REHA MUHTAR "SON KALE"DE KİMİNLE KIRAN KIRANA ÇARPIŞACAK?

Süper Lig başlıyor, anlaşılan bu sezon sahalarda olduğu kadar ekranda da müthiş bir kapışma yaşanacak!

Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar'la yapacağım son kale ve Fenerbahçe yönetimi...

Lig TV’de yılladır program yaparken yeni futbol ihalesini alan kanal yönetimi “Artık seninle program yapmayacağız” dediğinde, ortalık birbirine girmişi...

Erman Toroğlu “Bu görevden alınmanın arkasında Fenerbahçe yönetiminin hadi daha açık söyleyelim Aziz Yıldırım’ın olduğunu” düşünüyordu...

Ona göre, Fenerbahçe yönetimi kendisine yönelik eleştiri istemediğinden “medyayı şekillendirmek” sevdasına düşmüştü...

***

Geçen yıl Ahmet Çakar’la, Son Kale programını yapmıştım spor direktörü Serhat Ulueren’le beraber...

Son programda Ahmet Çakar yine Çakar’lığını yapmış, Hadise’nin Milli Marşı yorumlamasına yaptığım eleştiriyi “Ergenekoncu gibi yorum” deyip sinirimi bozmuştu...

Ergenekon gibi kelimeleri böyle ulu orta etmesine sinirlenmiştim, eski dostumun...

Hızını alamadığı olaylarda hep yaptığım gibi bir süre, ilişkileri bir süre mesafeli dondurma yoluna gitmiş, Mayıs ayındaki son programı da yapmamıştım...

Hem konuşulacak fazla bir şey olmadığı için hem de, sinirlerimi daha fazla bozmamak için...

***

Koskoca bir yaz geçti, neredeyse 3 ay geçti üzerinden...

Kanaltürk’ün başında benim TED Ankara Koleji’nden ortaokuldan beri beraber büyüdüğüm eski RTÜK Başkanı kardeşim Fatih Karaca var...

Hemen her hafta en azından bir yemeği beraber yeriz, sohbet ederiz, dedikodu yaparız, bu arada o ne yapar eder konuyu işe getirir, eh biraz da ondan sohbet eder yemeği bitiririz...

Kolej’de ortaokuldayken Süleyman Demirel’in hayranıydı, onun gibi fötr şapkası vardı Fatih’in...

Çok zeki, insan ilişkilerinde inanılmaz başarılı, nev-i şahsına münhasır bir kişiliktir o...

İğneyle kuyu kazar gibi, milim milim işlerini yürütür...

Erman Toroğlu’nun ayrıldığından beri, gıdım gıdım bütün bir yaz, Kanaltürk için spor programlarında yeni atılımları şekillendirdi...

***

Ben yediğimiz yemeklerin keyfindeyim...

O habire yanımda iğneyle kuyu kazıyor...

Sonunda allem etti, kallem etti Erman Toroğlu’nu kanala aldı, Serhat’la bir sürü program organize etti...

Bizim Son Kale’yi Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu’yla beraber yapmam için benim “Hayır” diyemeyeceğim bir şekilde hazırlayıp önüme koydu...

Her yemekte milim milim iğne kazarak...

Benim Atatürkçülükle ilgili sorularıma cevap veremeyen bazı zavallılar 11 yaşından beri beraber olduğum Fatih Karaca’ya kolay kolay “Hayır” diyemeyeceğimi bilmediklerinden, akılları sıra bana çamur atmaya falan kalktılar...

Şu anda kendi çamur deryalarında kendi çamura bulanmış sefilleri oynamaktalar...

Neyse biz gelelim sadede...

***

Aziz Yıldırım geçenlerde Fatih Karaca’yı görmüş, “Yeni programı” sormuş, biraz da merakla...

“Hani gerçekte yapacak mısınız” gibi bir havayla...

Ve fakat müthiş kibar bir ifadeyle...

Bir tarafta elini tutamadığım en son bir ay ilişki dondurma kararı verdiğim Ahmet Çakar...

Diğer yanda “dibine kadar konuşacağım, beni kimse susturamayacak” diyen Erman Toroğlu...

Eh ben de babamın çocukluğumdan beri söyleyegeldiği gibi pek “mazbut” türünde bir adam sayılmam...

***

İşin bir de Futbol Federasyonu yönetimi yanı var...

Orasının da biraz gergin olabileceğini söylemek pek yanlış olmaz, bu programdan dolayı...

Kontrolü yok gibi görünüyor programın çünkü...

Nerede ne söyleneceği ne yapılacağı belli değil gibi görünüyor canlı yayının?..

Mehmet Özgener dostuma da Aziz Başkan’a da, diğer başkan ve camialara da söyleyeyim:

“Ne olacağını bilmem, ama tarafsız olur...”

“Ne söyleneceğini bilmem ama adaletli olur...”

“Kimin eleştirileceğini kestiremem ama hakkaniyetli olur...”

Gerisi...

Hadi pazartesiye rastgele bakalım...

*****

ERMAN VE AHMET’LE TANIŞTIĞIM ANKARA VE ATİNA GÜNLERİ...

Ankaragücü’nde futbol oynardı geri dörtlünün direği gibi... Ben de maçlara Ankara’da gitmeye başlamışım, Erman’ı rakip akım oyuncusu olarak izliyorum...

Çünkü ben Beşiktaş’ı tutuyorum, o da Beşiktaş’ın karşısındaki Ankaragücü’nün oyuncusu...

Kalkan ayaklara, tabanlara kafa uzatan adamdı Erman o günlerde...

Sonra ben Milliyet’e girdim, Ankara bürosunda gazeteciliğe başladım...

Beni dil bildiğim ve siyaset okuduğum için, diplomasiye ve siyasi muhabirliğe kaydırdılar...

Oysa içim gidiyor “spor yazarı” olmaya...

Fakat kimseye dinletemiyorum ki ben dil de bilsem, diplomasi de siyaset de esasen en çok futbol bilir, futbol severim...

Aileme konuyu açmaya çekiniyorum “beni dövecekler” diye...

“Oğlum biz seni Kolej’lerde Siyasal’larda, İngiltere’lerde, Fransa’larda, Almanya’larda, “Futbol seyret futbol yorumla yaz diye mi okuttuk” diyecekler diye konuya hiç giremiyorum...

Ama haberimi yazıp, işimi bitiriyorum doğru Milliyet’in Ankara bürosunun en arka odasındaki spor servisinde soluğu alıyorum...

Bir muhabbet bir muhabbet...

Rahmetli Erol Yaşar, Devrim Sağıroğlu, Zeki Çol, Taki Doğan...

Arada bir de Erman geliyor o servise... O da Tercüman’da yazıyor...

O günlerde tanışmışım Toroğlu’yla birebir... 21-22 yaşlarındayım...

***

Birkaç yıl sonra Atina’ya gidiyorum...

Yine uluslararası olayları izlemekteyim, boru değil Milliyet’in, TRT’nin

Deutche Welle’nin, BBC’nin Atina temsilcisiyim...

Gel gör ki, yaşamımın yine en büyük tutkusu, futbol...

Atina’ya Türkiye’den gelen futbol ekipleri, her daim benim konuklarımdı...

Bir gece bir hakem triosu geldi Atina’ya...

Arnavutluk’ta Tiran’da bir maç yöneteceklerdi...

Siyaset, diplomasi benim işim, esas futbol “Derin ilgi alanım ya” aldım onları Pire’de Turco Limano’da bir tavernaya götürdüm...

Sonra da Kolonaki’de bir kafeye...

Coşkun Kutay orta hakemdi, yanında da bir gençten bir yan hakem vardı...

Arada bir sohbete iştirak ediyor, daha çok orta hakemin konuşmasını dinliyordu...

Gecenin saat 2’sine kadar sohbetler edildi Atina’nın o keyifli kahvesinde...

Onlar bana Türk-Yunan ilişkilerini ve Yunan halkını soruyordu, ben onlara “O sene kim şampiyon olur” onu...

Arada bir lafa giren, az konuşan, çok dinleyen o genç yan hakem, yıllar sonra Türkiye’de futbol raconu kesen, canlı yayınlarda milletten hesap soran, ortalığı inim inim inleten birisi olacaktı...

Adı Ahmet Çakar’dı o genç yan hakemin...

Reha MUHTAR / VATAN