RANTÇI ''MEDYA DOKTORLARI''NIN UZAĞINDA BİR PIRLANTAYDI SEVGİLİ TARIK HOCA...
Ünlü doktor, mizah ustası Tarık Minkari 85 yaşında hayata veda etti. Çizer Cihan Demirci, büyük usta için bir yazı kaleme aldı.
İşte Demirci’nin mizahhaber.blogspot.com sitesinde yayınlanan o yazısı;
Cerrah, gezgin, mizah ve gezi yazarı, komple bir yaşam ustası, elimizde kalan son hakiki insanlardan birini daha; Tarık Minkari’yi 85 yaşında yitirdik... Can bir dostunu daha yitirmenin acısını yaşayan Cihan Demirci’nin onun için yazdığı satırları sizlerle paylaşıyoruz...
Gene fena halde bunalmış bir vaziyette, kendimi yollara atma hazırlığı içindeyken Hürriyet’teki vefat ilanı sayesinde öğrendim ölümünü... Her daim gülümseyen yüzüyle “Mizah zekanın zekatıdır” derdi o… Bir can ağabey, birkaç yıldır yaşam savaşı veren bir hakiki insan daha sonsuzluğa gidivermiş şu akla ziyan coğrafyada yapayalnızlığımıza yalnızlık katarak… Akla dayalı ama keyfin doruklarından da inmeyen bir yaşamdı onunki...
En fazla karikatürcüler üzülecek onun gidişine… Çünkü gerçek bir dostlarını yitirdi karikatür camiası.. Bir mizah ustasını, bir yaşam ustasını, bir hayat gezginini, bu ülkenin yetiştirdiği en önemli cerrahlardan birini Prof. Dr. Tarık Minkari’yi 85 yaşında yitirdik…Sevgili Tarık hocadan 18 yılı bulan dopdolu anılarla yüklü bir dostluk kaldı bana geriye…
Tarık hocayla 1992 yılında Milliyet Yayınlarında çalışırken tanışmıştım. Daha tanıştığımız anda kırk yıllık dostluğa adım attığınız insanlar olur. Tarık Minkari onlardan biriydi. O kadar kısa sürede kaynaştık ki bir yıl sonra kendimizi unutulmaz bir ev davetinde bulduk. Ve o unutulmaz “Baltalimanı” yemekleri… Kimleri ağırlamadı ki Tarık hoca İstanbul Üniversitesinin Baltalimanındaki o harika tesislerinde... Doyumsuz sohbetler, balıklar, rakılar, anılar, anekdotlar, fıkralar, Tarık hocanın müthiş enerjisiyle geçen muhteşem gündüzler-geceler…Karikatürcülerle arası harikaydı Tarık hocanın. Onun portresini çizmemiş karikatürcü azdır. Evinin duvarları bu anlamda bir müzedir.
Son olarak Unutulmaz bir İzmir yolculuğumuz ve İzmir Fuarı söyleşimiz var sevgili Tarık Minkari ile... 2005 yılının Eylül ayında İzmir Fuarında gerçekleştirdiğimiz. “Sağlıklı ve Uzun Yaşamanın Sırları” başlıklı o unutulmaz söyleşiyi anlatan yazım “Türk’ün Türk’ten Başka Düşmanı Yoktur” adlı kitabımda yer alır. Tarık Hocayla 2007 yılının 29 Aralık günü ise farkında olmadan Baltalimanı’nda son yemeğimizi yemişiz meğerse. Sonra onunla 2008 yılında iki-üç kez karşılaştım ve derken hastalıklarla savaşının yoğunlaştığı haberlerini aldım. Son iki yıldır görüşemiyorduk.
1925 doğumlu Tarık Minkari, müthiş renkli, dopdolu bir hayat yaşadı. 1992’lerden sonra adım attığı yazarlık hayatında mizah düzeyi çok yukarlarda kitaplar yazdı. Tıp anılarını, gezi anılarını harika kitaplarla ölümsüzleştirdi. Posta gazetesinde köşe yazarlığı yaparken benim için yazdığı 2 Nisan 1997 tarihli o güzeliml yazı o günden beri çalışma masamın arkasındaki panoda öylece duruyor. Onunla ve en yakın arkadaşı Aydın Boysan’la Mizah Müzesinde çok keyif aldığım söyleşiler gerçekleştirdik. Son yıllarda ortalığı saran, sağlık konusunda her an ahkam kesen ama kendi ceplerini doldurmaktan başka dertleri olmayan, rantçı “medya doktorları”nın uzağında bir pırlantaydı sevgili Tarık Hoca... Hakiki bir doktor, hakiki bir insandı...Benim hastanelerle ve doktorlarla aram hiç iyi olmadı. Tek doktorum oydu hayatta deyim yerindeyse… Hayatımdaki en matrak tıbbi operasyonu da o gerçekleştirmişti. Birer birer giderken hakiki insanlar, azala azala yok olmaya doğru koşturuyoruz bu akla ziyan coğrafyada… Ah be Tarık hocam daha derin dondurucuda taş gibi olmuş ne biralar içecektik gecenin bir vakti, rakının üstüne, ne muhabbetler edecektik gözlerimizden yaş gelene dek güldüğümüz… Hep üst üste gelen bu kadar değerli kayba artık diyecek lafım da kalmadı... Oooof… oooooof!..
Cihan Demirci
Cerrah, gezgin, mizah ve gezi yazarı, komple bir yaşam ustası, elimizde kalan son hakiki insanlardan birini daha; Tarık Minkari’yi 85 yaşında yitirdik... Can bir dostunu daha yitirmenin acısını yaşayan Cihan Demirci’nin onun için yazdığı satırları sizlerle paylaşıyoruz...
Gene fena halde bunalmış bir vaziyette, kendimi yollara atma hazırlığı içindeyken Hürriyet’teki vefat ilanı sayesinde öğrendim ölümünü... Her daim gülümseyen yüzüyle “Mizah zekanın zekatıdır” derdi o… Bir can ağabey, birkaç yıldır yaşam savaşı veren bir hakiki insan daha sonsuzluğa gidivermiş şu akla ziyan coğrafyada yapayalnızlığımıza yalnızlık katarak… Akla dayalı ama keyfin doruklarından da inmeyen bir yaşamdı onunki...
En fazla karikatürcüler üzülecek onun gidişine… Çünkü gerçek bir dostlarını yitirdi karikatür camiası.. Bir mizah ustasını, bir yaşam ustasını, bir hayat gezginini, bu ülkenin yetiştirdiği en önemli cerrahlardan birini Prof. Dr. Tarık Minkari’yi 85 yaşında yitirdik…Sevgili Tarık hocadan 18 yılı bulan dopdolu anılarla yüklü bir dostluk kaldı bana geriye…
Tarık hocayla 1992 yılında Milliyet Yayınlarında çalışırken tanışmıştım. Daha tanıştığımız anda kırk yıllık dostluğa adım attığınız insanlar olur. Tarık Minkari onlardan biriydi. O kadar kısa sürede kaynaştık ki bir yıl sonra kendimizi unutulmaz bir ev davetinde bulduk. Ve o unutulmaz “Baltalimanı” yemekleri… Kimleri ağırlamadı ki Tarık hoca İstanbul Üniversitesinin Baltalimanındaki o harika tesislerinde... Doyumsuz sohbetler, balıklar, rakılar, anılar, anekdotlar, fıkralar, Tarık hocanın müthiş enerjisiyle geçen muhteşem gündüzler-geceler…Karikatürcülerle arası harikaydı Tarık hocanın. Onun portresini çizmemiş karikatürcü azdır. Evinin duvarları bu anlamda bir müzedir.
Son olarak Unutulmaz bir İzmir yolculuğumuz ve İzmir Fuarı söyleşimiz var sevgili Tarık Minkari ile... 2005 yılının Eylül ayında İzmir Fuarında gerçekleştirdiğimiz. “Sağlıklı ve Uzun Yaşamanın Sırları” başlıklı o unutulmaz söyleşiyi anlatan yazım “Türk’ün Türk’ten Başka Düşmanı Yoktur” adlı kitabımda yer alır. Tarık Hocayla 2007 yılının 29 Aralık günü ise farkında olmadan Baltalimanı’nda son yemeğimizi yemişiz meğerse. Sonra onunla 2008 yılında iki-üç kez karşılaştım ve derken hastalıklarla savaşının yoğunlaştığı haberlerini aldım. Son iki yıldır görüşemiyorduk.
1925 doğumlu Tarık Minkari, müthiş renkli, dopdolu bir hayat yaşadı. 1992’lerden sonra adım attığı yazarlık hayatında mizah düzeyi çok yukarlarda kitaplar yazdı. Tıp anılarını, gezi anılarını harika kitaplarla ölümsüzleştirdi. Posta gazetesinde köşe yazarlığı yaparken benim için yazdığı 2 Nisan 1997 tarihli o güzeliml yazı o günden beri çalışma masamın arkasındaki panoda öylece duruyor. Onunla ve en yakın arkadaşı Aydın Boysan’la Mizah Müzesinde çok keyif aldığım söyleşiler gerçekleştirdik. Son yıllarda ortalığı saran, sağlık konusunda her an ahkam kesen ama kendi ceplerini doldurmaktan başka dertleri olmayan, rantçı “medya doktorları”nın uzağında bir pırlantaydı sevgili Tarık Hoca... Hakiki bir doktor, hakiki bir insandı...Benim hastanelerle ve doktorlarla aram hiç iyi olmadı. Tek doktorum oydu hayatta deyim yerindeyse… Hayatımdaki en matrak tıbbi operasyonu da o gerçekleştirmişti. Birer birer giderken hakiki insanlar, azala azala yok olmaya doğru koşturuyoruz bu akla ziyan coğrafyada… Ah be Tarık hocam daha derin dondurucuda taş gibi olmuş ne biralar içecektik gecenin bir vakti, rakının üstüne, ne muhabbetler edecektik gözlerimizden yaş gelene dek güldüğümüz… Hep üst üste gelen bu kadar değerli kayba artık diyecek lafım da kalmadı... Oooof… oooooof!..
Cihan Demirci