Polis ile gazeteci arasında fıkra gibi diyalog: Bu basın şeyi değil!
Gezi Parkı olaylarının yıl dönümü nedeniyle 1 Haziran'da soluk aldırmayan polis ile vatandaşlar arasında evine ulaşma, gazeteciler ile de haber yapabilme mücadeleleri yaşandı. İşte bu mücadeleleri görüntüleyen bir gazeteci, fıkra gibi anları kaydetti.
O gazeteci de çekim yaptığı kamerayı kasteden polisin, "Bu gazeteci şeyi değil" denilerek engellemesinden nasibini aldı.
Gezi Parkı olaylarının birinci yıl dönümü nedeniyle polisin aldığı olağanüstü önlemler ile demokratik haklarını kullanmak isteyenler engellenmek ve şiddet görmekle kalmadı, gösterilerin dışındaki vatandaşlar da sıkıntılar yaşadı. İstiklal Caddesi'ndeki tüm sokakların başını tutan polisler, işten çıkıp evine dönmek isteyene de o sokaklarda bulunan evlerine gitmek isteyenlere de izin vermedi. Bu sırada vatandaşlar uzun süre polislerle tartışmak zorunda kaldı. Vatandaşların kimisi bazı sokaklardaki polisi ikna etmeyi başarıp evine gidecek bir çözüm yolu bulurken, bazı sokakların başındaki polisler ise Nuh dedi peygamber demedi.
FIKRA DEĞİL GERÇEK
1 Haziran'da İstanbul'un merkezindeki Taksim'de yaşananlara gazeteci Tuğba Tekerek de tanıklık etti ve yaşananları kamerasıyla kayıt altına aldı. İşte o kayıtlar fıkra gibi ama gerçek diyalogları ortaya döktü. Gazeteci Tekerek de çekim yaptığı için polisin engellemesi ile karşılaştı. Hem de trajikomik gerekçelerle. Polisin çekim yapan gazeteciyi engellemeye çalışırken ileri sürdüğü argümanlar ise ilk anda komik gelse de polisin görev ve yetkileriyle ilgili kavrayışındaki hukuk yoksunluğunu ortaya koydu.
"Murat Bey evine gitmesin diye mi talimat verildi?"
Görüntü kayıtlarından birinde evlerine gitmek isteyen vatandaşlar görülüyor ve sokağı kapatan polis izin vermiyor. Bu sırada yaşanan tartışmalar ilginç diyaloglar içeriyor. Görevli polis "talimat geldi izin veremeyiz" deyince sokaktaki evine gitmeyi başaramayan vatandaş, "Murat Bey evine gitmesin diye mi talimat verildi?" diye tepkisini gösteriyor.
"Basın şeyi ile çekebilirsin, bu basın şeyi değil"
Bu sırada polislerden biri görüntüleri kaydeden gazeteci Tekerek'e yöneliyor ve çekim yapamayacağını söylüyor. Tekerek'in nedenini sorması üzerine ise polisin verdiği yanıt şöyle: "Basın şeyi ile çekebilirsin, elinizdeki kamera basın şeyi değil. Gazeteci Tekerek ise, "Basın şeyi diye bir şey yok, basın her şeyle çekim yapabilir" diyerek polisi uyarıyor.
"I don't know"
Bu sırada sokağın başındaki bir turist de polislere, "Turistim, neden geçmemize izin vermiyorsunuz" diye soruyor. Polis, sürekli tekrar ettiği ifadenin İngilizcesiyle "I don't know" (Bilmiyorum) diye yanıt veriyor.
"Özel hayatımı niye çekiyorsun? Kanun diye bir şey yok ablacığım"
Bir başka polisin gazeteci Tekerek'e müdahalesi ise tam bir trajikomik diyalogu içeriyor. Başında gaz maskesi bir sokağın başında vatandaşların geçmesine izin vermeyen polis, kendisini görüntüleyen gazeteciye, "Benim özel hayatımı niye çekiyorsun. Görüntüleri siler misin?" diye çıkışıyor. Diyalogun sonrası ise şöyle geçiyor:
Gazeteci: Burası senin özel hayatın mı?
Polis: Gösteri olur çekersin, burada duruyorum.
Gazeteci: Kanuna göre sokak kamusal alan...
Polis: Kanun diye bir şey yok ablacığım.
Gazeteci: Basın mensubu kamusal alanda her şeyi çeker.
Polis: Allah Allah ben istemiyorum çekmeni.
Gazeteci: Ben de senin beni gözaltına almanı, coplamanı istemiyorum, istemiyorum diye mi oluyor...
Polis: Bizimle tartışmayın.
'EMİR VERENLER MAĞDUR EDİYOR'
Bir başka karede ise yine evlerine ulaşmaya çalışan vatandaşlar görülüyor. Polisle uzun süre geçmelerine izin vermesi için konuşuyorlar. Polis, vatandaşları başka bir yere gidip oradan geçmeyi denemeleri için ikna etmeye çalışıyor. "Mobese kameraları var izliyorlar" diyen polisin, talimat veren amirlerinden çekindiği çok açık görülüyor.
Vatandaşlar kendilerinin neden böyle mağdur edildiğini, neden sokaktan geçmelerine izin verilmediğini ısrarla sordukları polis, bu olayın kendisiyle ilgili olmadığını, verilen emirlerin bu yönde olduğunu anlatmaya çalışıyor. "Ben mağdur etmiyorum, emir verenler mağdur ediyor" diyerek kendisini açıklamaya çalışan polis, bir süre sonra amirlerini çağırıyor ve vatandaşların polisin nezaretinde İstiklal Caddesi'nin karşısındaki bir diğer sokağa geçmesine izin veriliyor.
"Çıkmaz sokak diyorum, başka girişi yok"
Bir başka diyalogda ise bir gazeteci, İstiklal Caddesi üzerindeki Deva Çıkmazı'na gitmek istediğini söylüyor. Kendisini engelleyen Çevik Kuvvet polisi, "Başka taraftan gidin" deyince, gazeteci, "Bakın Deva Çıkmazı diyorum, çıkmaz orası, başka taraftan oraya gitme şansım yok" yanıtı veriyor.
Gezi Parkı olaylarının birinci yıl dönümü nedeniyle polisin aldığı olağanüstü önlemler ile demokratik haklarını kullanmak isteyenler engellenmek ve şiddet görmekle kalmadı, gösterilerin dışındaki vatandaşlar da sıkıntılar yaşadı. İstiklal Caddesi'ndeki tüm sokakların başını tutan polisler, işten çıkıp evine dönmek isteyene de o sokaklarda bulunan evlerine gitmek isteyenlere de izin vermedi. Bu sırada vatandaşlar uzun süre polislerle tartışmak zorunda kaldı. Vatandaşların kimisi bazı sokaklardaki polisi ikna etmeyi başarıp evine gidecek bir çözüm yolu bulurken, bazı sokakların başındaki polisler ise Nuh dedi peygamber demedi.
FIKRA DEĞİL GERÇEK
1 Haziran'da İstanbul'un merkezindeki Taksim'de yaşananlara gazeteci Tuğba Tekerek de tanıklık etti ve yaşananları kamerasıyla kayıt altına aldı. İşte o kayıtlar fıkra gibi ama gerçek diyalogları ortaya döktü. Gazeteci Tekerek de çekim yaptığı için polisin engellemesi ile karşılaştı. Hem de trajikomik gerekçelerle. Polisin çekim yapan gazeteciyi engellemeye çalışırken ileri sürdüğü argümanlar ise ilk anda komik gelse de polisin görev ve yetkileriyle ilgili kavrayışındaki hukuk yoksunluğunu ortaya koydu.
"Murat Bey evine gitmesin diye mi talimat verildi?"
Görüntü kayıtlarından birinde evlerine gitmek isteyen vatandaşlar görülüyor ve sokağı kapatan polis izin vermiyor. Bu sırada yaşanan tartışmalar ilginç diyaloglar içeriyor. Görevli polis "talimat geldi izin veremeyiz" deyince sokaktaki evine gitmeyi başaramayan vatandaş, "Murat Bey evine gitmesin diye mi talimat verildi?" diye tepkisini gösteriyor.
"Basın şeyi ile çekebilirsin, bu basın şeyi değil"
Bu sırada polislerden biri görüntüleri kaydeden gazeteci Tekerek'e yöneliyor ve çekim yapamayacağını söylüyor. Tekerek'in nedenini sorması üzerine ise polisin verdiği yanıt şöyle: "Basın şeyi ile çekebilirsin, elinizdeki kamera basın şeyi değil. Gazeteci Tekerek ise, "Basın şeyi diye bir şey yok, basın her şeyle çekim yapabilir" diyerek polisi uyarıyor.
"I don't know"
Bu sırada sokağın başındaki bir turist de polislere, "Turistim, neden geçmemize izin vermiyorsunuz" diye soruyor. Polis, sürekli tekrar ettiği ifadenin İngilizcesiyle "I don't know" (Bilmiyorum) diye yanıt veriyor.
"Özel hayatımı niye çekiyorsun? Kanun diye bir şey yok ablacığım"
Bir başka polisin gazeteci Tekerek'e müdahalesi ise tam bir trajikomik diyalogu içeriyor. Başında gaz maskesi bir sokağın başında vatandaşların geçmesine izin vermeyen polis, kendisini görüntüleyen gazeteciye, "Benim özel hayatımı niye çekiyorsun. Görüntüleri siler misin?" diye çıkışıyor. Diyalogun sonrası ise şöyle geçiyor:
Gazeteci: Burası senin özel hayatın mı?
Polis: Gösteri olur çekersin, burada duruyorum.
Gazeteci: Kanuna göre sokak kamusal alan...
Polis: Kanun diye bir şey yok ablacığım.
Gazeteci: Basın mensubu kamusal alanda her şeyi çeker.
Polis: Allah Allah ben istemiyorum çekmeni.
Gazeteci: Ben de senin beni gözaltına almanı, coplamanı istemiyorum, istemiyorum diye mi oluyor...
Polis: Bizimle tartışmayın.
'EMİR VERENLER MAĞDUR EDİYOR'
Bir başka karede ise yine evlerine ulaşmaya çalışan vatandaşlar görülüyor. Polisle uzun süre geçmelerine izin vermesi için konuşuyorlar. Polis, vatandaşları başka bir yere gidip oradan geçmeyi denemeleri için ikna etmeye çalışıyor. "Mobese kameraları var izliyorlar" diyen polisin, talimat veren amirlerinden çekindiği çok açık görülüyor.
Vatandaşlar kendilerinin neden böyle mağdur edildiğini, neden sokaktan geçmelerine izin verilmediğini ısrarla sordukları polis, bu olayın kendisiyle ilgili olmadığını, verilen emirlerin bu yönde olduğunu anlatmaya çalışıyor. "Ben mağdur etmiyorum, emir verenler mağdur ediyor" diyerek kendisini açıklamaya çalışan polis, bir süre sonra amirlerini çağırıyor ve vatandaşların polisin nezaretinde İstiklal Caddesi'nin karşısındaki bir diğer sokağa geçmesine izin veriliyor.
"Çıkmaz sokak diyorum, başka girişi yok"
Bir başka diyalogda ise bir gazeteci, İstiklal Caddesi üzerindeki Deva Çıkmazı'na gitmek istediğini söylüyor. Kendisini engelleyen Çevik Kuvvet polisi, "Başka taraftan gidin" deyince, gazeteci, "Bakın Deva Çıkmazı diyorum, çıkmaz orası, başka taraftan oraya gitme şansım yok" yanıtı veriyor.