ORAY EĞİN'İN MİLLİYET VE VATAN PİŞMANLIĞI "PATRON BİZ OLABİLİRDİK!"

"Meşhur satış olduğundan beri rakamlara bakıp düşünüyorum: Milliyet ve Vatan'ı 'biz' alamaz mıydık?"

Hepimiz patron olabiliriz

Meşhur satış olduğundan beri rakamlara bakıp düşünüyorum: Milliyet ve Vatan'ı 'biz' alamaz mıydık? Biri 46, diğeri 26 milyon dolara satıldı. Daha önce Milliyet üç haneli bir rakamla anılıyordu, yanına yaklaşılacak gibi değildi. İlla ki bir büyük sermaye, ciddi bir patronun desteği gerekiyordu.

Ama şimdi öyle mi?
Bu rakamlar kendini kabul ettirmiş, kadrosu, sistemi oturmuş, belli bir tiraja ve okur kitlesine sahip gazeteler için çok mu?
O kadar param olduğu için söylemiyorum, ama pekala bir gazeteciler konsorsiyumu kurulabilirdi ve Milliyet'le Vatan'ın patronu 'biz' olabilirdik. Keşke Aydın Doğan satışı Patronlar Katı'nda sürdürürken, bir yandan da yazıişlerine bilgi verseydi. O zaman bambaşka bir düzen kurulabilirdi.

'Açık Radyo' veya Cumhuriyet modelini düşünün mesela. 100, 200 ortaklı bir yapıyı, hiç kimsenin patron olmadığı, belli hissedarların olduğu, çalışanların da gazetenin sahibi olduğu bir yapıyı. Herkes belli ölçüde hissedar olacak, gerekirse bazı işadamları ortak yapılacak, şirket halka açılıp hisseleri satılacak...

'Gazetecilerde o para nerede' demeyin. Türk basınında yıllar içinde servet yapmış, patronların çok iyi baktığı, bu meslekten epey bir şey almış gazeteciler var. Onlar bir anlamda bu meslekten kazandıklarını, tekrar bu mesleğe yatırabilirdi.

O zaman bugünkü basın düzeni de değişirdi, 'Gazeteler babamın malıdır' tezi de büyük ölçüde çürürdü.
Sonradan mali darboğaza düşse de İngiltere'deki The Independent gazetesi tam da böyle bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştı. Türkiye'de her ne kadar 'Sabah'ı batıramadığı' için başarısız bir model olarak görülse de Vatan da aslında kısa sürede bir başka kulvarda marka oldu, adından bahsedilen, saygın, ağırlığı olan gazetelerden biri arasına girdi.

Düşünsenize Güneri Cıvaoğlu'nun, Hasan Cemal'in, Zafer Mutlu'nun da, muhabirin de, sayfa sekreterinin de, muhabirin de ortağı olduğu bir gazeteyi. Herkesin canla başla sahibi olduğu gazeteyi yaşatmak için çalıştığı bir ortam.
Doğru uygulandığı zaman buradan ne kadar dinamik bir gazetecilik çıkabilir aslında. Hiç kimseyle bağı olmayan bir gazeteciler birliği ne haberler, ne manşetlerle ülkeyi sarsar.

Gerçek anlamda bağımsız bir gazetenin başarıya ulaşması için yeterli bir ortam değil mi?
Son yıllarda Sözcü'nün başarısı, Aydınlık'ın çıkar çıkmaz 60 binlik tiraj bandına oturması yeteri kadar cesaret verici ayrıca.
Belki bir ütopyadan bahsediyorum... Ama bunun uygulanabilir olduğuna da sonuna kadar inanıyorum.
Keşke hayallerimizi hayata geçirebilseydik.

Oray EĞİN / AKŞAM