RADİKAL YAZARININ BAŞINA GELENLER FİLMLERİ ARATMADI!
Soçi Havaalanı'nda mahsur kalan Radikal yazarı Taştekin'in başına gelenler Tom Hanks'in ünlü filmi Terminal'i aratmadı.
Rusya Federasyonu'nun ülkeye giriş yasağı koyması nedneiyle Soçi Havaalanı'nda mahsur kalan Radikal gazetesi yazarı ve dış haberler müdürü Fehim Taştekin yaşadıklarını köşesinde paylaştı. Halihazırda hala havaalanında olan Taştekin'in başına gelenler Tom Hanks'in ünlü filmi Terminal'i aratmadı.
Soçi Olimpiyatları'na dönük Çerkeslerin kaygılarını dile hetiren yazıalrı nedeniyle Rusya'nın "ilgi alanı"na giren Taştekin Cumartesi günü Soçi Havaalanı'nda ülkeye 5 yıl boyunca giremeyeceğini öğrendi. Radikal yazarı geri dönmek için Salı gününü beklemek zorunda kalırken bu süre boyunca havaalanında yaşadıklarını bugünkü köşesine taşıdı. Tom Hanks'in ünlü filmi Terminal'i aratmayan bir macera yaşayan Taştekin "Terminal'den notlar" geçti...
İşte Taştekin'in kaleminden Soçi macerası:
Soçi-Adler Havaalanı, cumartesi, sabahın 4’ü. “Rusya’ya 5 yıl boyunca girişiniz yasak” dedi memur. Şaşırdım. “Geldiğiniz uçakla sizi geri göndereceğiz” diye ekledi. Yasağın gerekçesini bilmediğini söyledi, topu FSB’ye attı. Uçak ne zaman? Yanıt mahsur kaldığımın ilanıydı: Salı.
Sözde daha önce defalarca yaptığım gibi Adler üzerinden 12 km ötedeki Abhazya’ya geçecektim. Abhaz Dernekleri Federasyonu ve Abhazya Dışişleri’nin davetlisi olarak 1992-1993 savaşına atfen 30 Eylül Zafer Günü kutlamalarını izleyecektim. Nasipsizim! Abhazya Dışişleri Bakanı değerli dostum Viaçeslav Çirikba, Moskova ile görüşmeler yaptı, Abhazya Başbakanı Leonid Lakırba devreye girdi, durum değişmedi. Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliği ve özellikle Novorossisk Başkonsolosu Beste Pehlivan Sun elinden geleni yaptı, fayda etmedi. Kalakaldık deportasyon bölümünde. Pasaportum ellerinde. Eğer kendi imkanlarımla daha erken bilet bulursam, çıkış kartıyla birlikte pasaportumu verecekler. Başka havayoluyla olası en erken uçuş da pazartesi sabahı.
AEROFLOT UNUTUNCA
İlk saatlerim tepeden bir müdahaleyle yasak kalkar beklentisiyle geçti. Bastıran açlığı da susuzluğu da umursamadım. Bir ara yetkiliye “Lokanta ya da kafe yok mu” diye sordum. “Yok”. Üsteledim: “Böyle aç susuz bekleyecek miyim?” Lafını bırakıp gitti: “Aeroflot yiyecek getirir.” Aeroflot’un kumanyası 8 saat sonra geldi. Ah bir de su olsaydı. Sadece yolcu varken kepenk açan Duty Free’de de su yok. 22 saattir bir bardak su içmiş değilim. “Burası Gitmo mu” diye sızlanmaya başlayacaktım ki insanoğlu insan iki görevli çıktı. Kendi sularını paylaştılar. Üstelik 5 dakika sonra çay ile birlikte 4 Choco-Pea ve Raffaello ikram ettiler. Beni unutan Aeroflot utansın. Bu iki güvenlikçi hakikaten iyi çıktı. Bir müddet sonra hazır makarna getirdiler. Pakete sıcak su ilave edip “5 dakika bekle, sonra ye” deyip gittiler. Spasiba.
Açlıktan çok uykusuzluk vuruyor. Ses yok mu ses! Bir müddet sonra anonslar işkence etkisi yapıyor. Saatler katlandıkça sesler ‘Gitmo müziğine’ dönüşüyor; zıpla, gözünü yumma. Çoğu zaman koca salonda benden başka yolcu yok, bu anonslar kime bilmiyorum. Önceki akşam Moskova Büyükelçiliği arayıp Rusya’ya nota vereceklerini belirtip, pasaport bilgilerimi istedi. Belki notanın etkisiyle bilmiyorum, Aeroflot büyük bir nezaketle dün sabah kumanya getirdi; önceki gece Türkiye’nin Novorossisk Başkonsolosu’nun gönderdiği kumanya bana ulaşmamıştı, bu kez ikinci postada sorun çıkmadı.