Onlar da Defne Samyeli'nin yanında!
Anayasa Mahkemesinin 3 üyesi, TUİK anketine itiraz eden Defne Samyeli'nin yanında yer aldı..
Anayasa Mahkemesinin 3 üyesi, TUİK anketine itiraz eden Defne Samyeli'nin yanında yer aldı ve yasa maddesinin iptalini istedi.
"Devlet bana pedimi bile soruyor'' diyerek TUİK anketine itiraz eden ve 929 lira para cezasına çarptırılan sunucu Defne Samyeli ile ilgili tartışma büyüdü.
Anayasa Mahkemesinin 3 üyesi de ''Özel ve aile hayatına müdahale'' olarak niteledikleri yasa maddesinin iptalini istedi. Anayasa Mahkemesi üyeleri Serruh Kaleli, Erdal Tercan ve Osman Paksüt, ''Temel hak ve özgürlüklere orantısız müdahale içeriği taşıyan madde Anayasa’ya aykırıdır'' dedi.
Tartışma konusu düzenleme 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 7. maddesinde yer alıyor. Madde vatandaşların TÜİK’in istediği bilgileri eksiksiz ve doğru olarak vermekle yükümlü kılıyor. İstenilen bilgileri vermeyenlere de, 500 ile 1000 lira arasında ceza kesilmesini öngörüyor.
2 FARKLI KARAR
Anayasa Mahkemesi, 2008 yılında TÜİK anketörlerinin sorularını yanıtlamayanlara para cezası verilmesine yönelik düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak ve ''Herkesin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı bulunduğu’ gerekçesiyle iptal etti. TBMM ise, bazı değişikliklerle yasayı yeniden çıkardı. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesine iptal davası açıldı. Ancak mahkeme, üç yıl önce iptal ettiği düzenlemeyi, 12 Ekim 2011'de aldığı yeni bir kararla bu kez Anayasa’ya uygun buldu.
ÜÇ ÜYENİN GÖRÜŞÜ
Anayasa Mahkemesinin bu kararına Başkan Haşim Kılıç ile üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Fettah Oto, Serdar Özgüldür, Recep Kömürcü, Alparslan Altan, Burhan Üstün, Engin Yıldırım, Nuri Necipoğlu, Hicabi Dursun ve Mümtaz Akıncı olumlu oy verdi. Serruh Kaleli, Osman Paksüt ve Erdal Tercan ise yasa maddesinin iptalini istedi Kaleli, Paksüt, Tercan karşı oy yazılarında şu görüşleri savundular:
''Çağdaş hukuk devleti, idarenin hatalı uygulamalarının telafisi için gereken çabayı ve bundan doğacak külfeti vatandaşına yükleyen değil, böyle durumlara olabildiğince az sebebiyet veren devlettir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde, özel ve aile hayatına saygı hakkının getirdiği güvencenin bir koruma alanı yarattığı görülmektedir. Aksi bir durum, özel yaşamın korunması kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi, açık özgürlük ihlalleri yaratabilecektir. Temel hak ve özgürlüklere orantısız müdahale içeriği taşıyan bu madde Anayasa’ya aykırıdır''