PROGRAM EDİTÖRLERİ VE YÖNETMENLERİNİN BÜYÜK HATASI!
"Ekran karşısındaki izleyici, televizyonda konuşan herkesi tanımak zorunda mı?"
Onların başı kel mi?
Ekran karşısındaki izleyici, televizyonda konuşan herkesi tanımak zorunda mı?
Tabii ki değil...
Ama gelin görün ki program editörleri ve yönetmenler; herkesin herkesi tanıdığına inanıyorlar.
Örneğin; sohbet programında konuşan konuğun sadece programın başında ismi yazılıyor. Ondan sonraki bölümlerde adamın adını ara ki bulasın.
Özelikle sağlık, bilim ve siyaset programlarında konuşan insana bir şekilde ulaşmaya, ismini not etmeye çalışanlar sinirden ne yapacaklarını bilemiyorlar.
SEYİRCİ İSİM TAKARSA
Diyelim ki uzman doktor, romatizma konusunda hayati bilgiler veriyor. Ekran karşısındaki romatizma hastası doktorun adını, çalıştığı hastaneyi not etmek, ona bir şekilde ulaşmak istiyor.
Ama ne mümkün?
Adamın ismi ta programın başında yazılmış, kaçırdıysan yandın... Oysa konuşan insanların isimlerinin, titrlerinin, hatta varsa elektronik posta adreslerinin alt yazı ile verilmesi gerekiyor.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri perşembe akşamı tv8 ekranlarında yaşandı.
Okan Bayülgen, Muhabbet Kralı'nda, masa etrafına topladığı bilim insanlarıyla fizik teorilerini, paradoksları filan tartışıyordu. Arada bir de Twitter'dan gelen izleyici mesajlarını okuyordu:
"Ahmet Bey demiş ki: Kel fizikçi bey sanki maddenin ruhu varmış gibi konuşuyor... Mehmet Bey de diyor ki: Bu kel çok sıkıcı, fizik çok sıkıcı, mavi içlikli adam konuşsun..."
'Kel fizikçi' denilen Yardımcı Doçent Doktor İbrahim Semiz... 'Mavi içlikli' diye tabir edilen diğer bilim adamının ismi bir türlü yazmadığı için öğrenemedim.
Yani izleyiciler onlara birer tanıtıcı sıfat eklemekte haksız değiller. Sonunda Okan dayanamadı ve en doğru saptamayı yaptı:
"Bu aslında rejiye bir not. Konukların isimlerinin daha sık belirtilmesi lazım... "Anlayana sivrisinek saz...
Yüksel AYTUĞ / SABAH