RAMİZ DAYI KAPI KAPI DOLAŞACAK TENCERE SATACAK!
14 yıllık minibüsün direksiyonunu televizyona çeviren Yavuz Seçkin "Ezel'deki Ramiz Dayı pazarlamacı olacak ve evleri dolaşarak tencere, tava satacak" diyor.
Renkler ve zevkler tartışılmaz, şeklinde bir cümleyle başlamışsak habere, 14 yıldır sesiyle bulunduğumuz mekanlara konuk olan Yavuz'un Minibüsü'ne tüm Türkiye'nin ayılıp bayıldığını söyleyemeyiz elbet. Ancak bu radyo programını hafta içi her gün 1 milyon kişi dinliyor ve kahkahalara boğuluyor. Avrupa Yakası'ndan tanıdığımız Yavuz Seçkin ekürisi İsmail Baki Tuncer'i de yanına alarak hazırlayıp sundukları Yavuz'un Minibüsü'nde bir stadın içinden 'cansız' bir maç anlatılıyor, hipodromlardan at yarışlarına geçiliyor, ünlüler manasız cümleler kurup karşımıza çıkıyor. Ünlü dediysek elbette gerçekleri değil Yavuz'un Minibüsü ekibi ünlülerin seslerini birebir taklit edenlerden oluşuyor.
Bunun yanında ortada bir de kara mizah varsa kuşkusuz o minibüsü yolundan kimse çıkaramıyor... Yavuz'un Minibüsü şimdi radyolardan ekranlara yatay geçiş yapıyor. Yavuz Seçkin ile Medyatip atv'de önümüzdeki günlerde yayınlanacak. Program hazırlıkları sürerken Pal FM'e uğradık işin detaylarını öğrendik...
• Adının önüne 'afacan' sıfatı eklenen çocuklardan biri gibi duruyorsunuz. Doğru mu?
Yok, kesinlikle öyle değil. Sıradan bir çocukluktu benimki. Ben 25'inden sonra sapıtanlardanım. O zamana kadar da ticaretle uğraşıyordum. Hediyelik eşya satıyordum Gültepe'de. Böyle altı metrekarelik bir dükkandı. Fotoğraf malzemeleri, küçük eşyalar satıyordum.
ÖNCE MİMİK SONRA JARGON
• Radyodaki performansınız göz önüne alınırsa insanları ikna etmekte zorlanmamışsınızdır o günlerde, ne dersiniz?
Sıradan bir satıcı değildim. Bir şeyi satarken mutlaka minik bir şaka, gösteri olurdu. Mimiklerimle satardım ben oradaki ürünleri. Sonra bir yarışmaya katıldım hayatım değişti. Katıldığım İner misin Çıkar mısın? yarışmasına kadar bambaşka hayat süren bir adamdım. Belki de kader bu. Çünkü bu işi çok kovaladım. O yarışmadan çıkan arkadaşlarımdan bazıları tiyatroyu, bazıları televizyonu seçerken ben daha bakir bir alana, radyoya yöneldim. İyi bir başlangıç yaptım. Burada kendimi geliştirdim. Elbette insanlara kendinizi kabul ettirmek kolay olmuyor ama bu işi yaptığınızda, televizyona da geçişiniz o kadar kolay.
• Yavuz'un Minibüsü'nde bugüne kadar birçok ünlünün sesini taklit ettiniz, hatta uzun bir zaman onları arayarak şakalar bile yaptınız. İlk kime şaka yaptığınızı hatırlıyor musunuz?
Aslında bu programın tutmasının nedeniydi o şakalar. O aralar Kuşum Aydın ve Mustafa Topaloğlu'nun seslerini de taklit ediyordum. Tülin Şahin'i Kuşum Aydın'ın sesini taklit ederek aradım. Dedim ki 'Tülinciğim, Sivas'ta sazan şenlikleri festivali var, orada sunuculuk yapacağız. Ne dersin?' 'Sunarım' falan dedi, ben böyle 20 dakika Tülin acayip şekilde işlettim. Sonra bu ses bandını çevremdeki arkadaşlara dinlettim. Hepsinin gözleri büyüdü. Bu fikir orada ateşlendi ve bugüne kadar içinde spor adamı, gazeteci, popçu, arabeskçi 200'ün üzerinde ünlüyü arayarak şakalar yaptım.
BU YETENEK ALLAH VERGİSİ
• Ortada sadece bir ses var ve o ses nasıl Bülent Ersoy, Aziz Yıldırım, Orhan Gencebay, Mehmet Ali Birand oluyor?
Püf noktası önce mimik, sonra jargona bakmaktır. Örneğin yeni tiplemelerimizden biri olan Ramiz Dayı konuşurken kafa sallar ve sesi toktur. "Meseleee nedir, meselee?" diye genizden bir ses çıkarıyorsa bu Ramiz Dayı'dır deriz işte. Sanırım biraz da bu yetenek Allah vergisi.
• Yavuz Seçkin ile Medyatip'te yeni neler göreceğiz?
İç dekor olmayacak, dış çekimler olacak. Ünlüler dışarı çıkacak. Örneğin Cemil İpekçi pazarda olacak. Yani onun kılığına girip ben çarşı pazar dolaşacağım. Ramiz Dayı pazarlamacı olacak, kapı kapı dolaşarak tencere, tava satacak. Şansal Büyüka, Ömer Üründül de olacak artık. Yetenek yarışmaları olacak. Yılmaz Erdoğan ve Mali tiplemeleri var. Kolpa Adası diye bir yarışmayı sunuyorlar.
• Elbette Ramiz Dayı'nın ağzından yine aforizmalar dökülecek!
Misal bir eve giriyor Ramiz Dayı. Kapıyı açan kadına önce "Ezel... Tefo... Ali... Evde mi?" diye soruyor. Bakıyor, kimse yok ekipten başlıyor, başını sallayarak konuşmaya: "Tencere dediğin sadakat gibidir yeğen. Bir kere pişirdin miydi, içini boş bırakırsan... Kader mi seni kovalar... Tencere mi seni ovalar?"
İlker Yasin de Yavuz Seçkin'in maç anlatımlarında İlker Tahsin olarak taklidini yaptığı ünlülerden.
'Cansız' maç böyle anlatılır
İyi akşamlar Seray Severler. Mikrofonlarımız bizi zerre kadar ilgilendirmeyen Polonya-Malta maçında. 250 kişilik Yersen Kişneme Lan Stadı ağzına kadar dolu. Hayır, yanlış gördüm, boşmuş. Allah'tan stadın tepesine üç-beş martı kondu da ses çıkıyor. Daha önce bir kez karşılaştığımız Fransa'ya bariz üstünlüğümüz var. Evet, bu maçı 1-0 kazanmışız. 1754 senesinde oynanan bu maçta golümüzü Itri Efendi atmış. O maçtan bu güne kalan ilk 11'imizde oynayan tek futbolcumuz Fatih Tekke.
Ben Kadir İnanır değilim leyyn!
Bir keresinde Cüneyt Arkın'ın sesini taklit ederek Eşref Kolçak'ı aradım. "Eşref Abi, ben Cüneyit.. Cüneyit Narkın" dedim. O da "Aaa, sen Cüneyt Arkın mısın?" diye sordu. "Nevettt" dedim. Eşref Abi de "Peki yanımdaki kim o zaman?" diye sorunca dondum kaldım. Meğer o sırada Eşref Kolçak, Cüneyt Arkın ile tavla oynuyormuş. O an, unutulmazlarım arasındadır.
Başka bir gün de Mustafa Topaloğlu sesiyle Kadir İnanır'ı aramıştım. Bir film çekeceğimi ve kendisine onun gibi tokat atamadığımı söyledim. "Bana da öğret Kadir, yav" falan dedim. Her şey bitti, kendisini işlettiğimi açıkladım Kadir İnanır'a. O an yine bir suskunluk oldu. Kadir Abi'den gelen tepki bir hayli sertti: "Ben Kadir İnanır değilim leyynn, onun yardımcısıyım. Kapat telefonu!"
Özkan Güven/STAR
Bunun yanında ortada bir de kara mizah varsa kuşkusuz o minibüsü yolundan kimse çıkaramıyor... Yavuz'un Minibüsü şimdi radyolardan ekranlara yatay geçiş yapıyor. Yavuz Seçkin ile Medyatip atv'de önümüzdeki günlerde yayınlanacak. Program hazırlıkları sürerken Pal FM'e uğradık işin detaylarını öğrendik...
• Adının önüne 'afacan' sıfatı eklenen çocuklardan biri gibi duruyorsunuz. Doğru mu?
Yok, kesinlikle öyle değil. Sıradan bir çocukluktu benimki. Ben 25'inden sonra sapıtanlardanım. O zamana kadar da ticaretle uğraşıyordum. Hediyelik eşya satıyordum Gültepe'de. Böyle altı metrekarelik bir dükkandı. Fotoğraf malzemeleri, küçük eşyalar satıyordum.
ÖNCE MİMİK SONRA JARGON
• Radyodaki performansınız göz önüne alınırsa insanları ikna etmekte zorlanmamışsınızdır o günlerde, ne dersiniz?
Sıradan bir satıcı değildim. Bir şeyi satarken mutlaka minik bir şaka, gösteri olurdu. Mimiklerimle satardım ben oradaki ürünleri. Sonra bir yarışmaya katıldım hayatım değişti. Katıldığım İner misin Çıkar mısın? yarışmasına kadar bambaşka hayat süren bir adamdım. Belki de kader bu. Çünkü bu işi çok kovaladım. O yarışmadan çıkan arkadaşlarımdan bazıları tiyatroyu, bazıları televizyonu seçerken ben daha bakir bir alana, radyoya yöneldim. İyi bir başlangıç yaptım. Burada kendimi geliştirdim. Elbette insanlara kendinizi kabul ettirmek kolay olmuyor ama bu işi yaptığınızda, televizyona da geçişiniz o kadar kolay.
• Yavuz'un Minibüsü'nde bugüne kadar birçok ünlünün sesini taklit ettiniz, hatta uzun bir zaman onları arayarak şakalar bile yaptınız. İlk kime şaka yaptığınızı hatırlıyor musunuz?
Aslında bu programın tutmasının nedeniydi o şakalar. O aralar Kuşum Aydın ve Mustafa Topaloğlu'nun seslerini de taklit ediyordum. Tülin Şahin'i Kuşum Aydın'ın sesini taklit ederek aradım. Dedim ki 'Tülinciğim, Sivas'ta sazan şenlikleri festivali var, orada sunuculuk yapacağız. Ne dersin?' 'Sunarım' falan dedi, ben böyle 20 dakika Tülin acayip şekilde işlettim. Sonra bu ses bandını çevremdeki arkadaşlara dinlettim. Hepsinin gözleri büyüdü. Bu fikir orada ateşlendi ve bugüne kadar içinde spor adamı, gazeteci, popçu, arabeskçi 200'ün üzerinde ünlüyü arayarak şakalar yaptım.
BU YETENEK ALLAH VERGİSİ
• Ortada sadece bir ses var ve o ses nasıl Bülent Ersoy, Aziz Yıldırım, Orhan Gencebay, Mehmet Ali Birand oluyor?
Püf noktası önce mimik, sonra jargona bakmaktır. Örneğin yeni tiplemelerimizden biri olan Ramiz Dayı konuşurken kafa sallar ve sesi toktur. "Meseleee nedir, meselee?" diye genizden bir ses çıkarıyorsa bu Ramiz Dayı'dır deriz işte. Sanırım biraz da bu yetenek Allah vergisi.
• Yavuz Seçkin ile Medyatip'te yeni neler göreceğiz?
İç dekor olmayacak, dış çekimler olacak. Ünlüler dışarı çıkacak. Örneğin Cemil İpekçi pazarda olacak. Yani onun kılığına girip ben çarşı pazar dolaşacağım. Ramiz Dayı pazarlamacı olacak, kapı kapı dolaşarak tencere, tava satacak. Şansal Büyüka, Ömer Üründül de olacak artık. Yetenek yarışmaları olacak. Yılmaz Erdoğan ve Mali tiplemeleri var. Kolpa Adası diye bir yarışmayı sunuyorlar.
• Elbette Ramiz Dayı'nın ağzından yine aforizmalar dökülecek!
Misal bir eve giriyor Ramiz Dayı. Kapıyı açan kadına önce "Ezel... Tefo... Ali... Evde mi?" diye soruyor. Bakıyor, kimse yok ekipten başlıyor, başını sallayarak konuşmaya: "Tencere dediğin sadakat gibidir yeğen. Bir kere pişirdin miydi, içini boş bırakırsan... Kader mi seni kovalar... Tencere mi seni ovalar?"
İlker Yasin de Yavuz Seçkin'in maç anlatımlarında İlker Tahsin olarak taklidini yaptığı ünlülerden.
'Cansız' maç böyle anlatılır
İyi akşamlar Seray Severler. Mikrofonlarımız bizi zerre kadar ilgilendirmeyen Polonya-Malta maçında. 250 kişilik Yersen Kişneme Lan Stadı ağzına kadar dolu. Hayır, yanlış gördüm, boşmuş. Allah'tan stadın tepesine üç-beş martı kondu da ses çıkıyor. Daha önce bir kez karşılaştığımız Fransa'ya bariz üstünlüğümüz var. Evet, bu maçı 1-0 kazanmışız. 1754 senesinde oynanan bu maçta golümüzü Itri Efendi atmış. O maçtan bu güne kalan ilk 11'imizde oynayan tek futbolcumuz Fatih Tekke.
Ben Kadir İnanır değilim leyyn!
Bir keresinde Cüneyt Arkın'ın sesini taklit ederek Eşref Kolçak'ı aradım. "Eşref Abi, ben Cüneyit.. Cüneyit Narkın" dedim. O da "Aaa, sen Cüneyt Arkın mısın?" diye sordu. "Nevettt" dedim. Eşref Abi de "Peki yanımdaki kim o zaman?" diye sorunca dondum kaldım. Meğer o sırada Eşref Kolçak, Cüneyt Arkın ile tavla oynuyormuş. O an, unutulmazlarım arasındadır.
Başka bir gün de Mustafa Topaloğlu sesiyle Kadir İnanır'ı aramıştım. Bir film çekeceğimi ve kendisine onun gibi tokat atamadığımı söyledim. "Bana da öğret Kadir, yav" falan dedim. Her şey bitti, kendisini işlettiğimi açıkladım Kadir İnanır'a. O an yine bir suskunluk oldu. Kadir Abi'den gelen tepki bir hayli sertti: "Ben Kadir İnanır değilim leyynn, onun yardımcısıyım. Kapat telefonu!"
Özkan Güven/STAR