alınacak tutum hayati önemde olacak. Burada “Yaşam tarzları” üzerinden bir “tartışma” başlatılmak isteniyor olabilir. (Maalesef hükümet cenahı da bu gibi tespitlerde bulunuyor ama bir türlü de bu yönde gerilimi arttıracak söylem ve uygulamalardan da vazgeçmiyor. Hem “Milli seferberlik” çağrıları yapıp hem de milletin bir başka bölümünü karşılarına alarak bunu nasıl yapacaklarını anlamıyorum!) ) Bu istikamette yeni ve “kaşıyıcı” eylemler beklenebilir. O bakımdan Türkiye artık hiçbir yönetsel zaafı, şahsi kaprisi kaldırabilecek durumda değildir.
O yüzden bazı söylemleri kullanırken, kimi tepkileri verirken artı dikkatli olmakta yarar var. Siz bir şeyin kendi inandığınız nedenlerle olduğunu düşünürken eylemi gerçekleştirenler veya onu yönlendiren güçler bambaşka saiklerle hareket edebilirler. Siz ilk anda bunu fark etmeyebilir daha da fenası tam da onların istedikleri yönde tepkiler verebilirsiniz. Reina saldırısı sonrası içine sürüklendiğimiz durum biraz da bunun eseri gibi görünüyor!..
NOT: Öyle anlaşılıyor ki güvenlik ve istihbarat bürokrasisi doğru istihbarat, doğru analiz, doğru öngörü ve doğru önlem alma konusunda oldukça yetersiz kalıyor. Ülke belli ki bu konulardaki sıra dışı beyin kıtlığının faturasını ağır ödüyor!..
02.01.2017
atillaakar@gmail.com