Prof. Naci Görür isyan etti! 'İstanbul depreminin tarihi belli, sokağa inin'

Prof. Dr. Naci Görür, beklenen İstanbul depremiyle ilgili konuşurken yerel yönetimler ve iktidarı eleştirdi. "İstanbul’da ne zaman deprem olacağı, nereyi nasıl etkileyeceği, İstanbul’un bileşenlerinin nasıl zarar göreceği biliniyor" diyen Görür, megakentin 25 senedir hazırlanamadığını belirterek "Sokağa inin, iş yapın. Bu iş o kadar zor değil" ifadesini kullandı.

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 11 ilde 53 bin 537 insanın hayatını kaybettiği 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin en kalabalık şehri İstanbul'un büyük ölçüde hazır olmadığını belirten Görür, "Depreme hazırlık yönünden, önlem alma yönünden çok şey yapıldı ama bu yapılanlar İstanbul’u depreme hazır, deprem dirençli hâle getirmekten henüz daha çok uzak" dedi.

'İSTANBUL'DA NE ZAMAN DEPREM OLACAĞI BİLİNİYOR'

" İstanbul’daki tehlike, büyük çoğunlukla bütün yönleriyle belirlenmiştir" ifadesini kullandıktan sonra şunları kayda geçirdi:

- "İstanbul’da ne zaman deprem olacağı, nereyi nasıl etkileyeceği, İstanbul’un bileşenlerinin nasıl zarar göreceği bugün için bilim dünyası tarafından ve yerel yönetimler tarafından bilinmektedir.

- O hâlde yapılacak şey, bu kenti deprem dirençli hâle getirmek olacaktır.

- Deprem dirençlilik demek, deprem olduğu zaman İstanbul’un minimum hasarla bu depremi atlatması demektir, günlük yaşamının değişmemesi demektir.

- Bizim Güneydoğu’da bir deprem oldu. İki senedir kendimize gelemedik. O yöre de kendine gelemedi.

- Açlık, susuzluk, işsizlik, kanalizasyon karışması, içme suyu karışması, lağımlar, molozların belli yerlere dökülmesi, kanserojen maddeler, hastalık, hijyen olmayan koşulların bulunması, evlerin yıkılması, yolun, köprünün olmaması gibi daha problemler devam ediyor.

- İstanbul’u konuşuyorsak depremden sonra günlük yaşamının bile önemli ölçüde değişmemesi lazım.

'BAZI KANUNLARIN ÇIKMASI LAZIM'

- Bunun için yapılacak şeyler basit. İstanbul’da yönetimi deprem yöneten ve depreme İstanbul’u hazırlayan bir şema içerisinde bir şekle dönüştürülmesi lazım. Bazı kanunların çıkması lazım.

- Finans kaynaklarının harekete geçirilmesi lazım. İstanbul ve çevresinin mikro bölgeleme çalışmasının yapılması lazım. İstanbul’da çoğunlukla mikro bölgeleme çalışması yapılmış.

'DEPREMDE BARAJLAR YIKILABİLİR'

- Ondan sonra İstanbul’un bileşenlerinden biri halktır. Diğeri altyapıdır. Üçüncüsü yapı stokudur. Dördüncüsü ekosistem ve çevredir. Beşincisi de ekonomidir. Bu bileşenlerin depremde nasıl zarar göreceğini, ne kadar zarar göreceğini daha deprem gelmeden önce hesaplamaktır.

- Ondan sonra deprem gelmeden önce bu zararları azaltmak, minimum hâle getirmek için uğraşmaktır. İstanbul’u depreme hazırlamak bu. Bunun için de özel yapılanmaya, özel birtakım kurumlara, birimlere ihtiyaç yoktur. Devletimizin organlarını, devletin yapısını, birimlerini harekete geçirmek suretiyle

- İstanbul’u depreme hazırlamak mümkündür. Bu çok daha ekonomiktir, etkindir, efektiftir. Örneğin İstanbul’da barajların yıkılacağını düşünüyorsanız ki ben düşünüyorum bazı barajların.

- Bunlar için daha şimdiden, deprem olmadan, barajlar yıkılmadan Devlet Su İşleri ile oturur İSKİ, barajlar konusunda bir anlaşma yapar. Onlar da mevcut barajları gözden geçirir, zayıf olanları güçlendirir, yıkılacağı yıkar, yeniden yapar.

- Deprem geldiği zaman o barajlar da yıkılmaz. Yani depremden önce bunu yaparsın.”

'HALK GÖZÜNÜ KARARTMAYI BİLSİN'

Alınması gereken diğer önlemleri de sıralayan Görür, sözlerini şöyle sürdürdü:

- “Biz hep depremde konuşuyoruz. Etkinlik yapacağız diye gösterişe sapan vitrine yönelik çalışmaları yapıyoruz. Ondan sonra unutuyoruz. Etkinlikte birini konuşturuyoruz, bir plaket veriyoruz, 3-5 alkış, tamam.

- Siyaset de bunu yapıyor, yönetim de bunu yapıyor. Sokağa inin, iş yapın. Bu iş o kadar zor değil. Zor olan birtakım işleri de devletle belediye, halk bütünleşir, yumruk gibi olursa biz İstanbul’u 10-15 senede depreme hazırlarız, 25 senedir hazırlayamadık.

- 25 senede değil İstanbul, Türkiye’nin tümü depreme hazırlanabilir. En basiti bir bakanlık kur, Afet Bakanlığı diye. Deprem bölgelerinde, faylı bölgelerde, fay zonlarında bismillah de, işe başla.

- O bakanlığın bir kadrosu olsun, bütçesi olsun, belli bir planı, programı, hedefi olsun; otursun, çalış. Nasıl ki Ulaştırma Bakanlığı bu memlekete bir sürü yol yapıyor. Şehircilik Bakanı onu yapıyor, Ekonomi Bakanı bunu yapıyor. Bu bakanlık da yapsın.

- Türkiye’nin parası pulu mu yok, çok. Öyle kurumlara öyle bütçeler veriyor ki inanamazsın. Az yol yapsın, az baraj yapsın, az müteahhitlik hizmeti yapsın. Birazcık fazla deprem hazırlığı yapsın.

- Ülke bunu yapabilir. Yeter ki niyeti olsun. Bu niyetinin olması için de siyasilerin, halk gözetim ve denetiminde olsun.

- Kim ki depreme önlem almadan uzaklaşırsa kaşını karartmayı, gözünü karartmayı halk bilsin. Biz bu işi bu şekilde hallederiz. Yoksa Türkiye’nin geleceği yok demektir. Ekonomik ve siyasi bağımsızlığı da yok demektir gelecektir. Deprem o kadar ciddi, bu ülkenin hayat memat, beka meselesidir."