RTÜK evlilik programlarını yasaklayınca, ulusal televizyon kanallarının gündüz kuşakları, “dedektif özentisi sarışın gazeteciler”le doldu…
Bu arkadaşlar önce yakalıyor, sonra yargılıyor!
Devlet gibiler yani!
*
Bunların başını da hepinizin bildiği gibi bir zamanların magazin gazetecisi olan Müge Anlı çekiyor.
Anlı, iktidara yakınlığıyla bilinen atv’de öğleden sonra yayınlanan “Müge Anlı ile Tatlı Sert” isimli programda resmen “polislik, savcılık ve hakimlik” yapıyor. Evden kaçan kadınları buluyor, karı-koca kavgalarını ekrana taşıyor hatta ekibini cinayet masası gibi kullanıp katilleri yakalamaya soyunuyor.
En büyük rakibi de Didem Arslan Yılmaz…
*
Bir süre önce emniyet mensubu Şinasi Yüzbaşıoğlu ile evlenen Müge Anlı, konu ve konuk bulmakta hiç sıkıntı çekmiyor.
Haklarını verelim; kanal yöneticileri de bu konuda kendisine ellerinden gelen her türlü desteği veriyor. Hatta kimi konukları canlı yayına ikna etmek için kucak dolusu para verildiği bile iddia ediliyor.
Yıllardır her türlü vahşeti, çirkinliği, ihaneti, sapık ilişkiyi ekrana taşıyan Anlı, meslekte kişisel zirvesine geçtiğimiz hafta ulaştı. Bir ailenin, evde bir adamı öldürüp kıyma makinesinde çektiği ve lavabodan akıttığı iddiasını canlı yayında ekranlara taşıdı.
Yetmedi; iddiaya konu olan kıyma makinesini de stüdyoya getirtti.
Şimdi kıyamet kopuyor; herkes tepki gösteriyor:
“Bu kadarı da fazla, bu tür programlar kitlesel kirlenmeye yol açıyor. Bu programlar ekrandan kaldırılsın”
*
Bu “istemezük”çü koroya dün İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da katıldı.
Bakan Bey bu tür programlarda işlenen konuların basın özgürlüğüyle alakasının olmadığını belirterek, “o yayınlardan hoşlanmadığını” söyledi…
Eminim Müge Anlı ve rakipleri Ali Bey’in, yaptıkları işten hoşlanmamasına çok üzülmüştür.
Hatta kahrolmuştur…
*
Şaka bir yana; ben bu programları yapan ve yayınlayanlarla uğraşacak değilim…
Evet; yaptıkları iş kalitesiz, hatta mide bulandırıcı, kötü örnek oluşturucu, toplumsal ahlakı bozucu nitelikte…
İyi de devlet nerede kardeşim, devlet nerede?
Voleybol maçında oturduğu yerde sevinirken memesi gözüken seyirci nedeniyle TRT hakkında inceleme başlatan RTÜK, nasıl oluyor da “Kocamı beş kişiyle aldattım, sonra da eşimi ne kadar sevdiğimi anlayıp yuvama döndüm” diyen kadınlar üzerinden raiting yapan bu kanallara ceza vermiyor?
Nedeni belli:
Çünkü bu kanalların çoğu yandaş ve o programları yapan kadın gazetecilerin hepsi de “reis”e yakın isimler…
*
Peki; Bakan Bey’e ne demeli?
Neymiş, o yayınlardan hoşlanmıyormuş…
İyi de sen “hoşlanma” makamında oturmuyorsun ki?
Senin görevin suçu önlemek.
Bu programlar polis desteğiyle yapılıyor.
Hatta kimi zaman polisle birlikte operasyon düzenleniyor.
Mezarlar kazılıyor, sanıkların polise verdikleri ifadeler, mahkemeden önce bu programlara sızdırılıyor…
Sayın Bakan, hoşlanıp hoşlanmamayı bırakın… Bizzat size bağlı olan Emniyet’e söyleyin de bu tür programlara malzeme vermesinler.
Cinayetlerin, tecavüzlerin, insan kaçırma olaylarının, yaralamaların, ihanetlerin izini bu televizyoncu kadınlarla birlikte sürmesinler.
Suçluları yakalayınca ekrana değil, mahkemeye çıkarsınlar.
*
“Bu tür programlar kesinlikle yayından kaldırılmalı” diyenlere elbette ben de katılıyorum.
Ekranda mahkeme kurup adalet dağıtmaya soyunanlara, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “devlet” olduğunu hatırlatma vakti geldi de geçiyor!
Ama yetmez…
Bugüne kadar bu programa destek veren, programcı kadınların asistanı gibi çalışan emniyet görevlileri de tespit edilmeli. Hepsi hakkında “görevi kötüye kullanmak”tan işlem yapılmalı.
Tabii; muhalif kanallara ve TRT’deki memesi görünen kadına göz açtırmayan RTÜK’ün de bu tür programlar söz konusu olduğu zaman neden devreye girmediği araştırılmalı.
*
Kimse merak etmesin; Müge Anlı işsiz kalmaz!
Çöpçatanlık programı, hafiyelik programı derken denemediği bir tek “futbol yorum” formatı kaldı.
Eminim onda da başarılı olacak ve taraftarları birbirine sokacaktır!