Prof. Dr. Naci Görür iki fay hattına dikkat çekti! ‘Enerji yüklenmiş olabilir…’

Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, Kahramanmaraş depreminin ardından "Malatya ve Ovacık faylarında enerji yüklenmiş olabilir" dedi.

Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, Kahramanmaraş depreminin hemen ardından yeniden büyük bir deprem meydana gelmesinin nadir rastlanacak bir durum olduğunu belirtti.

Görür, Hürriyet gazetesinden Hazan Aköz Işık'a verdiği röportajda, "İki deprem arası süre çok kısa olduğundan Kahramanmaraş’ta büyük bir yıkım yaşandı" dedi ve şunları ekledi:

“Türkiye’de 1939 yılında gerçekleşen Erzincan depreminden sonraki en büyük depremleri 6 Şubat 2023’te yaşadık. Biri 7,7, diğeri 7,6 büyüklüğündeki bu depremler bazı fay kollarını etkiledi. Bunlardan ilki Pazarcık fayı dediğimiz Ölüdeniz fayının devamında meydana geldi. Bu deprem daha sonra Doğu Anadolu fayının Kahramanmaraş tarafındaki, Malatya’ya kadar olan fay hatlarını kırdı. 7,7’lik ilk depremin 9 saat sonra ikinci depremi tetiklediğini gördük. O da Kahramanmaraş’ta Nurhak Dağları’nın kuzeyindeki Sürgü fayı dediğimiz kısımda meydana geldi. Yani çifte deprem yaşanmasının sebebi işte bu tetikleme. Bu olay çok yaygın bir durum değil ama teorik olarak mümkün. Buradaki en büyük handikap ikincinin kısa süre sonra yaşanmasıydı. Bunun gibi bir tetikleme depremi 1766’da İstanbul’da yaşandı. Marmara Denizi’nin içindeki fay sisteminde 3 ay arayla 7’nin üzerinde 2 deprem oldu. Ama dikkat ederseniz arada 9 saat yoktu. İki deprem arası süre çok kısa olduğundan Kahramanmaraş’ta büyük bir yıkım yaşandı.”

‘MALATYA VE OVACIK FAYLARINDA ENERJİ YÜKLENMİŞ OLABİLİR’

Kahramanmaraş depreminin ardından Malatya'da enerji birikmesi olabileceğine dikkat çeken Görür, “6 Şubat deprem bölgesiyle ilgili bazı endişelerimiz de oldu çünkü Malatya’nın batısında Malatya fayı, kuzeyinde Ovacık fayı var. Depremden sonra bunlarda belirli ölçüde enerji yüklenmiş olabilir ama inşallah etkilenmezler çünkü o zaman bir felaket olur. Bu bölgelerde deprem olur mu veya ne zaman olur bilemeyiz tabii ki; bunun bir matematiği yok çünkü. Yaşadığımız depremler 10 ili çok ciddi şekilde etkiledi. Bu topraklarda yaşayan insanlar olarak depremi durduramayacağımıza göre, zararlarını azaltmak ve depreme dirençli kentler kurarak yaşamımızı sürdürmek zorundayız. Asıl özet bu" dedi.

‘İSTANBUL, TEKİRDAĞ, BURSA, BALIKESİR, İZMİR, ÇANAKKALE, HAKKÂRİ, ERZİNCAN, BİNGÖL, ADANA, HATAY RİSKLİ’

Deprem konusunda en tehlikeli bölgelerden birinin Marmara olduğuna dikkat çeken Görür şunları ifade etti:

“Türkiye’de deprem konusunda en tehlikeli bölgelerden biri Marmara Bölgesi. Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu, Marmara Denizi’nin kuzey kesiminden geçiyor. İstanbul ve Tekirdağ yerleşim alanları bu sebeple riskli bölgeler. Ayrıca Kuzey Anadolu fayının güney kolu çevresindeki Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Edremit de deprem beklediğimiz bölgeler. İzmir aynı şekilde riskli. Daha önce konuşsaydık ‘Kahramanmaraş’ derdim. Bunu bugün yaşıyoruz. Hakkâri bir diğer ilimiz... Erzincan ile Bingöl iline bağlı Karlıova ilçesi arasındaki Yedisu fayında da deprem öngörüyoruz. Adana Havzası ve Hatay’ın İskenderun ilçesindeki faylarda da stres artmış olabilir.”

'İSTANBUL'DA ŞEHRİN TEHLİKE ANALİZİ YAPILMALI'

Olası İstanbul depremine hazırlık için ivedilikle şehrin tehlike analizinin yapılması gerektiğini vurgulayan Görür, şunları da ekledi:

“Önce bu şehirde bir mikrobölgeleme olmalı ki daha önce yapılmış... Bu İstanbul’un jeolojik ve jeofizik özelliklerini belirlemek demek. Kentin yönetimini, gelişimini, mekân kullanımını bu mikrobölgelemenin esaslarına göre yapılandırmalıyız. Bu da bize ‘İstanbul’un şu bölgeleri kötü zeminlidir, buralarda yüksek bina yapmayın. Ya da bu bölgelerde sakın bina inşa etmeyin, yeşil alan olsun’ gibi durumları gösterecek. Sonra şehrin tehlike analizini yapmalıyız. Bunun büyük bir kısmını bizler yaptık: ‘Deprem oluşturacak tehlikeli faylar hangileridir, bunların boyu, derinliği, büyüklüğü nedir, kaç şiddetinde deprem üretir’ gibi araştırmalara biz tehlike analizi diyoruz. Onu da bitirdikten sonra risk analizine geçeceğiz: ‘Bu deprem gerçekleştiğinde İstanbul bu tehlikeden nasıl etkilenir ve ne kadar zarar görür’ bunları araştıracağız. Risk analizini yaptığınız zaman kentin bileşenlerinin analizini yapıyorsunuz demektir. Bu bileşenler halktır, altyapıdır, yapı stokudur, çevredir ve ekonomidir. Deprem bu bileşenlere ne kadar zarar verir, bunu da ortaya koyacaksınız. Son olarak belirlediğiniz zararları minimize etmek için önlem almaya başlayacaksınız. İstanbul’u depreme hazırlamalıyız.”

‘ELAZIĞ DEPREMİNDEN SONRA İLK İŞARET ETTİĞİM YER BURASIYDI’

Elazığ depreminin ardından yaptığı açıklamalarda Kahramanmaraş bölgesini işaret ettiğini söyleyen Görür, “Bu deprem bir bakıma bağıra bağıra geldi. 2020’deki Elazığ depreminden sonra ilk işaret ettiğim yer burasıydı. ‘Malatya’nın Çelikhan, Adıyaman’ın Sincik ilçelerine ve Kahramanmaraş iline dikkat edin. Buralarda deprem bekliyorum’ diye 2020 senesinde söylemiştim. Her fırsatta da anlattım. ‘Buralarda deprem olacak, önlem alın’ diye açıklama yaptığım belki onlarca videom vardır. Bütün bunları söyledim ama anlaşılıyor ki yerel yönetimler deprem hazırlığını masabaşında sürdürmüşler. Sahada evleri ve altyapıyı güçlendirmek; çevreyi, ekonomiyi afete hazırlamak, ciddi bir deprem hazırlığı yapmak gerekirdi. Uluslararası standartlarda önlem alınmadığını görüyoruz.” dedi.

‘ARTÇILAR BİR YILDAN FAZLA SÜREBİLİR’

Artçıların uzun zaman süreceğini belirten Görür, “2023 yılındayız ve hâlâ 2020’de gerçekleşen Elazığ depreminin artçılarını yaşıyoruz. Böyle iki büyük depremin artçıları bir seneden daha fazla sürebilir. Ama gittikçe boyutları azalacaktır.” dedi.