Orhan Miroğlu'ndan AK Parti'ye ilginç benzetme: 90’lı yılların HEP’i gibi!
AK Parti milletvekili adayı ve Star yazarı Orhan Miroğlu, köşesinde AK Parti için çok ilginç bir benzetme yaptı ve AK Parti 90’lı yılların HEP’i gibi dedi.
Türkiye Kürdistan'ı Sosyalist Partisi ile başlayan siyasi çizgisine, 1999’da HEP geleneğinden gelen HADEP’e üye olarak, bu gelenekten gelen partilerde siyaset yapan, Mersin’den aday olan ancak kazanamayan Miroğlu, Mardin'de AK Parti listesinde birinci sıradan girdiği seçim yarışında gözlemlerini "Mardin’de duyup işittiklerim, AK Parti’nin, HEP’in 90’lı yıllardaki haline benzeyen bir hali olduğunu gösteriyor" diye yazdı.
İşte Miroğlu'na bu şaşırtıcı benzerliği kurduran durum:
İki gündür Mardin’deyim.
Partili arkadaşlarım, son derece objektif değerlendirmeler yapıyorlar.
Dışardan bakarak vakıf olunamayacak kadar önemli değerlendirmeler bunlar.
Çıkardığım bazı sonuçları yazmak istiyorum.
Siyasette roller bu kadar mı bariz değişebilir diye şaşıyor insan. Ama bölgede cereyan eden olaylar, üretilen haberler, konuşulanlar ve iki gündür Mardin’de duyup işittiklerim, AK Parti’nin, HEP’in 90’lı yıllardaki haline benzeyen bir hali olduğunu gösteriyor.
HEP, 90’lı yıllarda baskılanıyor ve devlet otoritesi, çeşitli araçlarla HEP’in halkla buluşmasını engelliyordu.
Köylere gidilemezdi, şehirlerde parti binası açılamazdı.
Şimdi de seçim ortamı üstünde farklı bir otoritenin gölgesi sallanıp duruyor, ama bu bir devlet otoritesi değil.
Devlet, eski anlayışlardan uzaklaştı.
Alternatif bir otoriteyi adeta ‘kurumsallaştırma’ çabası içinde olan güç bir devlet gücü değil bugün.
Bu otoritenin vardığı boyutları, yol açtığı sonuçları 6-7 ekim olaylarında gördük.
Bu nedenle sorun, dağdaki silahlı grupların halkla temasının kesilmesinin ötesinde bir sorun.
Köylerde ve şehirlerde güvenli bir seçim ortamının oluşması için çaba göstermek gerekir diye lafı yuvarlamak kolay olurdu. Ama bu kolaylık, seçim ortamının gerçeğini vermekten uzak.
Tıpkı doksanlı yıllarda HEP’in yaşadığına benzer bir halde, AK Parti’nin kırsalda ve şehirlerde yapacağı seçim çalışmalarında, ciddi güvenlik sorunlarının oluşacağını tahmin etmek zor değil.
AK Partililer ama her şeyin farkında.
İnanın senyör ve senyoritalar, AK Partililer tarih yapıyor.
Siyasi hafızaları, geleceğe dair ufukları, sağlam ve çok kıymetli bir yerlerde duruyor.
HDP’nin flama ve bayraklarını gizleyerek sokaklara çıkılan dönemleri hatırlıyor AK Partililer.
Ama üzüntüyle ifade etmek isterim ki, seçim çalışmalarını konuştuğumuz bir toplantıda, bir arkadaşımız, giydirilmiş araç istemedi.
Neden biliyor musunuz?
Güvenlik nedeniyle!
Ancak doksanlı yıllarda yaşanabilecek bir durum bu.
Bu kuşatma ve baskı ortamına rağmen, AK Partililer, Türkiye’nin kaderinin oylanacağı bir seçim yaşayacaklarını, tarih yaptıklarını çok iyi biliyorlar.
İşte Miroğlu'na bu şaşırtıcı benzerliği kurduran durum:
İki gündür Mardin’deyim.
Partili arkadaşlarım, son derece objektif değerlendirmeler yapıyorlar.
Dışardan bakarak vakıf olunamayacak kadar önemli değerlendirmeler bunlar.
Çıkardığım bazı sonuçları yazmak istiyorum.
Siyasette roller bu kadar mı bariz değişebilir diye şaşıyor insan. Ama bölgede cereyan eden olaylar, üretilen haberler, konuşulanlar ve iki gündür Mardin’de duyup işittiklerim, AK Parti’nin, HEP’in 90’lı yıllardaki haline benzeyen bir hali olduğunu gösteriyor.
HEP, 90’lı yıllarda baskılanıyor ve devlet otoritesi, çeşitli araçlarla HEP’in halkla buluşmasını engelliyordu.
Köylere gidilemezdi, şehirlerde parti binası açılamazdı.
Şimdi de seçim ortamı üstünde farklı bir otoritenin gölgesi sallanıp duruyor, ama bu bir devlet otoritesi değil.
Devlet, eski anlayışlardan uzaklaştı.
Alternatif bir otoriteyi adeta ‘kurumsallaştırma’ çabası içinde olan güç bir devlet gücü değil bugün.
Bu otoritenin vardığı boyutları, yol açtığı sonuçları 6-7 ekim olaylarında gördük.
Bu nedenle sorun, dağdaki silahlı grupların halkla temasının kesilmesinin ötesinde bir sorun.
Köylerde ve şehirlerde güvenli bir seçim ortamının oluşması için çaba göstermek gerekir diye lafı yuvarlamak kolay olurdu. Ama bu kolaylık, seçim ortamının gerçeğini vermekten uzak.
Tıpkı doksanlı yıllarda HEP’in yaşadığına benzer bir halde, AK Parti’nin kırsalda ve şehirlerde yapacağı seçim çalışmalarında, ciddi güvenlik sorunlarının oluşacağını tahmin etmek zor değil.
AK Partililer ama her şeyin farkında.
İnanın senyör ve senyoritalar, AK Partililer tarih yapıyor.
Siyasi hafızaları, geleceğe dair ufukları, sağlam ve çok kıymetli bir yerlerde duruyor.
HDP’nin flama ve bayraklarını gizleyerek sokaklara çıkılan dönemleri hatırlıyor AK Partililer.
Ama üzüntüyle ifade etmek isterim ki, seçim çalışmalarını konuştuğumuz bir toplantıda, bir arkadaşımız, giydirilmiş araç istemedi.
Neden biliyor musunuz?
Güvenlik nedeniyle!
Ancak doksanlı yıllarda yaşanabilecek bir durum bu.
Bu kuşatma ve baskı ortamına rağmen, AK Partililer, Türkiye’nin kaderinin oylanacağı bir seçim yaşayacaklarını, tarih yaptıklarını çok iyi biliyorlar.