Prof. Ahmet İnsel'den Nagehan Alçı'ya sert tepki: Yeni Türkiye mamulü bir yaratık!
Cumhuriyet yazarı Ahmet İnsel, NTV yayınında Cumhuriyet operasyonu hakkında kendisiyle ilgili savcılık iddialarını dile getiren Milliyet yazarı Nagehan Alçı'ya sert tepki gösterdi.
Cumhuriyet'e yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan Aydın Engin'e 2008 yılında yaptığı 250 liralık havale soruşturma dosyasına 250 bin lira olarak giren ve savcının kendisinden "PKK ile ilgili şahıs" olarak bahsettiği Prof. Ahmet İnsel, söz konusu iddiayı NTV'de yeniden gündeme getiren Milliyet yazarı Nagehan Alçı'ya tepki gösterdi.
Prof. İnsel, "Yeni Türkiye mamulü bir yaratık, kimin onun kulağına fısıldadığını tahmin etmenin zor olmadığı bu konuyu, Cumhuriyet’i zan altında bırakmak için tekrarlayınca, söz konusu olanın sayıyı yanlış okumaktan kaynaklı bir hata olmadığını anladım" dedi. Ahmet İnsel, yazısında "Zaten o yaratık ve türdeşleri de dahil, hepimiz biliyoruz ki bindik bir alamete, hep birlikte gidiyoruz kıyamete. Hezeyanları bundan" ifadelerine yer vererek "Özür Diliyorum" kampanyası kapsamında yaptığı havalenin dekontunun olduğunu söyledi.
Ahmet İnsel'in Cumhuriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:
Geçen cuma, akşamüzeri, Cumhuriyet’ten telefonla aradılar. Aydın Engin’in sorgusuna katılan avukat arkadaşlarımızın diğer adımın Faik olup olmadığını ve sorguda geçen TC kimlik numarasının bana mı ait olduğunu sorduklarını söylediler. Benim göbek adım Faik’tir. TC numarası da doğruydu. Ardından Aydın Engin’e 250.000 (ikiyüzellibin) TL havale yapmış olduğum iddiasını aktardılar. Ben de ömrümde kimseye bu miktarda havale yapmadığımı ama iki üç yıl önce Aydın Engin’e, “Özür Diliyorum” kampanyası için 2008’de açtığımız internet sitesinin yıllık aidatına katılmak için 250 TL yolladığımı hayal meyal hatırladığımı söyledim. Bir okuma hatası oldu ve olay kapandı zannediyordum. Cumartesi gece yarısı NTV’de Yeni Türkiye mamulü bir yaratık, kimin onun kulağına fısıldadığını tahmin etmenin zor olmadığı bu konuyu, Cumhuriyet’i zan altında bırakmak için tekrarlayınca, söz konusu olanın sayıyı yanlış okumaktan kaynaklı bir hata olmadığını anladım. Bu yaratık, savcının sorduğu soruyu aktarırken, “Ahmet Faik İnsel adlı PKK ile ilişkisi bilinen şahıstan” bu yüklü havalenin Aydın Engin’e yapıldığı iddiasını tekrarlıyordu. Halbuki Aydın Engin, avukatlar daha bana telefonla ulaşmadan, bu havalenin yukarıda bahsettiğim 250 liralık havale olduğunu ve nedenini sorgu tutanaklarına geçirmişti. Bu yaratığın eline tutuşturulanda bu bilgi de olmalıydı. O mu kasten bunu gizlemişti, sahipleri mi ona sadece bu kadarını “flaş... flaş...flaş..” söylemelerini emretmişlerdi ya da sadece savcının sorularını mı eline tutuşturmuşlardı, bilmiyorum. İlginç olan, böylece avukatların telefonda söylemediklerini de öğrenmiş oldum. Savcı beye göre Ahmet Faik İnsel adlı şahsın PKK ile ilişkisi biliniyordu. Tescilliydi. Sorduğu soruda Cumhuriyet bu şahıs aracılığıyla PKK tarafından finanse ediliyor suçlaması yatıyordu. NTV’deki programdan sonra Aydın Engin’i aradım. Savcının söz konusu havale ile bilginin MASAK’tan geldiğini, ciddi olduğunu söylediğini öğrendim. Galiba benzer bir üç sıfır ilave etme işlemi daha yapılmıştı başka bir Cumhuriyet çalışanının sorgusunda. Artık MASAK uzmanları mı, çok çalışmaktan, virgül sonrasındaki iki sıfırı bin lira olarak okuyor, savcı mı ya da bir muzır el araya girip evraka üç sıfır ilave ediyor, bilmiyorum.
Yalnız daha önce de onlara ezberletileni papağan gibi tekrarlamasıyla maruf bu yaratığın ve benzerlerinin dikkat etmeleri gereken bir nokta var. Gülenci polisler Ergenekon, Balyoz, Oda tv ve Askeri Casusluk gibi davalarda suç icat ederken, belgede sahtecilik yaparken çok daha yaratıcı ve incelikli işler yaparlardı. Yaptıkları sahtekârlıklar, sonlara doğru iyice pespayeleşse de, gene de bir nebze zekâ işareti taşıyordu.
Onların yerlerini alanlar ise, köşe başındaki en acemi üçkâğıtçının bile yapmayacağı sahtekârlıklara başvuruyorlar. Onların beslediği yaratıklar da, saçmayı ayırt edecek idrak yoksunu oldukları için, önlerine atılanı gözü kapalı yutuyor veya elbirliğiyle gazete taramasına dayalı suç dosyası hazırlıyorlar. Ama gene de savcıya Ahmet Faik İnsel isimli şahıs hakkında “PKK ile ilişkisi bilinen şahıstır” bilgisi verildiğini öğrenmiş olmama vesile olduğu için bu yaratığa teşekkür etmeliyim. Daha önce bu sütunlarda yazmıştım. 2015 yılında bir gün savcılıktan evime bir yazı geldi. Yazıda, PKK üyesi olmam şüphesiyle, Fransa’daki ev ve cep telefonlarım da dahil olmak üzere, telefonlarımın yanılmıyorsam iki yıla yakın bir süre dinlendiği, herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı için soruşturma dosyasının kapatıldığı ve dinleme kayıtlarının imha edildiği bildiriliyordu.
Soruşturma Democratic Progress Institut adlı düşünce kuruluşunun düzenlediği çatışma çözüm süreçleri konusundaki etkinliklerle ilgiliydi. Ama devlette kayıt silinmez. Anlaşılan Aydın Engin’in sorgusunu yapan savcıya Terörle Mücadele veya Polis İstihbarat’tan ulaştırılan suç karineleri arasında, kapandığı iddia edilen bu dosya numarası da sıkıştırılmış. Veya hakkımda bilmediğim başka bir soruşturma var.
NTV’deki yayın sayesinde bundan bilgi sahibi oldum. Sorgunun gizliliği içinde kalmış olsa, tutuklu arkadaşlarımın başına gelenlerin yanında böyle bir konuyu ele almayı zül addederdim. Avukat Tora Pekin de nasıl NTV’ye bağlanmaya çalıştığını ama o Yeni Türkiye mamulünün aktardıklarını düzeltmesine izin vermediklerini gazetemizde anlattı. İşlerin iyice pespayeleştiğini, “uysa da ..., uymasa da” Türkiye’sinde her şeyin mümkün olduğunu küçük bir örnekle sergilemek için bu sütunları işgal ettim. Zaten o yaratık ve türdeşleri de dahil, hepimiz biliyoruz ki bindik bir alamete, hep birlikte gidiyoruz kıyamete. Hezeyanları bundan. Not: Ekte Aydın Engin’e yaptığım havalenin dekontu var.
Prof. İnsel, "Yeni Türkiye mamulü bir yaratık, kimin onun kulağına fısıldadığını tahmin etmenin zor olmadığı bu konuyu, Cumhuriyet’i zan altında bırakmak için tekrarlayınca, söz konusu olanın sayıyı yanlış okumaktan kaynaklı bir hata olmadığını anladım" dedi. Ahmet İnsel, yazısında "Zaten o yaratık ve türdeşleri de dahil, hepimiz biliyoruz ki bindik bir alamete, hep birlikte gidiyoruz kıyamete. Hezeyanları bundan" ifadelerine yer vererek "Özür Diliyorum" kampanyası kapsamında yaptığı havalenin dekontunun olduğunu söyledi.
Ahmet İnsel'in Cumhuriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:
Geçen cuma, akşamüzeri, Cumhuriyet’ten telefonla aradılar. Aydın Engin’in sorgusuna katılan avukat arkadaşlarımızın diğer adımın Faik olup olmadığını ve sorguda geçen TC kimlik numarasının bana mı ait olduğunu sorduklarını söylediler. Benim göbek adım Faik’tir. TC numarası da doğruydu. Ardından Aydın Engin’e 250.000 (ikiyüzellibin) TL havale yapmış olduğum iddiasını aktardılar. Ben de ömrümde kimseye bu miktarda havale yapmadığımı ama iki üç yıl önce Aydın Engin’e, “Özür Diliyorum” kampanyası için 2008’de açtığımız internet sitesinin yıllık aidatına katılmak için 250 TL yolladığımı hayal meyal hatırladığımı söyledim. Bir okuma hatası oldu ve olay kapandı zannediyordum. Cumartesi gece yarısı NTV’de Yeni Türkiye mamulü bir yaratık, kimin onun kulağına fısıldadığını tahmin etmenin zor olmadığı bu konuyu, Cumhuriyet’i zan altında bırakmak için tekrarlayınca, söz konusu olanın sayıyı yanlış okumaktan kaynaklı bir hata olmadığını anladım. Bu yaratık, savcının sorduğu soruyu aktarırken, “Ahmet Faik İnsel adlı PKK ile ilişkisi bilinen şahıstan” bu yüklü havalenin Aydın Engin’e yapıldığı iddiasını tekrarlıyordu. Halbuki Aydın Engin, avukatlar daha bana telefonla ulaşmadan, bu havalenin yukarıda bahsettiğim 250 liralık havale olduğunu ve nedenini sorgu tutanaklarına geçirmişti. Bu yaratığın eline tutuşturulanda bu bilgi de olmalıydı. O mu kasten bunu gizlemişti, sahipleri mi ona sadece bu kadarını “flaş... flaş...flaş..” söylemelerini emretmişlerdi ya da sadece savcının sorularını mı eline tutuşturmuşlardı, bilmiyorum. İlginç olan, böylece avukatların telefonda söylemediklerini de öğrenmiş oldum. Savcı beye göre Ahmet Faik İnsel adlı şahsın PKK ile ilişkisi biliniyordu. Tescilliydi. Sorduğu soruda Cumhuriyet bu şahıs aracılığıyla PKK tarafından finanse ediliyor suçlaması yatıyordu. NTV’deki programdan sonra Aydın Engin’i aradım. Savcının söz konusu havale ile bilginin MASAK’tan geldiğini, ciddi olduğunu söylediğini öğrendim. Galiba benzer bir üç sıfır ilave etme işlemi daha yapılmıştı başka bir Cumhuriyet çalışanının sorgusunda. Artık MASAK uzmanları mı, çok çalışmaktan, virgül sonrasındaki iki sıfırı bin lira olarak okuyor, savcı mı ya da bir muzır el araya girip evraka üç sıfır ilave ediyor, bilmiyorum.
Yalnız daha önce de onlara ezberletileni papağan gibi tekrarlamasıyla maruf bu yaratığın ve benzerlerinin dikkat etmeleri gereken bir nokta var. Gülenci polisler Ergenekon, Balyoz, Oda tv ve Askeri Casusluk gibi davalarda suç icat ederken, belgede sahtecilik yaparken çok daha yaratıcı ve incelikli işler yaparlardı. Yaptıkları sahtekârlıklar, sonlara doğru iyice pespayeleşse de, gene de bir nebze zekâ işareti taşıyordu.
Onların yerlerini alanlar ise, köşe başındaki en acemi üçkâğıtçının bile yapmayacağı sahtekârlıklara başvuruyorlar. Onların beslediği yaratıklar da, saçmayı ayırt edecek idrak yoksunu oldukları için, önlerine atılanı gözü kapalı yutuyor veya elbirliğiyle gazete taramasına dayalı suç dosyası hazırlıyorlar. Ama gene de savcıya Ahmet Faik İnsel isimli şahıs hakkında “PKK ile ilişkisi bilinen şahıstır” bilgisi verildiğini öğrenmiş olmama vesile olduğu için bu yaratığa teşekkür etmeliyim. Daha önce bu sütunlarda yazmıştım. 2015 yılında bir gün savcılıktan evime bir yazı geldi. Yazıda, PKK üyesi olmam şüphesiyle, Fransa’daki ev ve cep telefonlarım da dahil olmak üzere, telefonlarımın yanılmıyorsam iki yıla yakın bir süre dinlendiği, herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı için soruşturma dosyasının kapatıldığı ve dinleme kayıtlarının imha edildiği bildiriliyordu.
Soruşturma Democratic Progress Institut adlı düşünce kuruluşunun düzenlediği çatışma çözüm süreçleri konusundaki etkinliklerle ilgiliydi. Ama devlette kayıt silinmez. Anlaşılan Aydın Engin’in sorgusunu yapan savcıya Terörle Mücadele veya Polis İstihbarat’tan ulaştırılan suç karineleri arasında, kapandığı iddia edilen bu dosya numarası da sıkıştırılmış. Veya hakkımda bilmediğim başka bir soruşturma var.
NTV’deki yayın sayesinde bundan bilgi sahibi oldum. Sorgunun gizliliği içinde kalmış olsa, tutuklu arkadaşlarımın başına gelenlerin yanında böyle bir konuyu ele almayı zül addederdim. Avukat Tora Pekin de nasıl NTV’ye bağlanmaya çalıştığını ama o Yeni Türkiye mamulünün aktardıklarını düzeltmesine izin vermediklerini gazetemizde anlattı. İşlerin iyice pespayeleştiğini, “uysa da ..., uymasa da” Türkiye’sinde her şeyin mümkün olduğunu küçük bir örnekle sergilemek için bu sütunları işgal ettim. Zaten o yaratık ve türdeşleri de dahil, hepimiz biliyoruz ki bindik bir alamete, hep birlikte gidiyoruz kıyamete. Hezeyanları bundan. Not: Ekte Aydın Engin’e yaptığım havalenin dekontu var.