ORHAN BABA'NIN ÇİRKİN KRAL SIRRI!
Gencebay,Yılmaz Güney ile çok yakın iki dost olduklarını belirtti ve...
Ünlü müzisyen Orhan Gencebay, Türk sinemasının "Çirkin Kral"ı Yılmaz Güney ile çok yakın dost olduklarını belirtti ve o günleri, “Birlikte az kafa çekmedik. O votkacıydı. Ben de içerdim. Yılmaz ağabey sağlam adamdı. Çok severdim, o da beni çok severdi” diye anlattı.
Ünlü müzisyen Orhan Gencebay, Türk sinemasının Çirkin Kralı Yılmaz Güney ile çok yakın iki dost olduklarını belirtti. Gencebay, dostluklarını “Birlikte az kafa çekmedik. O votkacıydı. Ben de içerdim. Yılmaz ağabey sağlam adamdı. Çok severdim, o da beni çok severdi” diye anlattı.
Bu yıl 6’ncısı düzenlenecek “Uluslar arası İçşi Filimleri Festivali” bir sürprize ev sahipliği yapacak. İstanbul, Ankara ve İzmir’de eş zamanlı gerçekleştirilecek festivalde, yerli ve yabancı 60’a yakın film ücretsiz olarak izleyicilere sunulacak. Festivalde, Orhan Gencebay’ın zamanında yasaklanmış tek filmi olma özelliğine sahip 1978 yapımı “Derdim Dünyadan Büyük” adlı filmi de festivalde gösterilecek. Festivali kapsamında hazırlanan “Festival” gazetesinde ünlü müzisyen ile yapılan söyleşide Gencebay, sinemanın “Çirkin kralı” Yılmaz Güney ile dostluklarını anlattı.
GİDİN GÜNEY’E VERİN
Gencebay, ilk film teklifinin kendisine Yunus Emre’yi oynaması için geldiğini anlatırken, şunları söyledi: “Yeni tanındığım sıralarda bana bir film teklifi geldi. Teklifi getiren benim Yunus Emre’yi oynamamı istemişti. UNESCO’ya yetiştireceğini söyledi ve ‘Yetişmemiz için 17 gün var’ dedi. Benim canım son derece sıkıldı. ‘Bana bunu nasıl teklif edersiniz’ dedim. Hayatımda hiç film yapmamışım, başrol oynamamışım. Benim gibi acemi birine teklif ediyorsunuz. Üstelik 17 günde bitecek ve UNESCO’ya gidecek. Bana göre baştan aşağı yanlıştı. “Gidin bunu Yılmaz Güney’e teklif edin. O sinema adamı. Üstelik 17 günde olmaz, 17 ayda olur, ona göre teklif edin” diye reddettim.”
GEL KARDAŞ…
Daha sonra gelen tekliflerden birinin de Yılmaz Güney’e ait olduğunu söyleyen Gencebay, o günü şöyle anlattı:
“Teklifler hep vardı. Ondan sonra sevgili Yılmaz ağabeyimiz, Yılmaz Güney, biliyorsunuz kendisi sinemanın her tür alanını tanıyan, bilen bir sinema adamıydı, bana aynen böyle ‘Kardaş’ dedi (Gülüyor), ‘Bundan sonra beraber çalışalım ya. Gel, ağabey, kardeş çalışalım, ben senin patronun gibi değil, aynı çatı altında yönetmenin de olayım beraber çalışalım’ dedi. ‘Ne güzel olur Yılmaz ağabey’ dedim. Ben yıllardır tanıyordum zaten, çok da sevdiğim birisiydi. ‘Memnuniyetle, ne güzel olur Yılmaz ağabey’ dedim. Karar verdik fakat bir olaylar oldu o hapishaneye girdi. Ondan sonra biz tabii Yılmaz ağabeyle üzülerek biraraya gelemedik.”
ÇOK KAFAYI ÇEKTİK
Güney ile iyi dost olduklarını ve birlikte birçok kez “kafayı çektiklerini” de anlatan Gencebay, “Ne içerdiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “İyi votkacıydı o (Gülüyor). Votka-soda, votka-limon içerdi. Ben de içerdim. Silah kullanırdı, gözü pek bir adamdı ve espriliydi. Rahmetli Yılmaz ağabey sağlam adamdı. Çok severdim, o da beni çok severdi.”
Ünlü müzisyen Orhan Gencebay, Türk sinemasının Çirkin Kralı Yılmaz Güney ile çok yakın iki dost olduklarını belirtti. Gencebay, dostluklarını “Birlikte az kafa çekmedik. O votkacıydı. Ben de içerdim. Yılmaz ağabey sağlam adamdı. Çok severdim, o da beni çok severdi” diye anlattı.
Bu yıl 6’ncısı düzenlenecek “Uluslar arası İçşi Filimleri Festivali” bir sürprize ev sahipliği yapacak. İstanbul, Ankara ve İzmir’de eş zamanlı gerçekleştirilecek festivalde, yerli ve yabancı 60’a yakın film ücretsiz olarak izleyicilere sunulacak. Festivalde, Orhan Gencebay’ın zamanında yasaklanmış tek filmi olma özelliğine sahip 1978 yapımı “Derdim Dünyadan Büyük” adlı filmi de festivalde gösterilecek. Festivali kapsamında hazırlanan “Festival” gazetesinde ünlü müzisyen ile yapılan söyleşide Gencebay, sinemanın “Çirkin kralı” Yılmaz Güney ile dostluklarını anlattı.
GİDİN GÜNEY’E VERİN
Gencebay, ilk film teklifinin kendisine Yunus Emre’yi oynaması için geldiğini anlatırken, şunları söyledi: “Yeni tanındığım sıralarda bana bir film teklifi geldi. Teklifi getiren benim Yunus Emre’yi oynamamı istemişti. UNESCO’ya yetiştireceğini söyledi ve ‘Yetişmemiz için 17 gün var’ dedi. Benim canım son derece sıkıldı. ‘Bana bunu nasıl teklif edersiniz’ dedim. Hayatımda hiç film yapmamışım, başrol oynamamışım. Benim gibi acemi birine teklif ediyorsunuz. Üstelik 17 günde bitecek ve UNESCO’ya gidecek. Bana göre baştan aşağı yanlıştı. “Gidin bunu Yılmaz Güney’e teklif edin. O sinema adamı. Üstelik 17 günde olmaz, 17 ayda olur, ona göre teklif edin” diye reddettim.”
GEL KARDAŞ…
Daha sonra gelen tekliflerden birinin de Yılmaz Güney’e ait olduğunu söyleyen Gencebay, o günü şöyle anlattı:
“Teklifler hep vardı. Ondan sonra sevgili Yılmaz ağabeyimiz, Yılmaz Güney, biliyorsunuz kendisi sinemanın her tür alanını tanıyan, bilen bir sinema adamıydı, bana aynen böyle ‘Kardaş’ dedi (Gülüyor), ‘Bundan sonra beraber çalışalım ya. Gel, ağabey, kardeş çalışalım, ben senin patronun gibi değil, aynı çatı altında yönetmenin de olayım beraber çalışalım’ dedi. ‘Ne güzel olur Yılmaz ağabey’ dedim. Ben yıllardır tanıyordum zaten, çok da sevdiğim birisiydi. ‘Memnuniyetle, ne güzel olur Yılmaz ağabey’ dedim. Karar verdik fakat bir olaylar oldu o hapishaneye girdi. Ondan sonra biz tabii Yılmaz ağabeyle üzülerek biraraya gelemedik.”
ÇOK KAFAYI ÇEKTİK
Güney ile iyi dost olduklarını ve birlikte birçok kez “kafayı çektiklerini” de anlatan Gencebay, “Ne içerdiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “İyi votkacıydı o (Gülüyor). Votka-soda, votka-limon içerdi. Ben de içerdim. Silah kullanırdı, gözü pek bir adamdı ve espriliydi. Rahmetli Yılmaz ağabey sağlam adamdı. Çok severdim, o da beni çok severdi.”