Pedofili yazarı kendini böyle savundu: Yaşamasam yazamam!

'Pedofili' içerikli 'Zümrüt Apartmanı' kitabının yazarı Abdullah Şevki, gözaltına alınmadan saatler önce yeniakit.com.tr’nin sorularını yanıtladı. Kitabını ‘sanat eseri’ diyerek savunan Şevki, 'Ben onu eğer yaşamazsam, yazamam' ifadelerini kullandı.

Yazdığı ‘pedofili’ içerikli metinleri sebebiyle toplumda infiale yol açan Abdullah Şevki, gözaltına alınmadan saatler önce yeniakit.com.tr’nin sorularını cevapladı. “Ben size dürüstçe bir şey söyleyeyim. Ben onu eğer yaşamazsam yazamam” diyen Şevki, “Olayı tahayyül edip tasarımını yapmazsam ve kelimeleri de dile getirmezsem yaptığım iş o zaman beş para etmez” ifadelerini kullandı.

İşte Şevki’nin kendini savunduğu açıklamaları:

- Yazdığınız satırlara gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Bu kadar adam şaha kalkarak yazar olan bir adamı ayağının altına almaya çalıştı. Demek ki başarılıyım. Ben bu konuda yüzde yüz başarılıyım. Bu kitabın içindeki hikayelerin her birisi bir değerdir. Çünkü bütün herkesi ayağa kaldırdım. Herkes bana ‘rezil herif, beş para etmez herif, ahlaksız herif’ diyebilir. Ben ne ahlaksızım ne de rezilim. Üstelik çok geniş bir tahsilim var. En iyi yerlerde çalıştım. En iyi işleri yaptım. Benim hiç işim gücüm yok da topluma pornoyu benimseteceğim diye mi uğraşacağım? Böyle bir şey olabilir mi? Ben bu yazılarımla edebiyattan anlamayan bütün kıt zekalı herifleri ayaklandırdıysam, o zaman başarılıyım.”

- Yazdıklarınızın doğru olduğunu mu savunuyorsunuz?

“Bu duyguların kelimelerle verilmesi lazım. Eğer bir hikaye bunları veremiyorsa yani bir olay hikayesi ise başından sonuna kadar bir olayı anlatıyorsa o hikaye güçlü bir hikaye değildir. İyi bir hikaye de değildir. Bizim geleneğimizde de var. Buna tahkiye deniyor. Bir konu başından sonuna kadar anlatılıyor. Bu birçok hikayecimiz de var. Benim burada yaptığım ise başka bir şey. Ben bir durum hikayesi yazıyorum ve bütün bu duyguları kelimelerle vermeye çalışıyorum.”

- İnsanlar o satırları okuyunca tiksindiklerini söylüyorlar, hikaye böyle mi olur?

“Buna tiksinti diyemezsiniz ben bunu kurguluyorum. Siz okur tarafındasınız ben ise yazı tarafındayım. Siz okurken bunu tam olarak hissediyorsanız, o zaman mesele yok. Ben başarılıyım demektir. Facebook'tan falan bu kadar eleştiri yaptılar ya. Eğer buna değerler açısından bakarsanız, o zaman iş değişir. Bunların her birisinde sanatçının kalitesi önemli. Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm kitabında bir pedofili hikayesi anlatır. Orada yaşlı bir adam çok küçük bir çocuğa karşı aşk besliyor. Neticede adamın yazdığı roman çok kaliteli bir çalışma.”

- Çocuğunuz var mı bilmiyorum ama bu satırları çocuğunuz okusa ne hissederdiniz?

“Bu kitap küçük bir çocuğa göre değil. Ergin bir birey için hazırlandı. Yani bunun içerisindeki kurgu ve kelimelerin örgütlenişi büyük bir insana göre. Felsefe ve edebiyatı çok iyi okumuş ve bunu çok iyi özümsemiş kişilere sunulmuş bir kitap. Yaş sınırı da 25 falan diyebiliriz.”

- Ancak kitabınızda bir yaş uyarısı yok?

“Uyarım şöyle ki bu kitabın içindeki hikayelerin her birisi de çok güzel, okuyabilirler ama önyargı ile değil. Hiç kurgu olan bir metin suç olur mu? Böyle saçma bir şey olur mu? O zaman sanatın hepsini öldürelim.”

- Sizin düşüncenize göre değerlendirilirse porno sinema filmleri de bir sanat. Ama porno yasal olarak yasaktır. Çocuk pornosu bulundurmanın çok ağır cezaları var. Sizin yazdığınız o satırların çocuk pornosundan ne farkı var?

“Kurgu pornoların çeşitleri var. Mesela ....’nın filmleri var, her birisi güzel. Onun karşısında Latin Amerika'da çekilen uyuşturucu patronlarının filmleri var. Beş para etmez. ‘Ben seyretmiyorum kardeşim porno, rezil bir şey’ diyenlerin hepsi en azından bir kere seyretmiştir. Benim kitabımda zaten böyle bir şey yok. Benim yaptığım şey kelimelerle betimleme ortaya çıkartmak.”

- Kitabınızdaki o satırların okuyanları olumsuz etkileyeceğini düşünmüyor musunuz?

“Türkiye'de kitap okunmuyor. Hele benim kitabımın okunması hiç inandırıcı değil. Biri bana gelse dese ki ‘Ya kardeşim senin kitaplarının hepsi bitti’, hayret ederim yani. Bir kere Türkiye'de okuma diye bir şey yok. Ülkemizde bir hafta içinde yedi kitap satılıyor. Yani ortada bir şey yok. Kim almış da okumuş da etkilenmiş?”

- Kültür ve Turizm Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Aile Bakanlığı hakkınızda suç duyurusunda bulundu. Bununla ilgili ne dersiniz?

“Ben bu kitabı Kültür Bakanlığı'nın onayıyla yayınladım. Neden arkasından suç duyurusunda bulunuyorlar? Bu kitap durup dururken değil, Kültür Bakanlığının onayıyla yayınlandı. Sen bu bandrolü basmış mısın? Şimdi ne hakkın var ki bu kitabın içinde şu var bu var demeye? Alıp inceleseydin. Her şeyi incelemiyorlar mı? Mesela komünist kitap yaz, bittin.”

- Bu kurgularla sapkın hisler taşıyan insanlara yol göstermiş olmuyor musunuz, yani kötülüğü ve iğrençliği yaygınlaştırmak değil midir bu?

“Şimdi gerçekçilik akımına ilişkin bir kitap bu. Kitabın içindeki hikayeler de gerçekçilik akımının ilkelerine göre yazılan kurgular. Burada yapılmak istenen şey okuyan tarafta tiksindirici ve itici hisleri oluşturmak. Maalesef Türkiye'de bir hikaye okumaktan aciz insanlar var. Bir de olayın bir başka boyutu pedofıliyi özendirecek olsam bunu ben mi yapacağım? Ben öyle çok fazla önde bir yazar değilim. Orhan Kemal yapsa hadi neyse ki o da yapmıştır.”

- Tehditler alıyor musunuz?

“Tehdit var. Mesela beni gebertebiliirler. Öyle kıt kafalı adamlar var ki seni bir şey için gebertiyor herif. Herif seni yok edebilir. Bir yerde izler takip eder ve öldürür. Ben öldüm gittim diyelim. Porno mu bitecek? Pedofili mi bitecek? Bunların hepsi insan dünyadan yok olana kadar devam edecek. Yeter ki eğitim çok iyi olsun.”