"ÖZÜR" MANASIZ, İYİSİ Mİ TÖVBE ET!..HANGİ YAZAR ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN ÖZRÜNÜ YETERSİZ BULUP TÖVBE ETMEYE ÇAĞIRDI?..
"Günlerce bir gazetenin pisliği ile uğraştı koca ülke, şehir ve hastane!.. Hal böyleyken... "Yapılacak tek şey iki kadın görevliden özür dilemek" diyerek... Sıyrıl işin içinden..Ne güzel değil mi?
Evet...
Şah ve mat!..
Hürriyet´in Yönetmeni, "Müslümanlara attıkları iftiradan dolayı" nihayet özür diledi!..
VAKİT´in "ısrarlı çağrılarına" daha fazla direnemeyen Ertuğrul Özkök, müfettiş araştırmasının "Hürriyet´in yalancılığını" gözler önüne sermesinden sonra... Şunu yazmak mecburiyetinde kaldı:
"Bu sonuçtan sonra yapılacak tek şey, iki kadın görevliden özür dilemek!.."
Böyle bir özür beyanı...
"Yetersiz" değil mi?..
Evet "yetersiz", zira...
Sadece o "iki kadın görevli" zarar görmedi ki...
Öncelikle, "milyonlarca dindarı" rencide etti bu yalan haber...
Sonra, bütün Konyalıları...
Sağlık camiasını ve tabii Konya Numune Hastanesi´ni...
Hürriyet´in, günlerce savunmaya çalıştığı o yalan haberle uğraştı, Başhekim ve diğer görevliler...
Hastalara ayırmaları gereken zaman ve dikkatlerinin büyük bir bölümünü, Hürriyet´in bu "yalan haberine" cevap yetiştirmek için kullanmak zorunda kaldılar...
Gazeteciler doldu hastaneye; her gelene "böyle skandalın yaşanmadığını, haberin tamamen asılsız olduğunu" anlatmaya mecbur edildiler...
Böylesine büyük bir iftiraya maruz kalmış bir hastanenin yöneticilerinden ve diğer çalışanlarından hiçbir şey olmamış gibi davranmaları beklenemezdi herhalde!..
Günlerce bir gazetenin pisliği ile uğraştı koca ülke, şehir ve hastane!..
Hal böyleyken...
"Yapılacak tek şey iki kadın görevliden özür dilemek" diyerek...
Sıyrıl işin içinden!..
o
Ne güzel değil mi?..
"Görev kusurlarından dolayı" hayli güç durumda kalmış bir doktorun, bu vaziyetten kurtulmak için "doldurduğu" bir kâğıda dayanarak...
"İthamlara maruz bırakılan" taraflarla görüşme ihtiyacını hissetmeksizin...
Vuruyorsun damgayı.
Önce...
Simgesel anlamı büyük olan bir başlık:
"Tesettür faciası!.."
Sonra...
Yüklen, "Tâli hedeflere",
Radyoloji uzmanı iki kadıncağıza:
"Konya´da tesettürlü iki kadın doktor, testisleri şişen 17 yaşındaki gencin ultrasonunu çekmedi. Ameliyat geciktiği için gencin bir testisi alındı"
Yalan olduğu "nihayet" gazetenin yönetmeni tarafından "itiraf edilen" haberin hedefi çok açık değil mi?..
"Eşi örtülü olan bir politikacının Köşk´e çıkması uygun olur mu olmaz mı?" tartışmasının yoğunlaştığı günlerde...
Kamplaşmayı hedefleyen bir pis haber!..
Kamplaşmadan ve gerginlikten beslenenlerin kimler olduğunu, açıkça ortaya koyan bir skandal!..
UĞUR DÜNDAR´A DA HAKSIZLIK!..
Özkök yazısında, haberi hazırlayan muhabirin yani araştırmacı-gazeteci Uğur Dündar´ın da, bu tür yalan haberleri getirmemesi konusunda uyarıldığını belirtmekte...
Haksızlık bir değil ki...
Haberin faturasını salt Uğur Dündar´a yüklemek de haksızlık!..
Hürriyet´in Yayın Kurulu, yakasından paçasına kadar defolarla dolu olduğunu ilk bakışta belli eden bu haberi, nasıl oldu da "yedi" acaba?..
Aralarından biri olsun çıkıp da, "Yahu arkadaşlar, böyle tek taraflı haber olmaz. Hastane başhekimi ile, itham edilen doktorlarla mutlaka görüşülmeli" diyemedi mi?..
Hürriyet´teki "süzgeçlerin delikleri" böylesine büyük yalanları geçirecek kadar geniş mi?..
Yok yok... Kimse kıvırmasın!..
Suçu muhabire filan atmasın...
Zihniyet sakat!..
Refah Partili belediyelerin iktidara geldiği günlerde, "Mini etekli kıza jiletli saldırı" haberlerini birbiri ardına dizenler de bunlar değil miydi?..
Ne oldu o haberlere?..
Söyleyelim:
Önce,
"Bu türden vak´alar intikal etmiş mi" diye Em
Şah ve mat!..
Hürriyet´in Yönetmeni, "Müslümanlara attıkları iftiradan dolayı" nihayet özür diledi!..
VAKİT´in "ısrarlı çağrılarına" daha fazla direnemeyen Ertuğrul Özkök, müfettiş araştırmasının "Hürriyet´in yalancılığını" gözler önüne sermesinden sonra... Şunu yazmak mecburiyetinde kaldı:
"Bu sonuçtan sonra yapılacak tek şey, iki kadın görevliden özür dilemek!.."
Böyle bir özür beyanı...
"Yetersiz" değil mi?..
Evet "yetersiz", zira...
Sadece o "iki kadın görevli" zarar görmedi ki...
Öncelikle, "milyonlarca dindarı" rencide etti bu yalan haber...
Sonra, bütün Konyalıları...
Sağlık camiasını ve tabii Konya Numune Hastanesi´ni...
Hürriyet´in, günlerce savunmaya çalıştığı o yalan haberle uğraştı, Başhekim ve diğer görevliler...
Hastalara ayırmaları gereken zaman ve dikkatlerinin büyük bir bölümünü, Hürriyet´in bu "yalan haberine" cevap yetiştirmek için kullanmak zorunda kaldılar...
Gazeteciler doldu hastaneye; her gelene "böyle skandalın yaşanmadığını, haberin tamamen asılsız olduğunu" anlatmaya mecbur edildiler...
Böylesine büyük bir iftiraya maruz kalmış bir hastanenin yöneticilerinden ve diğer çalışanlarından hiçbir şey olmamış gibi davranmaları beklenemezdi herhalde!..
Günlerce bir gazetenin pisliği ile uğraştı koca ülke, şehir ve hastane!..
Hal böyleyken...
"Yapılacak tek şey iki kadın görevliden özür dilemek" diyerek...
Sıyrıl işin içinden!..
o
Ne güzel değil mi?..
"Görev kusurlarından dolayı" hayli güç durumda kalmış bir doktorun, bu vaziyetten kurtulmak için "doldurduğu" bir kâğıda dayanarak...
"İthamlara maruz bırakılan" taraflarla görüşme ihtiyacını hissetmeksizin...
Vuruyorsun damgayı.
Önce...
Simgesel anlamı büyük olan bir başlık:
"Tesettür faciası!.."
Sonra...
Yüklen, "Tâli hedeflere",
Radyoloji uzmanı iki kadıncağıza:
"Konya´da tesettürlü iki kadın doktor, testisleri şişen 17 yaşındaki gencin ultrasonunu çekmedi. Ameliyat geciktiği için gencin bir testisi alındı"
Yalan olduğu "nihayet" gazetenin yönetmeni tarafından "itiraf edilen" haberin hedefi çok açık değil mi?..
"Eşi örtülü olan bir politikacının Köşk´e çıkması uygun olur mu olmaz mı?" tartışmasının yoğunlaştığı günlerde...
Kamplaşmayı hedefleyen bir pis haber!..
Kamplaşmadan ve gerginlikten beslenenlerin kimler olduğunu, açıkça ortaya koyan bir skandal!..
UĞUR DÜNDAR´A DA HAKSIZLIK!..
Özkök yazısında, haberi hazırlayan muhabirin yani araştırmacı-gazeteci Uğur Dündar´ın da, bu tür yalan haberleri getirmemesi konusunda uyarıldığını belirtmekte...
Haksızlık bir değil ki...
Haberin faturasını salt Uğur Dündar´a yüklemek de haksızlık!..
Hürriyet´in Yayın Kurulu, yakasından paçasına kadar defolarla dolu olduğunu ilk bakışta belli eden bu haberi, nasıl oldu da "yedi" acaba?..
Aralarından biri olsun çıkıp da, "Yahu arkadaşlar, böyle tek taraflı haber olmaz. Hastane başhekimi ile, itham edilen doktorlarla mutlaka görüşülmeli" diyemedi mi?..
Hürriyet´teki "süzgeçlerin delikleri" böylesine büyük yalanları geçirecek kadar geniş mi?..
Yok yok... Kimse kıvırmasın!..
Suçu muhabire filan atmasın...
Zihniyet sakat!..
Refah Partili belediyelerin iktidara geldiği günlerde, "Mini etekli kıza jiletli saldırı" haberlerini birbiri ardına dizenler de bunlar değil miydi?..
Ne oldu o haberlere?..
Söyleyelim:
Önce,
"Bu türden vak´alar intikal etmiş mi" diye Em