PANA FİLME BÜYÜK SUÇLAMA!

Adnan Menderes ile Ayhan Aydan'ın dramatik aşkını anlattığı Ben Bu Adamı Sevdim adlı romanının yazarı İsa Yılmaz, Pana filmin yeni dizisi için ağır konuştu

Kurtlar Vadisi ve Kurt Kanunu dizilerinden sonra PANA Film yeni bir dönem dizisine daha imza atmak üzere.

Ben Onu Çok Sevdim adlı dizi filminin ATV ekranlarında yer almasına sayılı günler kaldı. Ancak yapımın ismiyle ilgili çok büyük bir suçlama ortaya atıldı.

İKİ İSMİN BU KADAR BENZEMESİ TESADÜF MÜ?

Yazar İsa Yılmaz Adnan Menderes ile Ayhan Aydan'ın dramatik aşkını anlattığı Ben Bu Adamı Sevdim adlı romanını geçen Aralık ayında piyasaya çıkarmıştı.

Dizinin ismi ile romanın isminin benzerliği dikkatlerden kaçmıyor.

Romanı kaleme alan İsa Yılmaz bu durum hakkında şunları kaydetti:

KEŞKE NEZAKETEN SORULSAYDI

"Adnan Menderes Türk siyasi tarihinde büyük bir öneme sahip dirayetli ve oldukça başarılı bir devlet adamıdır. Onun hayatı acı dolu zaferlerin hikayesiyle doludur.

Öte yandan Mustafa Kemal Atatürk'ün keşfedip CHP'ye aldığı bu unutulmaz devlet adamının idam edilmesi derin yapıların ne kadar tehlikeli olduğunun da bir kanıtıdır. Menderes ve ailesi hakkında ne kadar roman yazılsa ve ne kadar film çekilse azdır. Ancak tüm bunlar yapılırken insanların emeğine saygı gösterilmesi de vicdani bir sorumluluktur.

Tarih ile ilgilenen herkes bilir ki Yassıada'daki o acımasız mahkemeye Ayhan Aydan büyük bir metanetle gelmiş, tüm o zalimlerin suratına tokat gibi şu tarihi cümleyi çakmıştır: Ben Bu Adamı Sevdim... Bu cümle Menderes hakkındaki Bebek Davası'nı bitirmiştir. Ve bu cümle tarihin en hüzünlü adamını bahtiyar etmiştir.

Ve bu cümle tarihe unutulmaz bir şekilde kazınmıştır. Keşke PANA Film bu tarihi cümleyi aslına uygun bir şekilde kullansaydı. Ve kullanmadan önce de Paradoks Yayınları'ndan, sadece nezaket adına ricada bulunsaydı."

BEN BU ADAMI SEVDİM KİTABI HAKKINDA

"Ben Bu Adamı Sevdim", Türk siyasi tarihinin en önemli olaylarından birinin, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamı çevresinde kurgulanmış bir roman. Siyasi çatışmaların, iktidar hesaplaşmalarının, politik açmazların karanlık Türkiye'sinde, sarhoş cellâtların ellerine teslim edilen aydınların ibret verici ve sarsıcı hikâyesi...

DenemeYazar İsa Yılmaz, bu romanında, Türk okurunu toplumsal belleği ve kendi vicdanıyla hesaplaşmaya çağırıyor.

Ve idam!..

"Gecenin bir yarısı İmralı'da saatler 02:30'a geliyor... Gökyüzü karanlık bulutlarla kapalı ve bir rüzgar soğuk, soğuk esiyor. Bir matem, bir ölüm, bir yalnızlık çukuru gibi deniz ortasındaki ada. Ve karanlık hücreler önünde gezinen, alıp da ölüme götüren ayaklar... Geldiler, geldiler, geldiler. Gözlerini kırpmadan bekleyen mahkûmlar sordular: "İlk benim kapım mı açılır?" Sordular, sordular, sordular. Sorular, yarı karanlık hücrenin var olan havasını da tükettiler, tükettiler, tükettiler. Ve ayaklar, bir hücrenin önünde durdular. Ve o sorular, gitmeden öylece kaldılar. Bu ilk, daha dokuz kişi var. Dokuz kez, dokuz ömür beklediler...