''PARA AYDIN DOĞAN'IN! BİZİM ÇOK ŞEY SÖYLEMEMİZ DOĞRU OLMAZ!''

Birleşmeden ortaya çıkacak gazeteyi görmeden söylüyorum...

Yayın hayatına 1996 yılında başlayan ve Mehmet Yılmaz’ın kurucusu olduğu iki gazete şimdi birleşiyor. Birleşmeden ortaya çıkacak gazeteyi görmeden söylüyorum: Bu gazete tutmaz…

Neden tutmaz? Yanıtını Divan Edebiyatı’nın muhalif ruhlu ünlü Şairi Nabi vermiş:

Bende yok sabr-ı sükun

Sende vefadan zerre

İki yoktan ne çıkar?

Gel fikreyleyelim bir kere

Şu çok önemli: Bir kere Radikal ismiyle müsemma öncelikle Türkiye’nin sol ve demokrat kamuoyuna ve genç okurlarına hitap etmek üzere yayımlanan bir gazeteydi. Çıktığı zamana denk gelen Susurluk soruşturması ve solun toparlanma, kitlesel olarak partileşme döneminde yaptığı haberlerin oluşturduğu imge ile kendisine medya piyasasında bir yer edindi. Ama Doğan Grubu’nda hiçbir yayının yayın ve işletme politakası uzun süre kararlılıkla sürdürülmez, patronaj kısa süre sonra gazete ya da televizyonun imajı, içeriği ve kadrosu ile oynamaya başlar. Dışarıdan gelen basınçlara direnemez, yayın yönetmenlerine öneri ve sonra da dayatmalarda bulunur.

Radikal’in prestijli imgesinin cazibesine kapılan, kendilerini o gazeteye uygun addeden ama gazetenin genç ve muhalif imajına hiç uymayan Hasan Celal Güzel, Gündüz Aktan, Namık Kemal Zeybek gibi kimi isimlerin Radikal’de köşe yazmaya başlaması bu müdahalelerin gazeteye belki de en fazla zarar vereni oldu. Gazete bunun sonucunda hem okur kaybetti hem de Murat Belge gibi bir yazarın gazeteyi terk etmesine yol açtı.

Önce Birgün sonra da Taraf’ın yayın hayatına başlaması Radikal’in muhalif yayın ortamındaki rakipsizliğini ortadan kaldırırken, gazete bu durumu merkeze daha fazla yaklaşarak aşmaya çalıştı ama merkez doluydu.

Önümde son tiraj raporları var. Bu raporlara göre Radikal 38 bin, Referans 11 bin satmış. İkisini topluyorum 49 bin yapıyor. Yani ikisinin toplamı 54 binlik Taraf’ı bulamıyor… Muhabir ve editörlerinin doğru düzgün maaş alamadığı, arkasında güçlü bir grubun olmadığı, televizyon ve radyo reklamlarının yapılmadığı Taraf gazetesi kadar bile olamıyorlar.

Tabii yine Radikal’e dönersek: Radikal’in okuru elbette yaşam için paraya ihtiyaç duysa da ekonomiye ve ekonomi gazeteciliğine diğer okur kesimlerine göre, görece mesafelidir. Yani bir ekonomi gazetesiyle birleşmenin tiraj açısından yarar sağlayacı son gazetedir.

Her ne kadar olumlanacak bir şey değilse de Türkiye solu ve muhalefeti hâlâ öncelikle laiklik konusunda çok hassastır ve Kemalizmle sempati ilişkisi az da olsa sürmektedir. Bu eleştirilecek bir durum ama Eyüp Can’ın gazetecilik geçmişi ve siyasi tavrı bundan sonra bu okur kitlesinin Radikal’den daha fazla uzaklaşmasına neden olacaktır.

Özgürlükçü muhalefet ise zaten Taraf’ta buluyor kendi sesini. Daha solda olanlar ise Birgün’de.

Tuğrul Eryılmaz yönetimindeki Radikal İki gazetenin pazarlama deyimiyle ’unique selling proposal’ı, yani biricik satış önerisi. Yıldırım Türker, Ahmet İnsel gibi forslu yazarlar buradan ana gazeteye geçti. Eyüp Can’ın Radikal İki’ye ilişkin tasarrufları bu dönemde çok önemli olacak. Eşi Elif Şafak için Türkiye entelijansiyası çok önemli olduğundan Can’ın bu eke istese de dokunması pek mümkün görünmüyor.

Nuray Mert’in tam da Eyüp Can’ın gelişinin ardından ve tam da kendisi bu kadar parlamış ve Radikal’in geleneksel okurunun en fazla takip ettiği yazarı olmuşken, Ak Parti’ye karşı yürüttüğü muhalefetle Radikal’e yeni okurlar kazandırmaya başlamışken istifa etmesi ve bunun Eyüp Can’ın gelişine ilişkin bir protesto olarak anlaşılması Can’a bir ’hoşgeldin darbesi’ oldu.

Radikal iki ve Yıldırım Türker, Ahmet İnsel gibi yazarlar şimdi Eyüp Can için daha önemli.

Para Aydın Doğan’ın. Bizim çok şey söylememiz doğru olmaz. Olan yine onlarca meslektaşımıza olacak.

Eyüp Can iyi yetişmiş bir komutan. Kendisini 20 yıldır takip ederim. Zaman gazetesinde yaptığı röportajlardan beri… Entelektüel birikimi ve formasyonu neredeyse mükemmel olan Can’ın formasyonu bir ekonomi gazetesini yönetmeye yetmezken tam 7 yıl, Türkiye’nin iki ekonomi gazetesinden birisinin genel yayın yönetmeliği görevi verildi. Hürriyet gibi güçlü bir markanın altında pazarlandı. Yine de başarılı olamadı… Neden? Eyüp Can iyi bir ekip kuramadı. Sırf kendisine sadık olsun diye seçtiği kurmayları gazeteyi Hanım’ın Çiftliği gibi yönetti. Eş ve dostunun milyonlarca dolarının portföyünü İMKB’de yöneten gazetecilere koltuk verdi. Sonuç ortada. Ruhsuz bir ekonomi gazetesi ortaya çıktı.

İsmet Berkan ise dünya yıkılsa umurunda olmayacak kadar rahat ve geniş bir adamdı. Tarihe Babıali’nin en fazla gaf yapan genel yayın yönetmeni olarak geçmeyi başardı. Berkan yaşamayı seven bir adamdı. İş onun için ikinci plandaydı. Hakkını teslim etmek gerekir: Hiçbir zaman koltuğunun kölesi olmadı. Gazeteciliği amaç gibi gören meslektaşlarının aksine hep araç olarak gördü. Yaşama sevinci, yaşam kalitesi, tercihleri ve aile hayatıyla bir Babıali kontuydu. Aslına bakarsanız kaptan köşkünü de çok onurlu bir şekilde terk etti. Kendisine yakışan da buydu.

Radikal Referans nasıl kurtulur?

1) Eyüp Can sağlam bir kurmay kadrosu kurmalı. Referans’ta yaptığı hatayı tekrarlamamalı.

2) Başarısız ve kompleksli insanlarla yol alınmaz. Ekibi oluştururken bunu göz ardı etmemeli.

Benden söylemesi. Yazıyı Yunus Emre’nin bir dörtlüğü ile bitiriyorum:

Referans da yalan

Radikal’da yalan

Al biraz da

Sen oyalan.

RADAR OPERATÖRÜ