"PKK'YA DEVLET VERMEDEN BU SAVAŞ BİTMEZ"!..TÜRK BASININDA İLK KEZ AÇIKÇA YAZILDI!..

'Bu vatan için gerekirse canımı veririm, ama oğlumu bu sonu belli olmayan savaş için askere göndermem' çıkışıyla dikkat çeken Akşam yazarı Halit Kakınç, Türk basınında bugüne kadar yazılmayanı ilk kez açık açık yazdı.

OLAY HAFİFE ALINDI


Madem Söz´ün Başladığı Yerdeyiz, öyleyse konuşalım. Önce hafızalarımızı tazeleyelim.

PKK, 1984´te çıktı. 1978´den beri bölgede sıkıyönetim vardı. Özal, işin başında olayı küçümsedi. Ordu ise önemsedi. Genelkurmay Başkanı, "Bu bir isyandır" dedi.

Karşı operasyonlar 1986´ya kadar sürdü. Başarılı olundu. PKK yayınlarında "Bu, bizim için Sarıkamış" ifadesi kullanıldı. 1987´de sıkıyönetim kalktı.

1987 yazında Ege Krizi patladı. Kayseri ve Bolu´daki komandolar Ege´ye gönderildi. PKK, 3. Kongresi´nde zorunlu askerlik ve sistematik katliam kararı aldı. Türkiye´de ise OHAL´e geçildi.

OHAL, düşük yoğunluklu çatışma çerçeveli bir İngiliz modeliydi. Yetki, sivil otorite´ye bırakıldı. Mücadele, bu konuda deneyimsiz jandarma´ya verildi. Terör tırmandı.

87, 88 ve 89´da PKK, istediği yere gelemedi. APO, "Barajı aşamadık" diye yakındı. Körfez Krizi çıktı. Bölgesel dengeler altüst oldu. PKK, kentlere uzandı. Kuzey Irak´ta 8. Irak Tümeni´nin silahlarını ele geçirdi.

Kaynak, silah ve personele kavuştu. Bu süreçte Türkiye, işi jandarma ile götürdü.

...ki anlayalım

PKK'YI YOK OLMAKTAN TALABANİ KURTARDI


1992 yazında, işin Türkiye açısından stratejik bir tehdide dönüştüğü anlaşıldı. Kasım´da Silahlı Kuvvetler devreye girdi.

APO, Cephe Savaşı emri verdi. PKK´yı yok olmaktan Talabani kurtardı. 1992´de rahatladık. Türkiye, sınırdaki yuvalara el koydu.

93 ve 94´te operasyonlar sınır içinde kaldı. PKK cepheyi genişletti.

95´te Kuzey Irak´a girdik. Kuzey Irak, cephe gerisi olmaktan çıktı. Cephe, Sivas´tan Erbil´e kadar uzanan alan oldu. 97´de APO, "Galiba bu iş bitiyor" dedi.

PKK´nın Parmaksız Zeki gibi askerî liderleri tasfiye edildi. TSK, Suriye´yi tehdit etti. İktidar, bu sürecin peşine takıldı. 1999´da PKK, Türkiye´den ayrıldı.

Düşük yoğunluklu çatışma bu kadar yapılabilirdi. Ardından diğer millî güç unsurları devreye girmeliydi. Giremedi.

PKK, TSK ile KDP arasında sıkıştı. 2002-2003´te Talabani ile işbirliği yapıldı.

Ve 2003´te ABD, bölgeye geldi. PKK´nın bir unsuru, PJAK´laştı. PKK ve PJAK, İran´a ve Türkiye´ye karşı baskı unsuru olarak değerlendirildi. Barzani de bu politikayı benimsedi.

"PKK'YA DEVLET VERMEDEN BU SAVAŞ BİTMEZ"


Aslında o dönem, PKK yenildi. İş sivillere kaldı. Siviller 1999-2003 arasındaki süreci kullanamadı. AB çerçevesinde halledebiliriz hatasına düşüldü.

Açık konuşalım: İşi silahlı yöntemle bitirme süreci aşıldı. PKK´ya devlet vermediğiniz ve Türkiye´ye hasım güçler bunu istemedikçe, bu savaş bitmez. Çünkü, bu bir Vekâleten Savaş!.. PKK´nın patronları hep değişti. Suriye idi. Almanya idi. İran, Irak ve AB destekledi. Sonunda, ABD geldi.

Bu yeni koşullara göre yeni stratejilere ihtiyacımız var: Jandarma içinde kolordu gibi özel bir kuvvet yapılandırabiliriz. Bölgeye yönelik bir Kalkınmada Öncelik Bakanlığı kurabiliriz. Bölge bürokrasisini yeniden düzenleyebiliriz. Barzani´yi, ekonomik çıkarlarını baskı unsuru olarak kullanarak gerekirse döve döve dost yapabiliriz.

Bu arada bölge halkına destek vermeyi ihmal etmemeliyiz.

Unutulmasın - bu bölge bizim bölgemiz... Yeter ki doğru konsepti geliştirelim.