ÖZKÖK TARİHE FARKLI BOYUTTAN BAKTI; İMAM'IN SEVİŞME ODASININ SIRLARI

Oda çok dar ve yerden bir kaç basamak yukarda. 4 karısı olan imam onların odasına gitmek yerine burda buluşuyormuş.

İmam’ın sevişme odasının sırları

Yemen’in başkenti Sana’a’nın varoşlarını terk edip kırsalına doğru ilerliyoruz. Etraf çöp yığınlarıyla dolu. Bir şey dikkatimi çekiyor. Bunca çöpe rağmen etrafta pek sokak köpeği görünmüyor. Kedi de yok.
Sana’a’nın en turistik yeri neresi derseniz, iki yer söylenebilir. Biri merkezdeki Bab-el Yemen denilen ve Osmanlılar tarafından yaptırılan kapıdan girilen eski şehir.
Öteki ise İmam Yahya’nın evi.


Tam adı Yahya Muhammed Hamideddin el-Mütevekkil. Ama herkes ona İmam Yahya diyor.
Osmanlılar ayrıldıktan sonra Yemen’in bağımsızlığını ilan eden insan.
Oturduğu yer Sana’a’ya yakın bir köyün kenarında. Ev kayaların üzerine kurulmuş. Dışarıdan bakıldığında mimari harika.
Evin içi, Yemen’deki bütün evler gibi labirenti andırıyor. Odaların, hatta salonların hepsi mütevazı denilebilecek büyüklükte. Hatta küçük bile denilebilir.

BÜTÜN ISRARIMA RAĞMEN AÇMADILAR

Bu ev, efsanelerle gerçeklerin iç içe yaşadığı bir yer. Artık Yemen’in bağımsızlığını simgeleyen bir müze olarak kullanılıyor.
En çok ilgimi çeken yeri evin harem kısmı oldu.
Dördüncü kattan itibaren merdivenler ikiye ayrılıyor. Sol taraf erkeklerin, sağ taraf ise kadınların bulunduğu kata çıkıyor.
Haremin kapısı kilitli tutuluyormuş. Dıştan büyük bir anahtarla açılıyor. İçeriden ise çok ilginç bir kilit sistemi var. Kapının mandalı, alttaki gizli bir dil yukarı itilerek açılabiliyor.
Kadınlara iki kat ayrılmış. Yemen’de hâlâ geçerli olan sisteme göre dört kadın alınabiliyor. İmam Yahya’nın da dört karısı var. Beşinci katın girişindeki ötekinden biraz büyük oda birinci karısına ayrılmış. Onun yanındaki oda ise ikinci kadının.
Üçüncü ve dördüncü kadınların odaları bir alt katta. Bu odalar büyükçe bir salona açılıyor. Üst katta daha ferah bir de yazlık salon var.
Kadınların odalarının hemen karşısında, yerden bir metre kadar yükseklikte dar ve kısa bir kapı dikkatimi çekiyor. Kapının üzerinde bir kilit var.
Bizi gezdiren görevliye “Bu oda nedir” deyince şaşırtıcı bir cevap alıyorum.
Sevişme odasıymış.
Yanlış işitmediniz, sevişme odası. İmam Yahya kadınlarıyla odalarında veya kendi odasında değil, bu özel odada sevişiyormuş.
Anlamadığım nokta şu? Hadi kendi odalarında sevişmemek gibi bir gelenek olabilir. Ama sevişmek için bu kadar dar ve yüksekte bir oda ve kapı niye? Odaya girmek için resmen tırmanmak gerekiyor.
Görevliyi ne kadar zorladıysam da kilidi açmadı. Yani sevişme odasının içini göremedim.

WC harekâtı

BİRAZ sonra beni ikinci bir sürpriz bekliyor. Bu evde sadece sevişme odasına girmek için tırmanmak zorunda değilsiniz.
Bazı odalardaki tuvalete girmek için de, duvara monte edilmiş basamakları tırmanmak zorundasınız.
Anlayacağınız sevişmek ve tuvalete girmek meşakkatli iş.
Evin en tepesinde bir seyir terası var.
Terasın kenarında alçak bir duvar ve aşağıdaki manzarayı seyretmek için mazgallar var.
Erkeklere ayrılan mazgallar açık. Kadınlarınki ise eski Osmanlı evlerindeki gibi kafesli.

Erkeğe 10, kadına 4 mazgal

ORADA da anlayamadığım bir matematik var. Harem kısmında erkek sayısı az. Hatta bir kişi. Kadın sayısı ise onun 4 katı. Saydım, erkekler için 10 seyir mazgalı yapılmış. Kadınlar için ise sadece 4 tane var.
Yemen’in erkek matematiği bizimkinden çok farklı.
Binadan çıkışı, mutfaktaki gizli bölümden yapıyorum.
Tehlike anında kaçış için mutfakta herkesin ayak altında olan bir yeri seçmek çok akıllıca da olabilir, çok akılsızca da. Karar veremedim.

İmam Yahya’nın dürbün ve fosfor efsaneleri

İMAM Yahya 1876 yılında doğmuş. Zeydi imamlar sülalesine bağlı.
1904 yılında Yemen imamlığına yükselmiş.
Osmanlı Yemen’den çekilinceye kadar sadık kalmış. Osmanlı ordusunun Yemen’den çekilmesinden sonra Sana’a’ya girerek, Yemen’in bağımsızlığını ilan etmiş.
1948 yılında damadı tarafından öldürülmüş.
Ne kadarı doğru bilmiyorum ama onun kurnazlığı üzerine çeşitli hikâyeler anlatılıyor.
İmamın bir dürbünü varmış. Kayaların üzerindeki evinin terasından vadiye bakarmış. Uzaktan gelen kimseler görünce aşağı inip insanlara, “15 dakika sonra buraya atlılar gelecek” dermiş.
Atlılar gelince herkes onun kehanetine inanırmış.
Bir de fosfor hikâyesi var.
Güya İngiltere’den fosfor getirtmiş. Geceleri o fosforu yüzüne sürüp çıkarmış ve herkes yüzüne nur indi diye ona daha da çok bağlanırmış.
Doktorlara sordum. Fosfor zararlı bir madde, yüze sürülmezmiş. Ama geceleri yüzü parlatan zararsız maddeler de varmış.
Efsaneleri bir yana bırakırsak, İmam Yahya, Yemen’in hâlâ bağımsızlığını ilan eden kahramanı.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ