REHA MAĞDEN'İN SON RÖPORTAJI! USTA GAZETECİ MEDYANIN VE MUHABİRLERİN NEDEN BAĞIMSIZ OLAMADIĞINI ANLATIYOR...
Kansere yenilen usta gazeteci anısına son röportajı...Mağden gazetecilik kültürünün eleştirisini yaparken, "Paran yoksa bağımsız olman zor" diyor. Mağden ekliyor: Büyük gazetelerin durumu daha vahim!'
GAZETECİ YAZAR REHA MAGDEN'E GÖRE 'BAĞIMSIZ GAZETE' OLMAK ZOR Paran yoksa bağımlısın
GÜL BİLGİNER
Birgün gazetesi kampanyasını "Ancak Bağımsız Bir Gazete" diye sürdürüyor. Bağımsız gazete nedir? Bence bağımsız bir gazete, çok güç bir çalışma tarzıdır.
» Reha, Birgün'ün ilk yöneticileri arasındaydın ve halen yazar olarak gazeteyle ilişkini sürdürüyorsun... Birgün'deki değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsun?
Bir süredir gazete benim çalıştığım ve yöneticilerinden biri olduğum dönemden daha iyi çıkıyor.
» Nasıl daha iyi?
Şöyle daha iyi: Gazete kendi kimliğini araştırırken, sorgularken, yalpaladığı bir dönem oldu. 'Solcuların boyalı gazetesi mi olacağım, referans gazetesi mi ya da çok satan bir kitle gazetesi mi' gibi ikilemler, üçlemler söz konusuydu. Ama şimdi görüyorum ki, daha zihni berrak insanlar var gazetede. Bir süredir gazeteye önemli ölçüde yansıyor bu; yansıyor ama, bu asla "gazete tamam, oldu" demek gibi gelmiyor bana.
» Bir ürün için "oldu" demek kolay değil, hele ki söz konusu olan bir günlük gazeteyse...
Günlük gazetede önemli olan, iyi bir gazete yapalım zevkinden, ihtiyacından öte, nasıl bir ülkede yaşanıyor ve bu gazete hangi ülkede çıkıyor sorusuna verilecek cevap. Bu konuya çok iyi açıklık getirmek lazım. Stabil bir ülkede, kurumları birbiriyle uyumlu, toplumla devlet arasında çatışma olmayan bir ülkede her şey kolay. Gazetecilik de çok kolay. Stabil olmayan toplumlarda gazetecilik yaparken çok dikkatli olmak gerekiyor. Kaynaklar da birbirine benzer, şıkır şıkır gazete çıkarırsın. Bütün gazeteler birbirine benzer; benzesin, batmaz da insana.
» Şöyle sorayım o zaman: İyi bir gazete yapma ihtiyacı, hatta ihtirasının önünde net olarak hangi engeller var? Şıkır şıkır bir gazete yapma zevkini neler baltalıyor?
Şimdi, Türkiye, neredeyse herkesin birbiriyle kavga ettiği bir ülke. Bütün kurumlar birbirleriyle kavga halinde; temel kurumlar, anayasal kurumlar... Türkiye'yi yönetenlere şöyle televizyondan baktığım zaman görüyorum ki, ciddi ruhsal problemleri var. Vücut dillerinden anladığım kadarıyla, bu adamlar ruh sağlığı yerinde olan adamlar değil. Büyük bölümü değil. İsim vermeme gerek yok. Versem çok gülersiniz ama, isim vermeyeyim. Düşünün ki benim ruh sağlığı bozuk olarak gördüğüm adamlar bu memleketi yönetiyor, hem de sürekli birbirleriyle kavga ederek yönetiyorlar. Araştırmalar ne diyor otoriter toplum istiyormuş halk. Nasıl istemesin? Şöyle düzayak bakarsak, nasıl istemesin. Adamlar huzur istiyorlar. Üstelik halk bir dezenformasyon içinde olduğu için, olan bitenin farkında değil.
» Bağımsız medya ihtiyacı tam da bu noktada belirmiyor mu?
Doğru. Mesela, aslında halk aç olduğu için bunlara kızıyor. Açlık o kadar geriye itiliyor ki bu kavgalar arasında. "Bütün ekonomik göstergeler iyi" deniyor. Bu kadar işsiz, bu kadar aç insanın olduğu memlekette ekonomik göstergeler nasıl iyi? Şöyle iyi: İkide bir borsadan güzel haber veriyor gazeteler, ikide bir Merkez Bankası'ndan güzel haber veriyor, özelleştirmeden güzel haber veriyor. Her şey güllük gülistanlık gösteriliyor, isteniyor ki halk da desin ki, "Bizim memlekette herşey yolunda" Nasıl herşey yolunda, millet açlıktan kırılıyor orada. Borsa, Merkez Bankası, özelleştirme, AB'nin ekonomik yöndeki haberleriyle doyuyor insanlar. Şimdi bu başlı başına bir dezenformasyon değil mi? Bu aldatmaca değil mi?
» Bağımsız gazete borsa, Merkez Bankası, özelle
GÜL BİLGİNER
Birgün gazetesi kampanyasını "Ancak Bağımsız Bir Gazete" diye sürdürüyor. Bağımsız gazete nedir? Bence bağımsız bir gazete, çok güç bir çalışma tarzıdır.
» Reha, Birgün'ün ilk yöneticileri arasındaydın ve halen yazar olarak gazeteyle ilişkini sürdürüyorsun... Birgün'deki değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsun?
Bir süredir gazete benim çalıştığım ve yöneticilerinden biri olduğum dönemden daha iyi çıkıyor.
» Nasıl daha iyi?
Şöyle daha iyi: Gazete kendi kimliğini araştırırken, sorgularken, yalpaladığı bir dönem oldu. 'Solcuların boyalı gazetesi mi olacağım, referans gazetesi mi ya da çok satan bir kitle gazetesi mi' gibi ikilemler, üçlemler söz konusuydu. Ama şimdi görüyorum ki, daha zihni berrak insanlar var gazetede. Bir süredir gazeteye önemli ölçüde yansıyor bu; yansıyor ama, bu asla "gazete tamam, oldu" demek gibi gelmiyor bana.
» Bir ürün için "oldu" demek kolay değil, hele ki söz konusu olan bir günlük gazeteyse...
Günlük gazetede önemli olan, iyi bir gazete yapalım zevkinden, ihtiyacından öte, nasıl bir ülkede yaşanıyor ve bu gazete hangi ülkede çıkıyor sorusuna verilecek cevap. Bu konuya çok iyi açıklık getirmek lazım. Stabil bir ülkede, kurumları birbiriyle uyumlu, toplumla devlet arasında çatışma olmayan bir ülkede her şey kolay. Gazetecilik de çok kolay. Stabil olmayan toplumlarda gazetecilik yaparken çok dikkatli olmak gerekiyor. Kaynaklar da birbirine benzer, şıkır şıkır gazete çıkarırsın. Bütün gazeteler birbirine benzer; benzesin, batmaz da insana.
» Şöyle sorayım o zaman: İyi bir gazete yapma ihtiyacı, hatta ihtirasının önünde net olarak hangi engeller var? Şıkır şıkır bir gazete yapma zevkini neler baltalıyor?
Şimdi, Türkiye, neredeyse herkesin birbiriyle kavga ettiği bir ülke. Bütün kurumlar birbirleriyle kavga halinde; temel kurumlar, anayasal kurumlar... Türkiye'yi yönetenlere şöyle televizyondan baktığım zaman görüyorum ki, ciddi ruhsal problemleri var. Vücut dillerinden anladığım kadarıyla, bu adamlar ruh sağlığı yerinde olan adamlar değil. Büyük bölümü değil. İsim vermeme gerek yok. Versem çok gülersiniz ama, isim vermeyeyim. Düşünün ki benim ruh sağlığı bozuk olarak gördüğüm adamlar bu memleketi yönetiyor, hem de sürekli birbirleriyle kavga ederek yönetiyorlar. Araştırmalar ne diyor otoriter toplum istiyormuş halk. Nasıl istemesin? Şöyle düzayak bakarsak, nasıl istemesin. Adamlar huzur istiyorlar. Üstelik halk bir dezenformasyon içinde olduğu için, olan bitenin farkında değil.
» Bağımsız medya ihtiyacı tam da bu noktada belirmiyor mu?
Doğru. Mesela, aslında halk aç olduğu için bunlara kızıyor. Açlık o kadar geriye itiliyor ki bu kavgalar arasında. "Bütün ekonomik göstergeler iyi" deniyor. Bu kadar işsiz, bu kadar aç insanın olduğu memlekette ekonomik göstergeler nasıl iyi? Şöyle iyi: İkide bir borsadan güzel haber veriyor gazeteler, ikide bir Merkez Bankası'ndan güzel haber veriyor, özelleştirmeden güzel haber veriyor. Her şey güllük gülistanlık gösteriliyor, isteniyor ki halk da desin ki, "Bizim memlekette herşey yolunda" Nasıl herşey yolunda, millet açlıktan kırılıyor orada. Borsa, Merkez Bankası, özelleştirme, AB'nin ekonomik yöndeki haberleriyle doyuyor insanlar. Şimdi bu başlı başına bir dezenformasyon değil mi? Bu aldatmaca değil mi?
» Bağımsız gazete borsa, Merkez Bankası, özelle