REHA MUHTAR'DAN ÇOK ÇARPICI SÜMEYYE ERDOĞAN İDDİASI!
Vatan Gazetesi yazarı Reha Muhtar, bugünkü köşesinde çarpıcı bir iddiaya yer verdi.
Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın 2015 yılında siyasete atılacağını işaret eden ünlü gazeteci bakın neler yazdı:
O Atina sabahını hiç unutmuyorum... İsmet İnönü’nün damadı gazeteci Metin Toker, Atina’ya gelmişti...
Milliyet gazetesinde yazarlık yapıyordu...
Gazetenin Atina temsilcisi olduğumdan onu karşılamış, yemeğe götürmüştüm...
Uzun sohbette Atina’ya niye geldiğini anlatmıştı bana...
- “Yeni Demokrasi Partisi’nin lideri Konstantin Mitçotakis’le yarın bir randevum var...” demişti...
- “Uzun bir görüşme yapacağım kendisiyle...”
Yunanlı politikacılar o günlerde bir Türk gazeteciye kolay kolay demeç vermiyorlardı...
25 yaşında tıfıl bir gazeteciydim...
- “Bravo” dedim Metin Toker’e;
- “Büyük başarı Yunan ana muhalefet lideriyle bugünlerde özel görüşme yapmak...”
- “Bizimkisi gazeteci-politikacı ilişkisi değil...” demişti bana...
- “Kızlarımız aynı okulda okudular yurt dışında... Arkadaştılar... Biz de Mitçotakis’lerle ailecek dost olduk... İlişkimiz gazetecilikten çok dostluk ilişkisi...”
***
“Kızlarımız”dan kast ettiği, kızı Gülümsün Toker’le (Bilgehan), Mitçotakis‘in kızı Dora Bakoyannis‘di...
O yıllarda Gülümsün Toker gazetecilik yapıyordu...
Dora ise babasının özel kalem müdürü ve danışman olarak çalışıyordu...
Atina’nın merkezindeki Büyük Britinya otelinden aldım sabah 10 sularında Metin Toker‘i...
Biraz ilerde Türk büyükelçiliğinin yakınlarındaki Yeni Demokrasi Partisi’nin Genel Merkezi’ne gittik...
Mitçotakis orada kabul edecekti Metin Toker‘i...
Bürosuna girdiğimizde uzun boylu Yunanlı lider kadar uzun boylu olan kızını gördüm...
Babasının odasının hemen yanı başıda kalemde, “babasının bütün programlarına hakim 30 yaşlarında bir genç kadın olarak” oturmaktaydı...
Ayağa kalktı, elimizi sıktı, samimi bir hoşgeldiniz faslından sonra babasının özel dostu olan İnönü‘nün damadı Metin Toker‘i ve beni, babasıyla görüşmek üzere odaya aldı...
***
O sırada gazetecilikte çok yeniydim...
Bir siyasi liderin, kızını en yakınında özel kaleminde çalıştırmasını, “en güvendiği insanı yanında çalıştırarak kendini emniyette hissetmesi” diye yorumladım...
Ne kızım vardı o sıralarda, ne de politikacıydım...
Nakıs değerlendirmelerim, durumumun nakıslığından kaynaklanıyordu...
O sırada bunun farkında değildim elbette...
Oysa Mitçotakis‘in kızını yanı başında çalıştırmasının çok daha büyük anlamları vardı...
Çok sonraları anladım bu gerçeği...
***
O gün özel kalemde bizi ayağa kalkarak karşılayan Dora, sonraki yıllarda bizzat politikaya girdi...
Milletvekili seçildi...
Atina Belediye Başkanlığı’nı kazanacak kadar politikanın zirvelerine yol aldı...
Dışişleri Bakanı oldu...
Muhtemelen gün gelecek Yunanistan’ın Başbakanı olacak...
Belli ki, Yunanlı lider, kızını kendi yanında çalıştırarak bir taraftan kendisini güvende hissediyor, diğer taraftan, kızını bizzat “politikaya hazırlayarak, politika için teçhizatlandırıyordu...”
Dora babasının yanında, babasının siyaset ediş biçimini bire bir etüd ederek, siyasetin stajını, stratejisini, taktiklerini ve ilişkilerini en üst düzeyde egzersiz ediyordu...
Yunanistan’ın sonraki yıllardaki Atina Belediye Başkanı ve Dışişleri Bakanı olacak genç kadın, o yıllarda bizzat babası tarafından dizayn ediliyordu...
***
Bu anekdotu nostalji olsun diye anlatmıyorum elbette...
Kadın milletvekillerinin, türbanla Meclis’e gelmeleri uygulaması başlıyor...
Bu meselenin bu saatten sonra çok büyük bir “olay” olacağını sanmıyorum...
Bazıları bu olayı “büyüterek iyice kaşımaya çalışıyor...”
Ancak kamuda türban serbestisinden sonra, parlamentoda türbanı tartışmak abesle iştigal...
“Meclis’te türbanlı milletvekiline karşı çıkanlar” geçmişte esasen, “Meclis’teki uygulamanın, kamuda türban için örnek teşkil edeceğini” söyleyerek karşı çıkıyorlardı...
Yani uygulama milletvekillerinin gücüyle delinecek; yasak kamu kurumlarına da şamil olacaktı...
Oysa demokratikleşme paketiyle kamu kuruluşlarında zaten türban serbest hale getirildi...
Kamu kuruluşlarında serbest hale gelen türbanın, Meclis’te yasak olması akla ve mantığa aykırı...
SÜMEYYE ERDOĞAN’IN MİLLETVEKİLLİĞİ...
Türbanın TBMM’de serbestçe takılabilir olması, yıllar önce yaşadığım Dora olayını, bugün için çok başka bir genç kadın üzerinde geçerli kılıyor...
O genç kadın, tıpkı o günlerde 30 yaşlarında olan Dora Bakoyannis gibi bugün 28 yaşında olan Sümeyye Erdoğan’dır...
Sümeyye Erdoğan uzun bir süredir “babasının en yakınında” bulunuyor...
Baba-kız çalışma arkadaşlığının bir tarafında, “Tayyip Erdoğan’ın en yakınında, en güvendiğinin yani kızının olması” gerçeği var...
Diğer tarafında ise “türbandan dolayı Türkiye’de okuyamayan, yurt dışında siyaset bilimi ve ekonomi eğitimi alan kızının, konferanslarda moderatörlük, uluslararası gençlik örgütlerinde aktif üyelik ve babasının yanında politika sanatına yakından aşinalık” gerçeği yatıyor...
***
Hayatla ilgili politik ve insani olan her şey; “Sümeyye Erdoğan’ın babası Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na çıkışıyla, 2015 yılında türbanlı bir genç kadın milletvekili sıfatıyla ikinci kuşak Erdoğan olarak, siyaset sahnesinde yerini alacağını” gösteriyor...
İkinci, üçüncü kuşak politikacılar, Karamanlis‘ler, Papandreu‘lar, Mitçotakis‘ler, Bush‘lar, Menderes‘ler, İnönü‘ler ve daha niceleri gibi Türkiye’de de her şeyiyle tedavüle giriyorlar... Türkiye’de bugüne kadarki eksiklik, Ecevit‘in, Demirel‘in çocuksuz olmaları, Menderes‘in asılması, Erdal İnönü’nün politikayı bir süre sonra sevmediğini hissetmesi, Erbakan‘ın siyasi yasakları nedeniyle Fatih Erbakan’ı yetiştirememesi gibi noktalardı...
Sümeyye Erdoğan türbanlı genç bir kadın milletvekili olarak AKP saflarında 2015’te Meclis’te yerini alırsa, bu yazdıklarımı hatırlayacaksınız...