ONLAR TOPLUMU BOZUYOR, İKİ KARILI İSMAİL BOZMUYOR!

Ahlâk ve insan hakları bekçiliği kolay iş değil. Bekçiliğine soyunulan ahlâk ve insan haklarının neye göre belirlendiğinin tespiti de öyle.

Başlık biraz karamsar oldu ama içerik eğlenceli aslında. Başlamadan önce bir ‘Hayırlı olsun’ diyelim, cümle izleyici adına ‘1 Erkek 1 Kadın’ çiftine. 250 bölümdür aynı çatı altında sürdürülen ‘ahlâka mugayir’ yani ‘ahlâka aykırı’ birlikteliğe ‘dürtük’ sonucu nikâh masası göründü. Dizinin konseptiymiş, esprilermiş… Hepsi göz ardı edildi; gözler ikilinin atacağı imzaya dikildi. Böylece cihanda insan haklarının, yurtta dizi kahramanlarının koruyuculuğuna gönüllülerin emri, senaryonun kavli(sözü) ile ‘Behzat Ç.’nin ardından bir dizideki çift daha hizaya sokuldu. Haydi, topluca alkışşş… Şak, şak, şakkk… Alkış faslı halledilmiştir. Tebriklerin kabulünü de, işi gücü bırakıp kurgu karakterlerinin nikâh memurluğunu üstlenenlere bırakıp geçelim şikâyetimize.

‘Dejavu’yaşatan konu, dizilerdeki evlilik dışı birliktelik olduğuna göre ben de ilk göndermemi bu yönde yapayım. ‘Hayat Devam Ediyor’ dizisindeki ilişkiler ilk takıntım. Çok saygıdeğer şahsiyetler, takılmışlar ya nikâhsız birlikte yaşamın kötü örnek olacağına… Ben de takıldım çifte karılı adamlara! Acep sayın ulular, avaz avaz haykıran iki karılı İsmail hakkında ne buyururlar? Resmi nikâhlı karısı Kudret’in üstüne Cennet’i imam nikâhıyla alan İsmail Efendi ve geniş ailesi toplum için nasıl bir örnektir? Erkek adama birden çok kadın helaldir, diye mi düşünülmekte? Hayat’la moruk Abbas’ı sineye çekmek zorunda kalan Kadriye Hanım’ın hoşgörüsü, kocası genç kız alan cümle kadınlara tavsiye olabilir mi? Ailenin korunmasına yönelik çalışmaları önemsediğini belirten Sayın Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, bir çatı altında yaşayan ki gerçek hayatta çok daha beterleri mevcut, bu karakterlerden rahatsız olmuyor mu? Kadın, burada ‘ikincil’ durumuna düşürülmüş değil mi? Savunması, ‘İmam Nikâhlı’ olunmasında gizliyse bu noktada kısa bir açıklama vermek kaçınılmaz.

Ahlâk ve insan hakları bekçiliği kolay iş değil. Bekçiliğine soyunulan ahlâk ve insan haklarının neye göre belirlendiğinin tespiti de öyle. Toplumu kollamanın yollarından biri nikâh masasından geçiyor ya… Bir bakalım ne diyor kanunlarımız evlilik konusunda. Cumhuriyet’ten sonra kabul edilen Medeni Kanun uyarınca, evliliğin geçerli sayılabilmesi için ‘Resmi Nikâh’ zorunlu! Sonrasında dini merasim yapılabilir. Aksine davrananların karşısına Ceza Kanunu dikiliyor. Aralarında evlenme akdi olmaksızın dini merasim yaptıranlar C.K. m 237/4 uyarınca hapisle cezalandırılıyor. Ayrıca, resmi nikâh belgesini görmeden dini nikâh kıyanlara da C.K. m 237/3 ile hapis veriliyor.

Bu basit bilginin ardından buyurun nikâh masasına. Buyuramazsınız çünkü İsmail zaten bir adet(karılar başlık parasıyla mal gibi alınıp satıldığı için adet dedik) resmi nikâhlı karıya sahip. Bu durumda ikincisinden dolayı cezalandırılması gerek. O halde nikâh masası olmadı; buyuralım, çifte standardın cenaze namazına… ‘Hayat Devam Ediyor’un İsmail’i gibi örnekler gani gani, çok saygıdeğerlerimizin arasında… İki eşli, bilmem kaç tebelleşli gırla! Onlar toplumu bozmuyor, zira rezaletleri kapı arkalarında!

‘Kapının arkası, ekranın muhafazakârı makbul’ diyor, şikâyetlerimi sürdürüyorum. Maksat öküz altında buzağı aramak, her telden tahrik olmak. Boş gezenin boş kalfası misali, oraya buraya el atmak. ‘El atmak’ dedim de ‘Survivor’ı hatırladım. O ne kardeşim öyle… Muhteşem bir doğa, deniz, güneş ve ortalıkta cıbıl cıbıl dolaşan güneş yanığı dövmeli bedenler. İzleyip de fikri bozmamak mümkün mü? Katılımcıların aynı adayı paylaşmasına hiiç değinmiyorum. Düşüncesi bile, yoldan çıkmaya yeterli. Dervişin fikri neyse zikri de odur, misali! Tez elden Acun’un kulağını büküp milleti uzun mintanlarla gezdirmesini sağlamak gerek. Yoksa bu işin sonu kelek.

Bir de ‘Kim Milyoner Olmak İster’ var, duyguları fena halde gıcıklayan. Milleti ‘paragöz’ yaptığı yetmiyormuş gibi ‘Bu parayla ne yapacaksınız’ sorgusuyla tüketiciliğe itiyor. Muzurluk bunlarla da sınırlı değil. Geçenlerde bir vatandaş kazanacağı parayla kız arkadaşını alıp Amerika gezisine çıkacağını söylemişti ‘Kim Milyoner Olmak İster’de… Buyurun, buradan yakın. Hem evlilik dışı ilişki, hem de ekrandan milyonları teşvik. Breh, breh, brehhh… Toplumu yozlaştırmanın katmerlisi!

‘Bir Çocuk Sevdim’, aile boyu ilişkiye girdim… ‘Lale Devri’, her kadına bir tohum serpti… ‘İki Yaka Bir İsmail’, erkeğimizin gücü sınır ötesi tam tekmil… ‘Yalan Dünya’, dizi âlemine bir ayna… ‘İffet’, tecavüze uğramak marifet… ‘Adını Feriha Koydum’, sana küstüm teselliyi başkasında buldum… Duma duma dummm… Ben bir yalan uydurdummm… Toplumdu, yozlaşmaydı, şikâyetti derken sonunda kafayı buldum.

Durumun özeti özlü sözlerde gizli

‘Ahlak, bireyin içindeki sürü içgüdüsüdür’demiş Neitzsche, politik kültürün insanları uyandırmasından korkup baskı uygulayanlara karşı… ‘Hiçbir miras dürüstlük kadar zengin değildir’ yorumunda bulunmuş Shakespeare, kendi hatalarını örtbas etmek için riyakârlığa soyunanlara… ‘İnsanın kendisini ıslah etmesi erdemle, başkalarını ıslah etmesi bilgi ile olur. Erdem ve bilgi, doğanıniki ahlâki özelliğidir ve insanı doğru yola ulaştırır’felsefesiyle hakikati göstermiş bilgisiz bilgiçlere, Konfüçyüs… ‘Politikacılar, halkın çıkarlarından farklı çıkarlara sahip olan insanlar topluluğudur’ sözüyle ortaya koymuş işin özünü, Abraham Lincoln… ‘Elin enteli, danteli de ne anlar bizim toplum yapımızdan len’ şeklinde kükreyen olursa eğer, alır cevabını ‘Güleriz ağlanacak halimize’ diyen Tevfik Fikret’ten! Bizimkisi de, işte o hesap. Aman karışmasın samanla sap.

Anibal Güleroğlu/Milliyet