Oppenhaimer’ın Türk fizikçiye mektubu ortaya çıktı
Cillian Murphy, Robert Downey Jr, Matt Damon gibi ünlü isimlerin rol aldığı Oppenheimer, 21 Temmuz’da gösterime girecek. Herkesin merakla beklediği film konuşulurken ünlü fizikçinin bilim dünyasının önemli isimlerinden biri olan Feza Gürsey'e yazdığı mektup ortaya çıktı.
Christopher Nolan imzalı Oppenheimer filmi 21 Temmuz Cuma günü gösterime giriyor. Sinemaseverler Oppenheimer filmini merakla bekliyor.
Filme konu olan fizikçi Robert Oppenheimer'ın fizik alanında yaptığı çalışmalarla bilim dünyasının önemli isimlerinden biri haline gelen Feza Gürsey'e yazdığı mektup ortaya çıktı.
Oppenheimer mektubunda şunları söylüyor:
T.D.'den, gelecek yıl burada bir yılı karşılayabileceğinizi öğrendim. Umarım öyledir; ve sizden haber aldığımda meslektaşlarıma danışacağım ve olumlu düşüncelerimizi kağıda dökeceğiz. Kısa süre sonra tekrar gelmen bana doğru geliyor.
İkinize de samimi dileklerimle.
İşte o mektup:
OPPENHAİMER KİMDİR
J. Robert Oppenheimer varlıklı bir ailenin çocuğu olarak 22 Nisan 1904’te ABD’nin New York şehrinde dünyaya geldi ve küçük yaşlardan itibaren olağanüstü entelektüel yetenekler gösterdi.
Harvard Üniversitesi’ne devam etti ve daha sonra İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde okudu ve burada Max Born ve Paul Dirac gibi önemli fizikçilerle çalıştı.
MANHATTAN PROJESİ
Oppenheimer kuantum mekaniği alanına önemli katkılarda bulundu. Elektronlar ve pozitronlar teorisinin yanı sıra kozmik ışınların doğası üzerine araştırmalar yaptı. Bu alandaki çalışmaları, gelecekte teorik fiziğe yapacağı katkıların temelini oluşturdu.
II. Dünya Savaşı sırasında Oppenheimer, ilk atom bombasını yapmayı amaçlayan çok gizli bir araştırma ve geliştirme çabası olan Manhattan Projesi’nde önemli bir rol oynadı. New Mexico’daki Los Alamos Laboratuvarı’nın bilimsel direktörü olarak atandı ve burada bombanın geliştirilmesini denetledi.
ATOM BOMBASI VE TRINITY TESTİ
Oppenheimer’ın liderliğinde Los Alamos’taki ekip ilk atom bombasını başarıyla üretti ve test etti. Trinity kod adlı test 16 Temmuz 1945’te New Mexico çölünde gerçekleştirildi ve bilim ve savaş tarihinde çok önemli bir an oldu.
GÜVENLİK İZNİ İPTAL EDİLDİ
Başarılı testin ardından Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombaları atılarak İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi hızlandırıldı. Ancak Oppenheimer’ın nükleer silahların geliştirilmesindeki rolü savaş sonrası yıllarda bazı tartışmalara yol açtı. Komünist ideolojilere sempati duyduğu suçlamalarıyla karşılaştı ve ABD’deki McCarthycilik döneminde güvenlik izni iptal edildi.
Tartışmalara rağmen Oppenheimer akademiye ve teorik fiziğe katkıda bulunmaya devam etti. Princeton’daki İleri Araştırmalar Enstitüsü de dahil olmak üzere çeşitli üniversitelerde önemli görevlerde bulundu. Kuantum alan teorisi ve astrofiziğe yaptığı katkılar etkili olmaya devam etti.
18 Şubat 1967’de New Jersey’in Princeton şehrinde vefat den Oppenheimer hayatı boyunca Enrico Fermi Ödülü ve Liyakat Madalyası da dahil olmak üzere çok sayıda ödül ve onur aldı. Karşılaştığı zorluklara rağmen 20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden biri olarak kabul edilmektedir.
FEZA GÜRSEY KİMDİR
Bilim kadını Prof. Dr. Remziye Hisar (1902-1992) ile tıp doktoru ve fizikçi Dr. Reşit Süreyya Gürsey’in (1889-1962) ilk çocukları olarak dünyaya geldi.
Feza Gürsey, fizik okumaya lise öğrenciliği yıllarında karar verdi. Galatasaray Lisesi’ni 1940 yılında birincilikle bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencisi oldu, 1944 yılında da Fizik-Matematik Bölümü’nden birincilikle mezun oldu. M.E.B. sınavını kazanarak İngiltere Imperial College’a gitti. Burada 1945-50 yılları arasında Prof. Dr. H. Jones’ın danışmanlığında doktora çalışmalarını yaptı. 1950’de Kuaterniyonların alan teorisine uygulanmaları konusunda yaptığı çalışması, onun için de yaşam boyu sürecek bir araştırma ilgisinin odak noktası oldu. Bu dönem içerisinde “Tek boyutlu bir istatiksel sistem” ve “İki bileşenli dalga denklemleri üzerine” başlıklı iki önemli makale yayımladı. 1951-57 yılları arasında Ord. Prof. Dr. Cahit Arf’ın desteği ile İstanbul Üniversitesi Tatbiki Matematik Kürsüsü’ne asistan olarak atandı. 1953 yılında “Spinli elektronların klasik ve dalga mekaniği” adlı tezi ile doçent oldu.
1957-61 yılları arasında, Atom Enerjisi Komisyonu’nun bursu ile ABD’de Brookhaven Ulusal Hızlandırıcı Laboratuarı’nda çalıştı, araştırmalar yaptı. Bu dönemde Brookhaven Ulusal Hızlandırıcı Laboratuarı, Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü ve Columbia Üniversitesi’nde fizik dünyasında çok ileri düzeyde çalışma yapanlar ile birlikte çeşitli çalışmalar yürüttü.
Gürsey, 1960′lı yıllarda “Kiral Bakışım” kuralını ortaya koyarak uzay-zaman bakışım çalışmalarına önemli katkı sağladı. M. Günaydın ile birlikte yürüttüğü çalışmaları (1974-76) sonucunda, bileşik bir E6 grubunun içerdiği “oktonyon” cebirinin renk dinamiği ile ilgisi olduğunu kanıtladı. Bu çevrede adını duyuran ilk çalışması, yük bağımsızlığı ve Baryon korunumu ile Pauli Transformasyonunun ilgisini konu edinen makalesidir.
1961 yılında ABD’den Türkiye’ye dönen Gürsey, Prof. Dr. Erdal İnönü’nün ısrarları ve uğraşları sonucunda Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Teorik Fizik Bölümü’nü kurdu ve orada profesör olarak çalıştı. Bu dönem içinde Türkiye’de teorik fizik alanında yapılan çalışmaları canlandırmayı başardı.
1965-74 yılları arasında Yale Üniversitesi’nin Teorik Fizik Bölümü’nün teklifi üzerine, ODTÜ’deki görevinden ayrılmak istemeyen Gürsey, Yale Üniversitesi’nin konuk profesörlük görevini kabul etti ve ODTÜ-Yale üniversiteleri arasında dönüşümlü olarak lineer olmayan kiral modeller, konform simetri, genel görelilik üzerinde çalışmalarını sürdürdü. 1974 yılında Yale Üniversitesi Fizik Bölümü’ndeki konuk profesörlüğü sürekli duruma getirildi; izni kaldı ve ODTÜ’den ayrılmak zorunda bırakıldı.
Feza Gürsey, 1971 yılından 1991 yılında emekli oluncaya kadar Yale Üniversitesi Fizik Bölümü’nde çalıştı. 19 Ocak 1977’de temel parçacık fiziğine yaptığı katkılardan dolayı Sheldon Glashow ile birlikte Oppenheimer Ödülü’nü aldı.