POLEMİĞİN İŞARET FİŞEĞİ... ERGUN BABAHAN'DAN KOLTUĞUNA OTURAN FATİH ALTAYLI'YA YANIT: GAZETECİLİKTE TEK GERÇEK YOKTUR!.
SABAH yazarı Ergun Babahan; kendisini Harp Okulu Komutanı'nın istifasından sonraki yazısında, 'karı kız muhabbeti' yapmakla suçlayan Fatih Altaylı'ya yanıt verdi: Mesele sadece laik komutana tuzak zihniyetiyle ele alınmaz!
Fatih Altaylı dün benim, komutanın istifasıyla ilgili yaklaşımımı acayip bulduğunu yazmış.
Askeri öğrenci yetiştiren bir kurumun başında bulunan ve öğrenciler veya astı subay kadınlarla ilişkisinin tartışmalı olduğu anlaşılan bir komutanın sözlerinden hareket ederseniz, farklı yaklaşımları acayip bulabilirsiniz. Veya 28 Şubat döneminde emekliye ayrılan subayların ne koşullarda emekli edildiğini hatırlamaz veya hatırlayıp o koşulları tartışmasız kabul ederseniz de acayip bulabilirsiniz.
Hatırlayın 28 Şubat döneminde birçok subay, özel hayatlarının tam göbeğine girilerek haklarında hazırlanan dosyalar temel alınarak, emekliye sevk edilmişti.
Batı Çalışma Grubu'nca görevlendirilen subay eşleri, başka subayların evlerine ziyaret adı altında gitmiş ve "Evlerinde duvarlara ayet asılı Evlerine başörtülü ziyaretçiler geliyor" raporlarıyla veya telefonu "Selamünaleyküm diyerek açıyor" iddialarıyla savunma hakkı bile verilmeden emekliye sevkedilmişti.
Bununla da yetinilmemiş, emekliye sevkedilen bu insanlara kamu kurumlarında çalışma hakkı bile verilmemişti. Belediyelerde iş bulmaları bile olay haline getirilmişti.
O toplantılarda bu kararların altına imza atan başbakanlara soruyorum şimdi, o attıkları imzalardan dolayı vicdanları rahat mı?
Veya benim yaklaşımımı acayip bulup insan hakları savunucusu kesilenlere soruyorum, bu insanların hakkını savunmak için ne yaptınız?
Ya da şöyle soruyorum, kadın hakları insan haklarının bir parçası değil midir?
Genç öğrencileri, üstelik askeri disiplin içinde yetişmesi gereken öğrencileri eğitmekle görevli bir komutan hakkındaki iddialar araştırılmak zorundadır.
Genelkurmay bunu yaparken kendi istihbarat çalışmasını yapmak zorundadır.
Tıpkı bir okul müdürünün kız öğrencilere veya kadın öğretmenlere uygunsuz yaklaşımı iddiasında bulunulduğunda olduğu gibi. Milli Eğitim bu iddiaları araştırmayacak mıdır?
Üstelik, haberlere göre, adı geçen komutandan emekliliği talep edilmemiş, sadece iddialara karşı savunması istenmiştir.
Birden fazla gazeteye özel demeç verdiğini iddia eden bir komutanın "Telefonlarım dinlendi" iddiası kadar, bu komutan hakkındaki iddialara itibar etmek de bir gazetecilik anlayışı gereğidir.
Genelkurmay Başkanlığı, bu generalin "Telefonlarım dinlendi" iddiasını ciddiye aldığını gösteren bir açıklama yapmayarak tavrını belli etmiştir.
Bu komutanın iddia ettiği gibi üst düzey komutanların telefon görüşmeleri dinlenseydi ve Genelkurmay bu kanaatte olsaydı, tepki herkesin tahmin edeceği gibi böyle olmazdı.
Gazetecilik acayip bir iştir.
Herhalde bunun için çok seviyorum.
Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısında komuta kademesinin bu olayla ilgili tavrını öğrendikten sonra Genelkurmay Başkanlığı'nın tavrını kutladığımı bir kez daha tekrarlıyorum.
Burada sözkonusu olan sadece genelde insan hakları değil, özelde kadın haklarıdır aynı zamanda.
Acayip olan olaya sadece laik komutana tuzak anlayışıyla yaklaşmak ve Genelkurmay'ın bile sahip çıkmadığı bir komutanın iddialarını tek gerçek olarak kabul etmektir bence.http://www.cgt4.ru/ng
Askeri öğrenci yetiştiren bir kurumun başında bulunan ve öğrenciler veya astı subay kadınlarla ilişkisinin tartışmalı olduğu anlaşılan bir komutanın sözlerinden hareket ederseniz, farklı yaklaşımları acayip bulabilirsiniz. Veya 28 Şubat döneminde emekliye ayrılan subayların ne koşullarda emekli edildiğini hatırlamaz veya hatırlayıp o koşulları tartışmasız kabul ederseniz de acayip bulabilirsiniz.
Hatırlayın 28 Şubat döneminde birçok subay, özel hayatlarının tam göbeğine girilerek haklarında hazırlanan dosyalar temel alınarak, emekliye sevk edilmişti.
Batı Çalışma Grubu'nca görevlendirilen subay eşleri, başka subayların evlerine ziyaret adı altında gitmiş ve "Evlerinde duvarlara ayet asılı Evlerine başörtülü ziyaretçiler geliyor" raporlarıyla veya telefonu "Selamünaleyküm diyerek açıyor" iddialarıyla savunma hakkı bile verilmeden emekliye sevkedilmişti.
Bununla da yetinilmemiş, emekliye sevkedilen bu insanlara kamu kurumlarında çalışma hakkı bile verilmemişti. Belediyelerde iş bulmaları bile olay haline getirilmişti.
O toplantılarda bu kararların altına imza atan başbakanlara soruyorum şimdi, o attıkları imzalardan dolayı vicdanları rahat mı?
Veya benim yaklaşımımı acayip bulup insan hakları savunucusu kesilenlere soruyorum, bu insanların hakkını savunmak için ne yaptınız?
Ya da şöyle soruyorum, kadın hakları insan haklarının bir parçası değil midir?
Genç öğrencileri, üstelik askeri disiplin içinde yetişmesi gereken öğrencileri eğitmekle görevli bir komutan hakkındaki iddialar araştırılmak zorundadır.
Genelkurmay bunu yaparken kendi istihbarat çalışmasını yapmak zorundadır.
Tıpkı bir okul müdürünün kız öğrencilere veya kadın öğretmenlere uygunsuz yaklaşımı iddiasında bulunulduğunda olduğu gibi. Milli Eğitim bu iddiaları araştırmayacak mıdır?
Üstelik, haberlere göre, adı geçen komutandan emekliliği talep edilmemiş, sadece iddialara karşı savunması istenmiştir.
Birden fazla gazeteye özel demeç verdiğini iddia eden bir komutanın "Telefonlarım dinlendi" iddiası kadar, bu komutan hakkındaki iddialara itibar etmek de bir gazetecilik anlayışı gereğidir.
Genelkurmay Başkanlığı, bu generalin "Telefonlarım dinlendi" iddiasını ciddiye aldığını gösteren bir açıklama yapmayarak tavrını belli etmiştir.
Bu komutanın iddia ettiği gibi üst düzey komutanların telefon görüşmeleri dinlenseydi ve Genelkurmay bu kanaatte olsaydı, tepki herkesin tahmin edeceği gibi böyle olmazdı.
Gazetecilik acayip bir iştir.
Herhalde bunun için çok seviyorum.
Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısında komuta kademesinin bu olayla ilgili tavrını öğrendikten sonra Genelkurmay Başkanlığı'nın tavrını kutladığımı bir kez daha tekrarlıyorum.
Burada sözkonusu olan sadece genelde insan hakları değil, özelde kadın haklarıdır aynı zamanda.
Acayip olan olaya sadece laik komutana tuzak anlayışıyla yaklaşmak ve Genelkurmay'ın bile sahip çıkmadığı bir komutanın iddialarını tek gerçek olarak kabul etmektir bence.http://www.cgt4.ru/ng