PEK SEVERSİNİZ REKABETİ!...
Sıkıntılı dönemlerde yayınına son verilen Sabah Almanya baskısını göreve gelir gelmez yeniden yayınlamak için harekete geçtiğinde Hürriyet'in neler yaptığını yazan Fatih Altaylı,Ertuğrul Özkök'ten bir talepte bulundu.Neydi o talep?
Pek seversiniz rekabeti
Ertuğrul Özkök, benim Almanların, Doğan Grubu'nun Almanya'daki girişimiyle ilgili görüşlerine yer vermeme bir miktar bozulmuş olacak ki, dün bir yazı kaleme almış.
Diyor ki, "Biz yurtdışında başarılı işler yapan Türkleri alkışlarız."
Örnek olarak da, Çukurova Grubu'nun İran'daki yatırımlarıyla ilgili görüşlerini aktarıyor.
Doğan Grubu ile Çukurova'nın "ilişki vaziyetini" bildiğimiz için güldük. Tabii şimdi barışmak isteyip, zeytin dalını bu yolla uzatıyorlarsa o başka. Yılların "kan davasını", "Turkcell, Doğan Grubu'na reklam vermiyor" diye unutturmak da ilginç bir "ilke" anlayışı.
Gelelim, Doğan Grubu'nun "yurtdışında yatırım yapan Türklere nasıl destek olduğuna..."
Sabah gazetesi, sıkıntılı dönemlerinde Almanya'daki yayınına son vermişti. Ben göreve gelir gelmez bunu yeniden başlatmak için kolları sıvadım.
Biz hazırlıkları yaparken Özkök ile karşılaştık. "Almanya'da gazete yayınlayacakmışsın. Yapma, çok büyük zarar. Biz çok para kaybediyoruz" dedi.
"İyi ya biraz da rakibiniz para kaybetsin. Biz de yayınlayacağız" dedim.
Yayına geçtiğimiz ilk gün elimize bir mahkeme kararı yollandı.
Doğan Grubu, Sabah'ın Almanya'daki isim haklarını kendi üzerine geçirmişti ve bizim yayınımızı durdurmak istiyordu.
Hemen mahkemeye gittik. Alman yargısı "Böyle rezalet olmaz" diyerek isim hakkının bize, Sabah'a ait olduğunu teyit etti.
Yayına başladık.
Ama sevgili rakibimiz durmadı.
Dağıtım yapmak üzere bize teklif veren Axel Springer'le atacağımız imza son dakikada engellendi. İstanbul'a kadar gelen Springer yetkilisi son anda gelen bir telefonla durdu
ve "Kusura bakmayın. Doğan sizi dağıtmamızı istemiyor. Onlarla kapsamlı bir işbirliği arifesindeyiz. Bunu bozmakla tehdit ediyorlar" dedi.
Yetmedi.
Baskımızı bir Alman gazetesinin tesislerinde yapıyorduk.
Aynı matbaa Bild'in bölge baskısını da yapıyordu.
Bu matbaayı "Sabah'ı basarsan Bild'in baskısını sizden alırız" diye tehdit ettiler.
Peki bütün bunlar ne için.
Hürriyet'in 28 bin, Sabah'ın bütün bu baskılara rağmen şimdilik 15 bin sattığı Almanya'daki küçücük Türk gazete pazarı için.
Sevgili Ertuğrul Özkök, bu yazdıklarımın bir tekini yapmadıysanız "Yapmadık" de.
Ha bir de karşıma muhatap diye "doğru düzgün" birilerini çıkar. Bu haliyle komik oluyor...
Ertuğrul Özkök, benim Almanların, Doğan Grubu'nun Almanya'daki girişimiyle ilgili görüşlerine yer vermeme bir miktar bozulmuş olacak ki, dün bir yazı kaleme almış.
Diyor ki, "Biz yurtdışında başarılı işler yapan Türkleri alkışlarız."
Örnek olarak da, Çukurova Grubu'nun İran'daki yatırımlarıyla ilgili görüşlerini aktarıyor.
Doğan Grubu ile Çukurova'nın "ilişki vaziyetini" bildiğimiz için güldük. Tabii şimdi barışmak isteyip, zeytin dalını bu yolla uzatıyorlarsa o başka. Yılların "kan davasını", "Turkcell, Doğan Grubu'na reklam vermiyor" diye unutturmak da ilginç bir "ilke" anlayışı.
Gelelim, Doğan Grubu'nun "yurtdışında yatırım yapan Türklere nasıl destek olduğuna..."
Sabah gazetesi, sıkıntılı dönemlerinde Almanya'daki yayınına son vermişti. Ben göreve gelir gelmez bunu yeniden başlatmak için kolları sıvadım.
Biz hazırlıkları yaparken Özkök ile karşılaştık. "Almanya'da gazete yayınlayacakmışsın. Yapma, çok büyük zarar. Biz çok para kaybediyoruz" dedi.
"İyi ya biraz da rakibiniz para kaybetsin. Biz de yayınlayacağız" dedim.
Yayına geçtiğimiz ilk gün elimize bir mahkeme kararı yollandı.
Doğan Grubu, Sabah'ın Almanya'daki isim haklarını kendi üzerine geçirmişti ve bizim yayınımızı durdurmak istiyordu.
Hemen mahkemeye gittik. Alman yargısı "Böyle rezalet olmaz" diyerek isim hakkının bize, Sabah'a ait olduğunu teyit etti.
Yayına başladık.
Ama sevgili rakibimiz durmadı.
Dağıtım yapmak üzere bize teklif veren Axel Springer'le atacağımız imza son dakikada engellendi. İstanbul'a kadar gelen Springer yetkilisi son anda gelen bir telefonla durdu
ve "Kusura bakmayın. Doğan sizi dağıtmamızı istemiyor. Onlarla kapsamlı bir işbirliği arifesindeyiz. Bunu bozmakla tehdit ediyorlar" dedi.
Yetmedi.
Baskımızı bir Alman gazetesinin tesislerinde yapıyorduk.
Aynı matbaa Bild'in bölge baskısını da yapıyordu.
Bu matbaayı "Sabah'ı basarsan Bild'in baskısını sizden alırız" diye tehdit ettiler.
Peki bütün bunlar ne için.
Hürriyet'in 28 bin, Sabah'ın bütün bu baskılara rağmen şimdilik 15 bin sattığı Almanya'daki küçücük Türk gazete pazarı için.
Sevgili Ertuğrul Özkök, bu yazdıklarımın bir tekini yapmadıysanız "Yapmadık" de.
Ha bir de karşıma muhatap diye "doğru düzgün" birilerini çıkar. Bu haliyle komik oluyor...