POSTA YAZARI ERDOĞAN AKTAŞ HALKI İSYANA DAVET ETTİ!
Star TV Genel Yayın Yönetmeni ve Posta yazarı Erdoğan Aktaş,Yaptığımın suç olduğunu biliyorum. Bile bile suç işliyorum. Başka çaresi yok" diyerek halkı isyan edip ayaklanmaya,yollara dökülmeye çağırdı.
Bu yazıyı yazmak için birkaç gün bekledim. Balıkesir ve İnegöl´deki sarsıntıların ardından, başta Prof. Naci Görür olmak üzere, tüm bilim adamları aynı görüşte birleşti. "Bu sarsıntılar, büyük Marmara depreminin habercisi. Ama hiçbir önlem alınmıyor." Naci Hoca´nın bu uyarısına siyasilerden, yetkililerden bir tepki gelir diye bekledim. Belki birileri çıkar alınan önlemleri anlatır, hepimizi rahatlatır umuduyla bekledim. Ama ses yok. Çünkü yapılan bir şey yok.
Prof. Naci Görür ile 3 yıl önce yaptığım bir röportajda isyan etmiş ve kimsenin bu felaketi umursamadığını söylemişti. Aradan yıllar geçti, hala aynı şeyleri söylüyor.
Oysa herkes ne olacağını biliyor. Büyük bir sarsıntı ile yüzbinlerce insan çürük çarık binaların enkazı altında sıkışarak can verecek. Şimdiden organize olunmadığı için, bir o kadarı da felaket sonrasındaki kargaşada ölecek. Birer hayvan gibi.
Sadece düşüncelerini ifade eden insanlar için ayağa kalkanlar, dava açanlar, sokaklara dökülenler, böyle bir felaketi niçin duymazdan geliyor? Niçin hiçbir şey yapmıyor?
Ha bir başka ülkenin acımasız saldırısına uğramışız, ha böyle bir felaket yaşamışız. Ne farkı var? Neden kimse ilgilenmiyor?
Bu ülkeyi bölmeye, yıkmaya kimsenin gücü yetmez. Biliyoruz. Ama bir zibidinin sözleri bile insanları daha kolay harekete geçiriyor. Bir teröristin sözlerine verilen tepki, onurlu, gururlu saygıdeğer bilim adamlarının `felaket uyarılarına´ verilmiyor.
Oysa kapıdaki felaket, yüzlerce atom bombasından bile daha kötü sonuçlara yol açabilecek büyüklükte. Hepimiz öleceğiz. Acı çekeceğiz. Hayatta kalmak belki de yaşamaktan daha ağır bedel olacak. Ancak kimsenin umurunda değil.
Ayağa kalkın, isyan edin! Bu bir kader olamaz. Kıyamet kapıda. Hepiniz, hepimiz öleceğiz!
"Vatanı sevmek" hamaseti üzerine dinlediğimiz onca söz boşuna. "Milliyetçilik" adına atılan nutuklar da öyle. Vatanını gerçekten seven, önce böylesi büyük bir felaket için önlem alır. Hepimiz öleceğiz. Çoluk çocuk enkazın altında kalarak, çırpına çırpına can vereceğiz. Herkes biliyor. Herkes görüyor. Ama kimse bir şey yapmıyor.
Bilim adamları isyan ediyor: "Adım adım felaket geliyor" diyor, ama kimsenin kılı kıpırdamıyor. Bilim adamları isyan ediyor: "Bizi halk anlıyor. Ama yetkililerin uyanması için feveran etmemiz gerek."
Sizler de ayağa kalkın. Sesinizi çıkarın. Bunun başka yolu yok.
Bu vatan, bu canım vatan, bu uğrunda can verilecek topraklar, onbinlerce, yüzbinlerce insana mezar olacak. Kimsenin umurunda değil.
Sayın Başbakan, değerli devlet büyükleri, siz de biliyorsunuz ki çocuklarımız enkazın altında kalacak. Bir şeyler yapın. Vakit geçmeden. Felaket yaşanmadan. Gözyaşı dökülmeden bir şeyler yapın.
Vatan için ölünür. Ama şairin dediği gibi, "Vatan, üstünde yaşayan varsa vatandır."
Ayağa kalkın, sokaklara dökülün. Bir şeyler yapalım. Çoluk çocuk hepimiz, çürük çarık binaların altında kalarak can vereceğiz. Felaket geliyor.
ht
Prof. Naci Görür ile 3 yıl önce yaptığım bir röportajda isyan etmiş ve kimsenin bu felaketi umursamadığını söylemişti. Aradan yıllar geçti, hala aynı şeyleri söylüyor.
Oysa herkes ne olacağını biliyor. Büyük bir sarsıntı ile yüzbinlerce insan çürük çarık binaların enkazı altında sıkışarak can verecek. Şimdiden organize olunmadığı için, bir o kadarı da felaket sonrasındaki kargaşada ölecek. Birer hayvan gibi.
Sadece düşüncelerini ifade eden insanlar için ayağa kalkanlar, dava açanlar, sokaklara dökülenler, böyle bir felaketi niçin duymazdan geliyor? Niçin hiçbir şey yapmıyor?
Ha bir başka ülkenin acımasız saldırısına uğramışız, ha böyle bir felaket yaşamışız. Ne farkı var? Neden kimse ilgilenmiyor?
Bu ülkeyi bölmeye, yıkmaya kimsenin gücü yetmez. Biliyoruz. Ama bir zibidinin sözleri bile insanları daha kolay harekete geçiriyor. Bir teröristin sözlerine verilen tepki, onurlu, gururlu saygıdeğer bilim adamlarının `felaket uyarılarına´ verilmiyor.
Oysa kapıdaki felaket, yüzlerce atom bombasından bile daha kötü sonuçlara yol açabilecek büyüklükte. Hepimiz öleceğiz. Acı çekeceğiz. Hayatta kalmak belki de yaşamaktan daha ağır bedel olacak. Ancak kimsenin umurunda değil.
Ayağa kalkın, isyan edin! Bu bir kader olamaz. Kıyamet kapıda. Hepiniz, hepimiz öleceğiz!
"Vatanı sevmek" hamaseti üzerine dinlediğimiz onca söz boşuna. "Milliyetçilik" adına atılan nutuklar da öyle. Vatanını gerçekten seven, önce böylesi büyük bir felaket için önlem alır. Hepimiz öleceğiz. Çoluk çocuk enkazın altında kalarak, çırpına çırpına can vereceğiz. Herkes biliyor. Herkes görüyor. Ama kimse bir şey yapmıyor.
Bilim adamları isyan ediyor: "Adım adım felaket geliyor" diyor, ama kimsenin kılı kıpırdamıyor. Bilim adamları isyan ediyor: "Bizi halk anlıyor. Ama yetkililerin uyanması için feveran etmemiz gerek."
Sizler de ayağa kalkın. Sesinizi çıkarın. Bunun başka yolu yok.
Bu vatan, bu canım vatan, bu uğrunda can verilecek topraklar, onbinlerce, yüzbinlerce insana mezar olacak. Kimsenin umurunda değil.
Sayın Başbakan, değerli devlet büyükleri, siz de biliyorsunuz ki çocuklarımız enkazın altında kalacak. Bir şeyler yapın. Vakit geçmeden. Felaket yaşanmadan. Gözyaşı dökülmeden bir şeyler yapın.
Vatan için ölünür. Ama şairin dediği gibi, "Vatan, üstünde yaşayan varsa vatandır."
Ayağa kalkın, sokaklara dökülün. Bir şeyler yapalım. Çoluk çocuk hepimiz, çürük çarık binaların altında kalarak can vereceğiz. Felaket geliyor.
ht