'PARA DUVARI YIKILDI; YANDAŞ BAŞYAZAR BİR NUMARALI MUHALİF OLDU!'

Vatan yazarı Mustafa Mutlu, Star'dan ayrıldıktan sonra iktidarı topa tutan Mehmet Altan'a fena yüklendi...

Para duvarı yıkıldı; yandaş başyazar bir numaralı muhalif oldu!

Yıllardır iktidarın tüm politikalarını neredeyse kayıtsız şartsız destekleyen...

İslamcı-liberal ittifakının yılmaz savunuculuğunu kimselere bırakmayan...

Yargının, iktidarın kontrolüne devredilmesini sağlayan 12 Eylül 2010 referandumuna, “Yetmez ama evet” diyerek destek veren...

Meşhur İkinci Cumhuriyet’in fikir babası Prof. Dr. Mehmet Altan Star Gazetesi’nden atıldı ya...

Şimdi, “demokrasi kahramanı, ilkeli mazlum gazeteci”yi oynamaya soyundu!



***


Onlarca köşe yazarının o ya da bu yöntemle susturulduğu...

Yüzlerce gazetecinin işsiz bırakıldığı...

Yüze yakın yazarın, muhabirin ve gazete yöneticisinin zorlama gerekçelerle tutuklandığı...

Gazetelerin başına gazetecilerin değil, parti sözcülerinin oturtulduğu...

Oto sansürün, sansürün, yasağın ayyuka çıktığı günlerde, “basın özgürlüğü” konusunda ağzını açmayan...

İktidar yandaşı gazetesinden ayrı, televizyonlardan ayrı, üniversiteden ayrı, rapor yazdığı iş adamı örgütlerinden ayrı maaşa bağlanan bu arkadaş; artık bulduğu her mikrofona konuşuyor ve “bir numaralı basın özgürlüğü savaşçısı” pozlarına bürünüyor!


***


Son olarak da T24 isimli internet sitesine röportaj vermiş ve bir iki aykırı çıkış dışında düne kadar önünde “secde ettiği” iktidarı topa tutmuş...

Ne yalan söyleyeyim; bayağı da sıkı eleştirmiş... İşte o sözlerden bir demet:

“Hükümet biat istiyor... Sapına kadar sansür var... Dostane eleştiri dahi kabul edilemez hale geldi... Gazete yönetimine siyasetçiye biat edenler geliyor... Siyasi baskıyla ilan toplanıyor, gerçek tirajlar saklanıyor... Bunu yaz, bunu yazma diyorlar... Hükümet neye kızıyorsa, oraya oto-sansür giriyor. Meslek ilkeleri yerine, ‘Hükümet buna kızar, buna kızmaz’ anlayışı devreye giriyor... Başlığa kadar her şeye karışılıyor, eleştirel bakanlar işten atılıyor!”


***


İyi de koca Profesör Mehmet Altan...

Tüm bunlar, “sen işten atıldıktan sonra” mı oldu? Türk basını son on yıldır zaten bu halde değil mi? Ve biz, yani birkaç kişi... Tüm bunları, “işsiz kalmak, hatta tutuklanmak pahasına” anlatırken, sen yandaş gazetenin başyazarlık koltuğunda “özgürlüklerden ve ileri demokrasi”den dem vurmuyor muydun?

Bugüne kadar işten atılan, tutuklanan hangi gazetecinin arkasından tek satır “basın özgürlüğü” yazısı yazdın?

Katıldığın ya da yönettiğin hangi televizyon programında bu zulmü eleştirdin?

Yoksa o günlerde; gerçeklerle senin arana giren şey, “kalın tomarlardan oluşan bir para duvarı” mıydı?

Şimdi o “para duvarı” yıkıldığı için mi gerçekleri görmeye ve bağırmaya başladın?


***


Sözü uzatmaya hiç gerek yok:

Bu arkadaşların b.kunda boncuk olmalı ki; ne yaparlarsa yapsınlar hep “en” olmayı başarıyorlar...

Mehmet Altan şu günlerde “kıvırma sanatı”nın yeni bir örneğini sergiliyor ve “en mağdur ve en mazlum gazeteci”yi inanılmaz bir başarıyla oynuyor!

Yirmi gün önceye kadar “yandaşlıkta en önde”ydi, şimdi “en muhalif yazar ve en korkusuz kalem” oluverdi!

Bu arkadaşa çok kolay iki sorum var:

Yeniden iktidarı desteklemen, yani gerçekleri görmezden gelmen için kaç dolarlık bir “para duvarı” gerekiyor?

Eğer o para duvarını bulursan; yine bildiğimiz, “Yetmez ama evet”çi Mehmet Altan olacak mısın?