ONCA LAF MERMERE ÇARPSA İZ YAPARDI, BUNDA BİR ŞEY YAPMADI; BU NASIL KAFA!
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'e fena yüklendi...
O kadar da mankafa değilsin
28 Şubat süreci hakkında şimdiye değin yazılıp çizilenleri ucuca ekleseniz buradan "Eyfel Kulesi"ne yol olur, herifçioğlunda milim gelişme yok.
Onca laf mermere çarpsa iz yapardı, bunda bir şey yapmadı.
Bu nasıl kafa!
Dünkü yazısında "Bir kere daha anladım ki" diyor, "Ben mankafayım ve anlamıyorum..."
Kim mi?
Valla artık ikrah geldi, adını telaffuz etmek istemiyorum.
İktibas ettiğim lakırdılarından hareketle kim olduğunu tahmin etmekte nasılsa zorluk çekmeyeceksiniz.
Diyor ki: "- AK Parti, ’28 Şubat postmodern darbesiyle yapılan tarihi bir hatayı, milletin iradesi ile düzelttik’ diyor. / Yani 4x4 eğitim kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş. / Peki ama... /Bundan önceki değiştirdikleri kanun da, Türk halkının seçtiği.. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 136’ncı oturumunda yapılan oylama ile kabul edilmemiş miydi?/- Hatırlamayanlara o oylamanın sonuçlarını aktarayım. / Gün 18 Ağustos 1997... / Oylamaya katılan milletvekili sayısı 519. / Evet diyenler 275. /Hayır diyen 244./ Katılmayan 29."
Hey gidi "sayın mankafa" hey!
Sanki dersin 28 Şubat kararlarının ana omurgasının "8 yıllık eğitim kanunu" olduğunu bilmeyen var da, sandalye sayıyorsun.
Parlamento askeri vesayet altında değil miydi?
Mahut darbenin "postmodern" tesmiye edilmesinin nedeni buydu zaten; parlamento açık tutulacak, senin gibiler de sandalye sayacaktı.
Bu kafanın bir başka sürümü, "28 Şubat kararlarının altına Erbakan imza atmamış mıydı" şeklinde arzı endam etmişti.
En gelişkin sürümünü de Mesut Yılmaz taa o vakit piyasaya sürmüştü.
28 Şubat MGK toplantısını takip eden günlerde merhum Erbakan’ın kendisiyle yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, "Erbakan sivil mutabakat arıyor" demişti hani.
"Açıklama" dediğim lafın gelişi; askere ispiyon yapmaktan başka bir şey değildi.
Sivil mutabakat arayışlarının askere ispiyon edildiği o dönemden sandalye sayısı aktaran eleman şöyle devam ediyor: "- 8 yıllık eğitim kanunu Meclis’te 275 oyla kabul edilmişti. / Onu değiştiren 12 yıllık yeni eğitim kanunu ise 295 oyla kabul edildi. Demek ki arada sadece 20 oy fark var..."
Hayır, arada 20 oy fark yok.
Arada...
Millet iradesine demokrasi diyenlerle "kaos" diyenler kadar fark var.
Tamam, 18 Ağustos 1997’de postmodern cuntanın istediği "8 yıllık eğitim kanunu"na sadece 244 el "hayır" demişti.
Şayet 411 el "hayır" deseydi ne olurdu bir düşünsene?
Senin gibi "411 el kaosa kalktı" demekle mi yetinilirdi, tanklar Sincan’da tekrar mı yürütülürdü?
"Gerekirse silah kullanırız" manşetini boşuna kotarmadın ya!
Bir de içindeki "hergeleyi" azdırıp "O gün her partiden herkes istediği oyu özgürce kullanmıştı..." diyebiliyorsun.
O "özgür" oyların bir kısmı "kaos" korkusundan, bir kısmı da" maslahat" gereği olmasın.
"Mankafayım" diyorsun ama bence o kadar da değilsin.
Çünkü...
"- Suudi Arabistan Krallığı, Ürdün Kralı’na başvurarak, ’Suriye’deki muhaliflere silah gönderilmesi için sınırlarını açmasını’ istemiş. / (...) Ülkesinde kadınlara araba kullanma izni bile vermeyen bir kral, bir başka krala, bir diktatörü indirip, o ülkeye demokrasiyi getirmesi için teklifte bulunuyor. Buna ne diyeceğiz? Arap baharı mı? /Yoksa Arap karnabaharı mı..." diyorsun.
"Karnabahar" espri denemesi hariç üzerinde "teemmül edilesi" laflar bunlar.
Demek ki o kadar da "mankafa" değilsin.
Ulan yoksa bazı konularda domuzluğuna mı anlamazlıktan geliyorsun.
Salih Tuna / Yeni Şafak
28 Şubat süreci hakkında şimdiye değin yazılıp çizilenleri ucuca ekleseniz buradan "Eyfel Kulesi"ne yol olur, herifçioğlunda milim gelişme yok.
Onca laf mermere çarpsa iz yapardı, bunda bir şey yapmadı.
Bu nasıl kafa!
Dünkü yazısında "Bir kere daha anladım ki" diyor, "Ben mankafayım ve anlamıyorum..."
Kim mi?
Valla artık ikrah geldi, adını telaffuz etmek istemiyorum.
İktibas ettiğim lakırdılarından hareketle kim olduğunu tahmin etmekte nasılsa zorluk çekmeyeceksiniz.
Diyor ki: "- AK Parti, ’28 Şubat postmodern darbesiyle yapılan tarihi bir hatayı, milletin iradesi ile düzelttik’ diyor. / Yani 4x4 eğitim kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş. / Peki ama... /Bundan önceki değiştirdikleri kanun da, Türk halkının seçtiği.. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 136’ncı oturumunda yapılan oylama ile kabul edilmemiş miydi?/- Hatırlamayanlara o oylamanın sonuçlarını aktarayım. / Gün 18 Ağustos 1997... / Oylamaya katılan milletvekili sayısı 519. / Evet diyenler 275. /Hayır diyen 244./ Katılmayan 29."
Hey gidi "sayın mankafa" hey!
Sanki dersin 28 Şubat kararlarının ana omurgasının "8 yıllık eğitim kanunu" olduğunu bilmeyen var da, sandalye sayıyorsun.
Parlamento askeri vesayet altında değil miydi?
Mahut darbenin "postmodern" tesmiye edilmesinin nedeni buydu zaten; parlamento açık tutulacak, senin gibiler de sandalye sayacaktı.
Bu kafanın bir başka sürümü, "28 Şubat kararlarının altına Erbakan imza atmamış mıydı" şeklinde arzı endam etmişti.
En gelişkin sürümünü de Mesut Yılmaz taa o vakit piyasaya sürmüştü.
28 Şubat MGK toplantısını takip eden günlerde merhum Erbakan’ın kendisiyle yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, "Erbakan sivil mutabakat arıyor" demişti hani.
"Açıklama" dediğim lafın gelişi; askere ispiyon yapmaktan başka bir şey değildi.
Sivil mutabakat arayışlarının askere ispiyon edildiği o dönemden sandalye sayısı aktaran eleman şöyle devam ediyor: "- 8 yıllık eğitim kanunu Meclis’te 275 oyla kabul edilmişti. / Onu değiştiren 12 yıllık yeni eğitim kanunu ise 295 oyla kabul edildi. Demek ki arada sadece 20 oy fark var..."
Hayır, arada 20 oy fark yok.
Arada...
Millet iradesine demokrasi diyenlerle "kaos" diyenler kadar fark var.
Tamam, 18 Ağustos 1997’de postmodern cuntanın istediği "8 yıllık eğitim kanunu"na sadece 244 el "hayır" demişti.
Şayet 411 el "hayır" deseydi ne olurdu bir düşünsene?
Senin gibi "411 el kaosa kalktı" demekle mi yetinilirdi, tanklar Sincan’da tekrar mı yürütülürdü?
"Gerekirse silah kullanırız" manşetini boşuna kotarmadın ya!
Bir de içindeki "hergeleyi" azdırıp "O gün her partiden herkes istediği oyu özgürce kullanmıştı..." diyebiliyorsun.
O "özgür" oyların bir kısmı "kaos" korkusundan, bir kısmı da" maslahat" gereği olmasın.
"Mankafayım" diyorsun ama bence o kadar da değilsin.
Çünkü...
"- Suudi Arabistan Krallığı, Ürdün Kralı’na başvurarak, ’Suriye’deki muhaliflere silah gönderilmesi için sınırlarını açmasını’ istemiş. / (...) Ülkesinde kadınlara araba kullanma izni bile vermeyen bir kral, bir başka krala, bir diktatörü indirip, o ülkeye demokrasiyi getirmesi için teklifte bulunuyor. Buna ne diyeceğiz? Arap baharı mı? /Yoksa Arap karnabaharı mı..." diyorsun.
"Karnabahar" espri denemesi hariç üzerinde "teemmül edilesi" laflar bunlar.
Demek ki o kadar da "mankafa" değilsin.
Ulan yoksa bazı konularda domuzluğuna mı anlamazlıktan geliyorsun.
Salih Tuna / Yeni Şafak