OYNATALIM UĞUR'DAN LİG TV´YE YENİ PROGRAM ÖNERİSİ GELDİ "İSTEYİN ÇALALIM!.."

Futbol ihalesi bitti ama yansımaları bitecek gibi görünmüyor... Eee, bu kadar para verilen bir olayın ertesi gün sessiz sedasız bitmesi de beklenemezdi.

LİG TV´YE YENİ PROGRAM ÖNERİSİ... "İSTEYİN ÇALALIM".


Futbol ihalesi bitti ama yansımaları bitecek gibi görünmüyor... Eee, bu kadar para verilen bir olayın ertesi gün sessiz sedasız bitmesi de beklenemezdi. Aslında ben bu yazıyı ihalenin hemen ardından yazacaktım ama bir süre bekleyelim bakalım neler olacak dedim. Her ihale sonrası olduğu gibi paranın büyüklüğünden olsa gerek kamuoyunda ciddi bir gündem yarattı. İlk ve ikinci ihalelerde bende aynı grupta çalışıyordum. Hatta Lig Tv´de yayınlanan ilk maç Erzurumspor-Galatasaray maçının yönetmenliğini de ben yapmıştım. Aslında herkesin çok değişik beklentileri vardır ihale öncesinde ve sonrasında. Tepeden başlayan bu ince hesapların başında transfer konusu gelir.. .En tepedekiler, çalıştıkları kuruma şirin gözükmek adına ihaleyi destekler gibi görünseler de aslında bir başkası alsa da bizde bir voli daha vurup transfer olsak diye içlerinden geçirirler, ama bunu asla dillendiremezler.. Çünkü onların adı vazgeçilmezdir...Piramitten aşağıya doğru inince yorumcusundan spikerine, yönetmeninden, muhabirine, kameramanından teknik personele kadar istisnasız herkesin, bir başka yere transfer olma beklentisi kendi çapında mutlaka vardır ama onlar da işlerini kaybetme korkusu ve endişesiyle bunları ancak çok özel sohbetlerde "bazen" sohbet konusu yapabilirler.


İNSANA YATIRIM ASLA YAPILMAZ..


Her ihale sonrası, çok özel kutlamalar ve dansöz oynatmalarla kutlanır. Ertesi sabah herkes birbirine "şimdi ne olacak" sorusunu sormaya başlar. İlk toplantılar neşe içinde olur. "Arkadaşlar ekip ruhu, işte budur başardık" demeçlerinin ardından sert rüzgarlar bir anda esmeye başlar. Vazgeçilmezler, bir transfer daha yapamamanın burukluğu içindeyken, alt kadrodakiler, daha düne kadar transfer beklentisi içinde iken, birden işimizi kaybeder miyiz endişesine kapılırlar ;çünkü ihalede çok para verilmiştir ama iş çalışanlara gelince, ihaleye verilen paranın yanında küçük, minik, hatta mikroskopik rakamlar onlardan esirgenir. Yayın için gerekli malzemelerin alımından, seyahatlere kadar her şeyden tasarruf edilir. İş çoğalır, personel azaltılır. İnsana yatırım asla yapılmaz. Çalışanlar sürekli dışarıda bu işleri, üstelik çok da ucuza yapacak insanların varlığı ile tehdit edilirler ve adeta köleye dönüştürülürler. Önce sosyal haklardan başlayarak, çalışma düzenlerine kadar her şey çalışanların aleyhine değişir. Basın çalışanlarının haklarını düzenleyen kanununda verilen tüm haklar birer ikişer hiçbir yasal dayanağı olmadan geriye alınmaya başlar. İtiraz edecek olsanız "ver mahkemeye" derler ve hemen kapının önüne de koyarlar. Mahkemeye gidenin de vay haline. Gecesini gündüzüne katıp bayram, tatil demeden bazen günde 16 saat çalışanlar da haklarını alabilmek için yıllarca mahkeme kapılarını aşındırırlar. Hatta bazı en üst düzey yöneticilerini bile mahkemelerde "zaten çalışmıyordu, arkadaşlarına kötü örnekti" diye şahitlik yapmaya bile gönderirler...


HEM PARAYI VERECEKSİN HEM DE DÜDÜĞÜ BAŞKASI ÇALACAK


Bu kadar paraların verildiği bir ortamda futbolun marka değerini yükseltmek için Lig TV´nin bundan sonra yapacağı programlara isim bulması hiç de zor değil... "İsteyin çalalım...! "


Televizyonda Muhalif duruşu ile marka olmuş Erman Toroğlu´yla da yollarınızı ayırdınız artık işiniz daha da kolay.. .Bu saatten sonra başta Federasyon olmak üzere, büyük diye anılan takımlar ve de futbol adına hiçbir olumsuzluğu ekrana taşıma şansınız yok. Hele hele hakemleri eleştirmeniz mümkün değil; çünkü ihalenin 4+1´lik dönemini de düşünmeniz gerek... Aman Federasyonu küstürmeyelim, Aziz Başkan ne der, Polat´ın hışmına uğrar mıyız ya da bizi Yıldırım çarpar mı diye düşünmeye de hiç gerek yok... Onlar ne isterlerse onu çalmaya mahkumsunuz...Hatta onlar istemese de siz onların hoşuna gidecek işler yapmalısınız ki ilişkiler bozulmasın.. Bunun adı da ilkeli yayıncılık renklerin kardeşliği olur.


Bu arada, çalışanlar mutluymuş mutsuzmuş bunun hiç önemi yok.. Nasıl olsa antenden "kötü" de olsa bir yayın çıkıyor... Vatandaş da bunu seyretmeye mahkum, başka seçeneği de yok zaten. Basında sizi eleştirenler mi var, onlara da verirsiniz haftada bir yarım saat, seslerini çıkartmadıkları gibi övgü dolu yazılar bile yazarlar..


" Oynat bakalım Uğurcum" geri al ileri al.. Hiç gerek yok bunlara artık..Çünkü o dönem zaten kapandı gitti...

Uğur Yıldırım/camekran.com