REHA MUHTAR SHOW TV'DEN GELEN DAVETİ NEDEN REDDETTİ?

Show Tv'ye yıllarca emek veren Reha Muhtar, o davete katılmamasının nedenini köşesine taşıdı.

Show TV’nin gecesine niye gitmedim?..

SHOW TV’nin satışıyla ilgili haberler yer alıyor bir süredir medyada...

İki hafta önceydi;

Bir akşam telefonum çaldı...

Arayan kanalın eski bir yöneticisiydi...

İnsan kaynakları seksiyonunun başındaki arkadaştı...

- “Reha Bey...” dedi;

- “SHOW TV’ye yıllar yılı emek verenler bir gecede buluşuyoruz... Sizsiz Show TV gecesi olmaz... Yarın gece, Levent’teki Spor Yazarları Derneği’nde; SHOW’un ruhunu yaratmış olanlar toplanacaklar... Geceye katılanların hiçbiri artık SHOW’da çalışmıyorlar... Hepimiz ayrıldık... O ruhu yaşatmış olanlar toplanıyoruz...”

***

Güzel sözlerdi bunlar...

Etkileyici...

Söylediği televizyonu; yedi yıl boyunca her gün birinci yapan bir haber merkezinin başındaki gazetecinin duygularına damardan dokunacak sözlerdi...

Ne ki, kalbimden yansıyan ses, çok sıcak ve sevecen çıkmadı nedense...

- “Bir bakayım...” dedim;

- “Yarın bir yemeğim var... Gelebileceğimi pek sanmıyorum...”

- “Sizsiz olmaz ama...” dedi; “Mutlaka bekliyoruz...”

***

SHOW TV’de bu üçüncü patron değişikliğiydi...

Kurucusu Erol Aksoy’du kanalın...

Serpilip gelişmesine büyük katkıda bulunmuştu...

Sonra Çukurova Grubu, Mehmet Emin Karamehmet’in başkanlığında SHOW’u almış ve yıllarca yönetmişti...

Onlar da bir süre önce Ciner grubuna satmışlardı...

Her medya kuruluşunda zaman içinde patronlar değişir, yenileri gelirdi; bu doğaldı...

Koskoca Hürriyet gazetesinin “mümkün değil değişmez” denilen patronları değişmemiş miydi?..

“Dünya değişir, Simaviler değişmez” denirken önce ağabey Haldun Simavi Hürriyet’i kardeş Erol Simavi’ye bırakmamış mıydı?..

Erol Simavi, çocuğunun yapamayacağını anladıktan sonra, aniden ve apar topar, Hürriyet’i Aydın Doğan’a satıp yurt dışına yerleşmemiş miydi?..

***

Milliyet’in kurucusu ve sahibi Ali Naci Karacan değil miydi?..

Gazeteyi devrettiği oğlu Ercüment Karacan Milliyet’i Aydın Doğan’a satmamış mıydı?..

Aydın Doğan yıllar sonra Erdoğan Demirören’e Milliyet’i, Vatan’la birlikte satıvermemiş miydi?..

***

Bu olayların en enteresan örneklerden biri Star televizyonunda yaşanmamış mıydı?..

Uzan’lar yıllarca en kavgalı oldukları medya patronu olan Doğan grubuna; STAR televizyonunu bırakmak zorunda kalmamışlar mıydı?..

Kurdukları, ismini koydukları, logolarını kendi elleriyle yaptıkları, yıldızını koydukları, STAR televizyonunun, gün gelip, en büyük kavgayı yaptıkları Doğan grubuna geçişini televizyonlardan canlı yayında izlememişler miydi?..

Bu satışı o sırada her biri yurt dışında “uzak ve bilinmeyen şehirlerdeki evlerinden izlemiyorlar mıydı?..”

Doğan Grubu Star’ı Doğuş Grubu’na Ferit Şahenk’e satmamış mıydı?..

Gazeteler, televizyonlar ticari müesseselerdi...

Patronların durumlarına, ülkenin şartlarına göre, alınır satılırlardı...

Her patronun aldığı gazete ve televizyon üzerinde bir tasarrufu olurdu...

Ancak gazetelere ve televizyonlara esas damgasını vuran, “ruhunu” yansıtan şey, onların yaptığı yayınlardı...

O yayınların halk üzerinde buldukları duygusal karşılıktı...

Televizyon ve gazete “yayın” demekti...

Gazetelerin ve televizyonların halktaki karşılığı “yayın”dı...

***

O “yayınlar” meşreplerine, minvallerine, çizgilerine muhteviyatlarına göre, gazetelere ve televizyonlara damgalarını vururlardı...

Televizyonların ve gazetelerin “ruhu”nu tanımlayan şey yaptıkları yayınlar, ortaya koydukları ürünlerdi...

Onların içerikleri, şekilleri, şemalleri, görselleri ve renkleriydi...

İnsanlar değil...

Sahipleri ne patronlardı ne de çalışan olarak bizler...

Ürünlerimizdi; yarattıklarımız ve yaratılanlar...

Yayınlardı...

Halkta karşılık bulan...

Duygulardı...

Ağlatan, güldüren, sevindiren, düşündüren...

Atmosferdi...

Renkli camdan ya da gazete sayfasından evlerimize giren...

Auraydı...

Bizleri kanalın veya gazetenin çevresinde gezdiren...

Soluktu...

Onunla nefes almamızı sağlayan...

Bu gerçeği biliyordum...

Bu gerçeği bildiğim için, “o ruhun yayıncılık dışı bir darbeyle 11 yıl önce zaten yok edilmiş olduğunun” farkındaydım...

11 yıl sonra hangi “SHOW’un Ruh”unu yaşatmak için gidecektim ki o geceye?..

Gitmeyecektim!..

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN