''REHA MUHTAR'IN KÖŞESİNE GELDİĞİMDE GÖZLERİME İNANAMADIM!..''

Neden hiç tanımadığım Reha Muhtar'ı kendime karşı bu kadar kin ve nefret dolu hale getirdim acaba?

Kritik zamanlarda hatayı önce kendimde ararım

Perşembe sabahı gazetemi okurken Reha Muhtar’ın köşesine geldiğimde gözlerime inanamadım. Reha Muhtar hakkımda çok ağır bir yazı kaleme almıştı. İnanılmaz hakaretler içeriyordu. Muhtar, Beşiktaş’la ilgili yazdığım, ironik bir yazıyı üzerine alınmış. Adı hiç geçmediği halde alınganlığını garip bir öfke ile çıkartmaya çalışmış.

35 yılda 10 kere karşılaştığım, belki beşinde selamlaştığım, aynı çatı altında olmaktan öte hiç birlikte çalışmadığım, toplam 3.5 dakika bile sohbetim olmayan Reha Muhtar ayrıca benimle ilgili derin bir karakter analizi de yapmış.

Anlıyorum ki hiçbir ortak yanımız olmamasına rağmen yüreğinde derin bir kin ve nefret büyütmüş.

Reha Muhtar, Türkiye’nin en sevilen, en çok okunan, televizyonlarda en çok izlenen gazeteci yazarı. Çevresi çok geniş, itibarı çok yüksek. Türkiye’nin en önemli iş adamları, siyasetçileri, sanatçıları, aydınları, spor adamları onunla birlikte olabilmek için yarışıyor.

Böyle durumlarda hatayı kendimde ararım. Neden hiç tanımadığım Reha Muhtar’ı kendime karşı bu kadar kin ve nefret dolu hale getirdim acaba? Neden Hasan Cemal dedikodumu yapar? Neden gazeteciler “Böyle bir yazı yakışık almaz” demek yerine “Bakalım Can Ataklı ne yazacak, nasıl çakacak” diye kan koklamak ister. Neden gazeteciler düşünce ve fikirlerini söylemek yerine tanımadıkları insanlara hakaret eder? Neden bir yazıya öfkelenenler, yanlış düzeltmek bahanesiyle kişiliklere kusar gibi saldırır?

Bu sorulara cevap bulursam belki ben de çok okunan, çok sevilen, çok itibarlı bir gazeteci olabilirim.

Can Ataklı/Vatan