ORAY EĞİN FEHMİ KORU'YA MEYDAN OKUDU: "HAYDİ ŞU DİPLOMAYI BİR GÖSTER!..."

Parayı bastırıyorsunuz, gidiyorsunuz CMES´te seminerlere, atölye çalışmalarına katılıyorsunuz, konferans dinliyorsunuz... Biraz kurnazsanız, sonra Türkiye´ye dönüp burada master yaptığınızı anlatıyorsunuz ve birileri de yiyor.


Hadi şu diplomayı bir göster


Herhalde henüz jet-lag´ini atlatamadı, diye düşündüm dünkü yazısını okurken. Tamam, burada meydanı boş buldu ve Cumhurbaşkanı´nı kontrol edebileceğinin sinyallerini yolladı herkese. Birbirleriyle "ilk isim" bazında yakınlıkları olduğunu biliyoruz. Ama kalkıp da Amerikan Başkan adaylarına akıl verip, onları yönlendirmeye çalışabilecek kadar uçtuğunu düşünmezdim.

Sanırım ciddi bir akıl tutulması.

Beraber okuyalım:

"Tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşatan George W. Bush´la rakibi McCain´in ruh ikizi olduğunu biraz daha fazla vurgulayabilirdi Obama; yaşattıkları krizin kökünde Afganistan ve Irak´a açılan savaşlara harcanan kaynakların yattığını iyice gözlere sokabilirdi. McCain´in tecrübeli senatör olarak verdiği desteğin Başkan Bush´un ülkenin başına yalnızca ekonomik dertler açmakla sınırlı kalmadığını, `teröre karşı savaş´ kampanyasını da sonuçsuz bıraktığını daha açık ifade edebilirdi.

Bunları seçime daha yakın bir tarihte yapılacak sonraki TV tartışmasına bırakmış olmalı Obama..."


Keşke sana sorsaymış!

Herhalde kendi kendine iki Başkan adayının sabah erkenden onun köşesini okuduğunu ve sözlerini dinleyeceğini düşünüyor. Obama ve McCain´in işi gücü yok ona akıl danışacak.

Gerçekten bunu düşünüyorsa, çok vahim. Abdullah Gül´e akıl verme alışkanlığının bir devamıysa birisinin onu bu illüzyondan geri döndürmesi gerek. "Maalesef, orada kimse seni dinlemiyor, kimse seni önemsemiyor" diye silkeleseler iyi olur. Belki o zaman kendisine gelir. Belki Hocaefendi kibarca uyarır.

Ama birkaç Fethullahçı çocuk onun sözünü dinleyecek, Cemaat içinde onu ciddiye alacaklar, "Amerikan başkanı bile onu dinliyor" diye inanacaklarsa, onun da hedeflediği kitle buysa diyecek bir şey yok. Anladığım kadarıyla Cemaat içinde adam kandırmasını iyi biliyor. Kim bilir, belki de gazetedeki odasında "Biliyorum, Tuncay Özkan gözaltına alınacak" dediği gibi şakirdleri yanına topladığı bir akşam üstü de "Geçenlerde George´la konuştum, John´un yaşlı olduğunu düşünüyor, ama Burak´a da güvenmiyor" demiştir, "Ben Baracak´a Burak derim, o da çok sever" diye ekleyerek.

Sadece şakirdler değil ama, bugün Türk Cumhurbaşkanı´ndan aldığı güçten dolayı ona inanan ama inanıyormuş gibi yapanların da sayısı hiç az değil. Hafızasız Türkiye de iyice işine geliyor.

Halbuki kendisini Türk medyasında ilk parlamaya başladığı yıllarda "Harvard´da yüksek lisans yaptım" diye ortalıkta gezinirken hemen maskesini düşürmüşlerdi.

Emin Çölaşan kalkıp da "Diplomanı göster" dediğinde, Hikmet Çetinkaya da üzerine gittiğinde ortaya çıkarttığı belgenin master diplomasıyla alakası yoktu. O zamanların fanzinlerinde bile alay konusu olmuştu. Bugün yine unutuldu zannedip, hâlâ kendisini Harvard´dan master´lı gibi anlatıyor ya, ona şaşıyorum.

Hangi eğitimle, çok merak ediyorum. İzmir İmam Hatip Lisesi´nde alınan eğitimle mi Harvard onu master´a kabul etti, İzmir Yüksek İslam Enstitüsü mü bu yolu açtı, Özal´ın teşvikiyle gittiği İngiltere´de aldığı dil eğitimini mi referans gösterdi Harvard´a? Belki de İngiltere´de aldığı gazetecilik kursu sayesi