RADİKAL YAZARI AKİF BEKİ'DEN "BDP'YE BİRKAÇ KANDİL SORUSU!"

Radikal yazarı Akif Beki, "Kandil, Meclis'e girmelerine de çözüm geliştirmelerine de ayak direyerek BDP'ye ait sivil alana el koydu" diyerek birkaç soru yöneltti.

İşte Radikal yazarı Akif Beki'nin köşe yazısı...

BDP'ye birkaç Kandil sorusu

Bence de, ne BDP’yi ne DTK’yı hedef gösterelim. PKK’nın hesabını onlara sormayalım bence de. Selahattin Demirtaş ‘son yaşananlardan dolayı faturanın kendilerine çıkarılmasından’ yakınıyor. Bence de haklı. Şikâyet içeriğinin tamamına katılmasam da, en azından bu kısmıyla mutabıkım.
‘Katiller’ diye başlık atan gazete bir yerde yanlış yaptı, o yanlışı eleştirelim. PKK’nın döktüğü kandan bire bir mesul tutamayız onları, bunu da söyleyelim. Demokratik hakkaniyete sığmaz, kabul. Çünkü patronaj PKK’da. Kürt siyasetinde karar süreçlerinin parçası değiller. Ama niye olamadılar? Başarısızlıklarını sorgulamak da mı hakkımız değil?
Siviller karar verici olamadı, inisiyatifi dağdakilerden alamadı. İşte bunun sorumlusu, evvel emirde BDP’dir. Kandil, Meclis’e girmelerine de çözüm geliştirmelerine de ayak direyerek BDP’ye ait sivil alana el koydu. Savaş uçaklarına ısrarla davetiye çıkarması, devleti kendi üzerine kışkırtıp saldırtması, orduyu harekete geçmeye mecbur bırakması hep bu amaca yönelikti.
Murat Karayılan’ın ‘yenişememe’ itirafının üzerinden, Kandil’dekilerin silahların miadını doldurduğu gerçeğiyle yüzleşmesinin üzerinden daha yıl geçmemişken; Öcalan çözüme yaklaşıldığını ilanen duyurmuşken; gelişmeler eylemsizlik süreci için verilen son tarihi anlamsızlaştırmışken Kandil’in zihnini bir şey çelmiş olmalı. Her şeyi, Kürt siyasetinin bütün demokratik kazanımlarını berhava etmeye değecek bir şey. BDP’lilerden, şu soruyu da mı kendi kendilerine sormalarını beklemeyelim: Ne değişti, PKK neden fikir değiştirdi, silahlı kuvvetleri kendi üzerine çekmeyi ne oldu da bu kadar çok istedi?
Kandil, terör faaliyetlerini hepimizin gözü önünde sistematik olarak tırmandırdı. Göstere göstere niye yaptı bunu? Nasıl bir strateji izlediğini kavrayamaması, karar sahibi olmak yerine çatışmacı iradeye tabi olmayı sürdürmesi, BDP’nin açık başarısızlığıdır. Silahları devre dışına çıkartmakta rolünü oynayamadı, üzerine düşeni yapamadı. Silahlar devre dışında kalmadıkça devletin askeri seçeneği devre dışında bırakması beklenemezdi. Sonuçta, BDP oyunun dışında buldu kendini.
BDP, seçimlerin hemen ertesinde çözüm için Kandil ve İmralı’yı muhatap gösterdi. Büyük bir imkân ve fırsat vardı önünde, izlediği yanlış stratejiyle o şansı da heba etti. İnisiyatif alma gönülsüzlüğü yüzünden sivil siyaseti feda etti. Bunun sorumluluğunu da mı BDP’ye vermeyelim?
Evet, bugün BDP kurbandır, fail değil. Pasif kalması, terör saldırılarına gerekçe üretmesi, haklılaştırma çabası, meşruiyet sağlama gayreti Kandil’e ortak yapmaz onu diyelim. Varsa bir suçu, o da siyaseten başarısız olması olsun. Zincirlerini kıramadı gitti. Ama arada kalmışlık mağduriyeti, sorumsuzluk beratı yerine geçmiyor. Başarısızlık mazereti, BDP’lilerin vicdani ve siyasi mesuliyetini ortadan kaldırmıyor.
Kurban, Kürt sivil siyasetidir. Yazık oldu. Gelinen noktada BDP’nin mevcudiyeti siyaseten anlamını yitirmiştir. Varlığının yeniden bir sebebe kavuşması için, kaybettiği işlevi tekrar kazanmak zorunda. Elinden kaçırdığı fırsatları telafi edecek bir çıkış lazım BDP’ye. Kandil’i silah bırakmaya ikna için güçlü bir irade gösterisi mesela.