RADİKAL GAZETESİ DÜNKÜ MANŞETİYLE BASIN TARİHİNDE BİR "İLK"E İMZA ATTI!... NEYDİ O MANŞET?.....
İsterseniz manşeti altı ve üstü ile birlikte olduğu gibi aktardıktan sonra konuşmaya başlayalım:
"Demedi"den manşet çıkaranı da gördük
"Haşim Kılıç türbanı esastan görüşmeyi dışlamadı
'Anayasa Mahkemesi esasa bakmaz' demedi
Başbakan 'Başörtüsü değişikliği şekil yönünden incelenmeli' fikrinde, Anayasa Mahkemesi Başkanı, 'Bunu söyleyemem. Önümüze gelince karar veririz' diyor."
Görüyorsunuz, gazete de söylüyor zaten. Anayasa Mahkemesi Başkanı, "Bunu söyleyemem. Önümüze gelince karar veririz" diyor.
Yani demek ki, Mahkeme'nin Anayasa değişikliklerinin "esas"tan mı yoksa "şekil"den mi ele alacağına ilişkin hiçbir şey "demiyor".
Olsun, ne mahzuru var; madem ki bu konuda bir şey "demiyor", o halde biz de bunu manşete çekeriz... Ne yapalım, "deseydi" o da...
Gazetenin Ankara temsilcisi Anayasa Mahkemesi Başkanı'na ulaşmış ağzını yokluyor. Acaba "esas"a ilişkin bir işaret alabilir mi?
"Bu konuda hep görüş bildirmekten kaçındım" diye söze başlayan Başkan ise, bu tutumunu koruyacağını açıklamakla yetinmiş.
"Bunu şimdiden söyleyemem" diyor. "Cumhurbaşkanı onaylayacak mı, onaylarsa dava açılacak mı, açılacaksa, nasıl açılacak, açanlar ne gibi iddialarda bulunacaklar? Bunları bilmeden, bugünden şekil yönünden mi, içerik yönünden mi bakacağımızı nasıl söyleyebilirim."
Şimdi de, bu açık-seçik cevaptan Ankara temsilcisinin çıkardığı şu sonuca bakın:
"Oysa Mahkeme Başkanı Kılıç, ne 'mutlaka şekil yönünden' diyen Erdoğan'a, ne 'mutlaka içerek yönünden' diyen Baykal'a bütününde hak veriyor. " (!)
Oysa yok böyle bir şey.... Ankara temsilcisi tamamen yakıştırıyor. Başkan'ı tamamen kafasına göre bir yere yerleştirmekle meşgul...
Bu işle o derece meşgul ki, bir sonraki cümleyi de şöyle kurmuş:
"Bu noktada, Başbakan Erdoğan'ın kendisini 'beş yıl sabrettikten' sonra bu kadar ortaya koyduğu türban tartışmasında, Anayasa Mahkemesi kararından endişe duymakta haklı olduğunu söylemek mümkün."(!)
Yine olmadı; "söylemek mümkün" değil, maalesef.
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın "demedikleri" gazetenin sadece Ankara temsilcisine anlamlı gelmemiş; "denilmeyenler" genel yayın yönetmeni açısından da üzerinde durulmaya değer bulunmuş:
."Haşim Kılıç, mahkemenin önüne gelmesi muhtemel olan türbanla ilgili anayasa değişiklikleri için, 'Biz anayasa değişikliklerine sadece şekil denetimi yaparız, esastan görüşmeyiz' demedi."(!)
Ne çılgınca bir haber/yorum bu böyle...
Bir insanın "demedikleri"nden hareketle haber/yorum mu yazılırmış?
Genel yayın yönetmeninin bu yerinde tespitle başladığı yazısının sonunda vardığı sonuç da çok enteresan:
"O bakımdan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın 'Esastan incelemeyeceğiz' dememiş olması, çok ama çok önemli."(!)
Ne demezsiniz, hem de nasıl önemli...
Haşim Kılıç'ın ne dediği (ki epeyce şey diyor) değil de "demedikleri" çok önemli...
Gazeteye manşet ve yorum bulmak bu kadar mı zor? Ortalık "denilenler" ile kaynarken, gazetenin bir sayısının denilmeyenlerden hareketle niyet okunmaya ayrılması gülünç değil mi? Okumaya çalıştığınız niyet ile niyetiniz çakışıyorsa mesele yok tabii.
Bitirmeden, genel yayın yönetmeninin "anayasa değişiklikleri ve değiştirilemeyen maddeler" çerçevesinde kaleme aldığı yazıda ortaya attığı soruyu da hatırlatıp, kısaca cevaplamaya çalışalım:
İsmet Berkan soruyor:
"Bu sefer bir örnek vereyim: Diyelim Türkiye büyük Millet