"PUŞT İKSİRİ NEDİR, NASIL İÇİRİLİR?"...PUŞT İKSİRİNİN TARİFİNİ VEREN AKŞAM YAZARI ORAY EĞİN CAN DÜNDAR'I UYARDI:"İSTANBUL'A GELME,GÜLDEMİR SENİ DÖVECEK"!!!

Akşam yazarı Oray Eğin,Ufuk Güldemir'in Can Dündar'a içireceğini söylediği 'puşt iksiri'için ne dedi? Puşt iksiri nedir,kimlere içirilir? Bu iksirin mucidi Uğur Mumcu kendisine haksız yere saldıranlara nasıl 'puşt iksirini' nasıl içirirdi?

Aranızda hiç puşt iksiri içen var mı? Merak edenleriniz tadını Can Dündar'a sorabilir. Zira yakında Ufuk Güldemir, ona tattıracağını açıkladı dün Habertürk'teki analizinde. 'Puşt iksiri' yolu Cumhuriyet gazetesinden geçenlerin çözebileceği bir şifre. Uğur Mumcu'ya dayanıyor.


Mumcu, kendisine haksız yere saldıranlara 'Puşt' der, üzerine yürür, dövermiş. Benim de Can Dündar'a bir tavsiyem olacak. İstanbul'a pek gelmemesi, zira Ufuk Güldemir de onu gördüğü yerde dövecek.

CAN ÇOK AYIP ETTİ

Çünkü Can Dündar, hayatı boyunca onu hep kollamış, bugün yazdığı Milliyet gazetesine gelmesini sağlamış bir insana büyük ayıp etti. Pusuda beklemiş, fırsat kollamış; kanserle mücadele eden Ufuk Güldemir'i avcılığıyla vurmaya çalıştı.

Neden şimdi? Madem Güldemir'in avcılığıyla ilgili derin düşünceleri vardı da ne diye bunca yıl bekledi? Tanıyan-tanımayan herkes Güldemir'e destek olurken üstelik. Onun en zor zamanlarında. Kanserle mücadele ederken darbe vurmaya çalıştı.

Çünkü hesapçı. Artık Ufuk Güldemir'e ihtiyacı olmadığını düşünüyor. Kendisini sağlama aldı ya, Ufuk Güldemir'le yolunun kesişmeyeceğini hesaplamış, onunla artık işim yok, istediğimi yapabilirim diyor. Ne kadar ayıp, ne kadar çirkin bir matematik bu...

Sen romantik falan değilsin Can Dündar. Bu bir insana yapılamaz. Bu yaptığına ne denir bilmiyorum, sanırım Ufuk Güldemir ne deneceğini söyledi.

Ama sen bunu hep yaptın, değil mi?

Ali Kırca olayı patladığında, ona destek çıkma kisvesi altında işin içine ailesini karıştırdın, senin İstanbul'daki para-şöhret dünyasından gözünün dönmediğini anlattın...

Aynısını 32.Gün bürosu, Ankara'dan İstanbul'a taşınmaya karar verdiğinde de yapmıştın. 'Vefa bir semt adıdır' diye Ankara'yı göstermiş, gidenleri vefasızlıkla suçlamıştın. Sen Ankara'da kaldın ya, temiz olan sen, gidenler vefasızdı.

Hep yakın çevreni vurdun, hep onların üzerinden kendini aklamaya çalıştın... Ne yazık...

İstanbul'a bir genelev muamelesi yapıp, bakire rolüne soyundun. Oysa bütün işlerini İstanbul'da bağlamıyor musun? İstanbul'un ilişkiler ağını kullanarak büyük şirketlere belgeseller yapıyor, İstanbul'daki televizyon kanallarında, gazetelerde çalışıyor, Said-i Nursi belgeseli yapmak için de İstanbul'a para almaya gelmiyor musun?

Belki sana Ankara'dan büyük görünüyor olabilir, ama İstanbul küçük bir yer. Bu şehirde herkes kimin ne yaptığını biliyor, duyuyor ve sık sık konuşuyor. Hatırlatırım.

Mesele kirlenmeyse, insan Ankara'da da kirlenebilir ayrıca.

Zamanında Kıymet Giray'ın Türkan Şoray kitabından cımbızladığı bölümlerden dolayı intihalle yargılanmış, mahkum olmuştun. Bunu nasıl açıklayacaksın?

Asıl merak ettiğim şu: Can Dündar kimi kandırdığını düşünüyor?

Hadi diyelim Can Dündar'ın bu çarpıtmalarına 15-20 yaş grubu okur kitlesi inandı. Masallarla üniversite öğrencilerini tavladı ve aralarında ikon statüsüne yükseldi. Bizleri kandırıp kandırmadığı tartışılır, kandırdığı anlar da vardır, kandırmadığı da. Peki, Can Dündar kendini mi kandırıyor?

ROMANTİKLİK YAPSIN

Kendi hedef kitlesine, pazarına oynarken gerçekten odağını şaşırıyor ve herkesin onun okurları kadar saf olabileceğine mi inanıyor? Hal böyleyse, ne kadar acıklı bir yanılsama onunki...