REHA MUHTAR,TELEVİZYONCULUĞU BAKIN NEDEN BIRAKMIŞ?..İŞTE KÖŞE YAZISINDA DİKKAT ÇEKEN İTİRAF!..

Farkındayım ki Cem Yılmaz denilen adam, bu toplum tarafından ne kadar çok seviliyorsa, kendisine eleştirmen ve sinema çevresi adını veren tayfa tarafından da o derece nefretle anılıyor...

Cem Yılmaz ve bıraktığım televizyonculuk...


İki gün önce yazdım görüşlerimi, bir daha tekrar etmeyeceğim...

Esas söylemek istediğim şey başka...

İki gündür Cem Yılmaz´ın AROG filmine gelen eleştirilere bakıyorum da, acaba ben başka bir film mi seyrettim diye, yüzüme soğuk su vuruyorum...

Ya benim seyrettiğim film AROG değildi ya da bu eleştirmenler başka filmi yazıyorlar...

Esasen bu da önemli değil...

Film yapıyorsan, tiyatro yapıyorsan, müzikal yapıyorsan, kısaca hangi işte olursa olsun insanın önüne çıkıyorsan elbette eleştirileceksin, bazıları beğenecek bir kısmı beğenmeyecek...

Eleştirilerden kendine yarayanını alacaksın...

Kafanı bozmayacaksın...

Fazla alıngan olmayacaksın...

İşine bakacaksın...

ZÜLFÜ LİVANELİ´NİN ANISI

İşin görünen yanı bu ama bir de görünmeyen, sadece Cem Yılmaz ile film ekibinin içinde görünen yanı var ki, onu size anlatayım...

Zülfü Livaneli geçen gün bana sinemaya 60 yılını veren dünyanın en ünlü yönetmenlerinden Ingmar Bergman´ın da jüri olduğu uluslararası bir film festivalinin ödül toplantısından bahsediyordu...

İsveç´te bir şatoda toplanmışlar Zülfü´nün de içinde bulunduğu jüri üyeleri...

Ödüller verilirken, öyle numaralar, öyle konuşmalar dönmüş ki yıllardır uluslararası sanat ve edebiyat camiasının içinde olan Zülfü Livaneli´nin bile ağzı açık kalmış...

"Benim tamamen objektif olarak beğendiğim iki Alman filmi vardı... Hiç rağbet etmediler... Başka saikler rol oynuyordu törende... Bir daha da beni o ödül törenine jüri olarak çağırmadılar zaten..." diyordu bana o festivali anlatırken...

CEM YILMAZ KOMPLEKSİ

Farkındayım ki Cem Yılmaz denilen adam, bu toplum tarafından ne kadar çok seviliyorsa, kendisine eleştirmen ve sinema çevresi adını veren tayfa tarafından da o derece nefretle anılıyor...

Adamı sevmiyorlar bir kere...

Çünkü fena halde şöhret Cem Yılmaz...

Her espirisine kadınlar kızlar gülüyor, bu da kadınlar üzerinde entellikten karizma yapmaya çalışan adamları boğuyor...

Gıcık yapıyor Cem Yılmaz ismi onlarda...

Adam ismiyle sponsor topluyor...

Senaryoyu göstermeye bile gerek duymuyor...

Senaryoyu gösterdiği halde, sponsor yerine zırnık bulamayan taife doğal bir Cem Yılmaz düşmanı kesiliveriyor...

Bu çevrelerin festival, tören, ödül, dernek derken al takke ver külah işleri bir aile boyu kola şişesini andırıyor...

Bu bir nevi sübvansiyon sanayii...

Arkadaşlar sürekli birbirini sübvanse etmekteler...

Bugün sana, yarın bana anlayışı tavan yapmış sektörde...

Cem Yılmaz arkadaş ise anladığım kadarıyla "yalnız ve hafif şımarık kovboy" misali yanında Rin Tin Tin, Düdül´ü gezdirmekte...

Mahut çevre, Cem Yılmaz´ın yaptığı filme, harcadığı paraya, kullandığı görsel efektlere bir şey yapamıyor...

Gişenin patlamasının önüne geçemiyor...

Ne yapsın, "Abalıya vuruyor..."

"Espirileri beğenmedim" diyor...

"Fazla gülmeden çıktım" diye buyuruyor...

"Ay çok dağınıktı... Vallahi helak oldum..." gibi muhteşem sinema analizleri!!! çakıyor...

YÖNETMENİN VOTKA TERCİHİ

Bir Allah´ın kulu da çıkıp demiyor ki, "Kardeşim senin gittiğin bir sinema filmi mi, yoksa stand-up gösterisi mi..." Bildiğimiz Cem Yılmaz espirileri filmde yok diye bir film eleştirisi olabilir mi?..

Filmin hikayesine lafın var mı biiir...

Filmin görsel efektlerini anlayacak donanım mevcut mu ikiii...

Filmin tamamen Amerikan sinema teknikleriyle, herbir planın ince ince önceden reklam filmi teknikleriyle kamera açıları, ışığı milimetrik tasarlanmış, saptanmış stroy board´larla çekildiğinin farkında mısın üüüççç...

Çok beğendiğini söylediğin sinema filmlerinde bu müthiş tekniğin yerine "yönetmenin bir önceki akşam içtiği votka sayısının etkili olduğunun" bilincinde misin bu da dööörtt..

Cem Yılmaz bu kadar zeki