ON YIL NASIL GEÇTİ? İSMAİL KÜÇÜKKAYA'NIN SİHİRLİ FORMÜLÜ NE?

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya Akşam Gazetesinde geçirdiği 10 yılın muhasebesini yaptı.

Onuncu yıl marşım

AKŞAM Gazetesi’nde çalışmaya başladığımdan bu yana tam on yıl geçti. Nisan 2000’den bugüne... AKŞAM yolculuğumun yeni bir yıldönümündeyim. Son bir buçuk yılı genel yayın yönetmeni olmak üzere, çalışmaktan çok daha fazlasını gerektiren zorluklarla ve aynı zamanda güzelliklerle dolu, çok öğretici koskoca on yıl...


Sorumluluk etiği gereği, gelecekle ilişkim bağlamında, geçmiş bu zamanı sorgulama sürecindeyim.
Eski Yunan’da istikrara çok önem verilirmiş, o kadar ki; istikrarlı olmakla ahlaklı olmak arasında yakın ilinti kurulurmuş. Oysa ’küresel çağın iktidar tahtında’ göç etmek olgusu kurulu. Şimdi ’yerleşmek’ değil, ’hareket etmek’ gözde.


Elimde bir kitap, ’Yeni Kapitalizm Kültürü’, Richard Sennett’in. ’Marx’tan bu yana kapitalizmin tek değişmezi istikrarsızlık oldu’ diyor ve Zygmunt Bauman’ın ’akışkan modernlik’ tanımlamasına değiniyor. Her şey akışkan...
Artık ’ kısa vadeli düşünme’ egemen. Ekonominin sırtını dayadığı yeni kültür, ömür boyu süren istihdamın ve tek bir kurumdaki uzun kariyerin pabucunu dama attı. ’Kurumsal sadakat’ unutulmaya yüz tutmuş durumda. İstikrar sanatı da gözden düşeli çok oldu.

Muhabir ve haber odaklılık
Mesleğin hangi pozisyonunu işgal edersem edeyim, daima muhabir ruhuyla çalışacağım inancındayım.
Stajyer muhabirliğimin başladığı 1991’den bugüne, sadece o yönümle övündüm. Muhabirlik, yazarlık Ankara temsilciliği ve genel yayın yönetmenliği... Arada TV programları hep haber peşinde olmakla geçti, geçiyor. On yılı düşünürken de gazetemizin yayın çizgisini bu çerçevede değerlendiriyorum: ’Haber ve muhabir odaklı gazetecilik’ bizim zeminimiz, en temel eksenimiz.

Günümüzün tüm hakim eğilimlerinin aksine, insanın mesleğe olan sadakati ona istikrarlı bir yol inşa edebiliyor.
2000-2010 dönemi derken, Türkiye’nin dünyayla bütünleşme içinde, son derece köklü dönüşümler yaşadığı bir süreçten bahsediyoruz. Olayları izlerken ve aktarırken, gelişmeleri yorumlarken haber odaklı gazeteciliğin öneminin her gün sınandığına şahit oluyoruz.
Son bir buçuk yılda AKŞAM, Türk basınında en çok özel haber manşetiyle çıkan, haber takibini en iyi yapan ve en çok gündem belirleyen, en fazla alıntı yapılan gazete olarak dikkat çekiyorsa, bunda ’ekip bilincimizin’ rolü büyük.


İdareci olarak istikrarı aramak
Geçen hafta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği bir etkinlikte konuşmacıydım. Çok soruyla karşılaştım. Dünya istikrarsız ya, hele gazetecilik çok akışkan... Meslektaşlarım ve akademisyenler kişisel öykümden mesleki çıkarımlar yapabilir miyiz arayışındaydılar. Bizim meslekte aynı kurumda yükselmek de çok sık olmuyor.
Olayın haber boyutunu az önce yorumladık: Muhabire dayalı, özel haber anlayışından taviz vermemek. Türk basınından farklı manşetlerle çıkmak... Çünkü diğer gazetelerin hepsi birbirine benziyor. Hiçbirinde sürpriz yok...
Özellikle genç meslektaşlarım ve gazetecilik bölümlerinde okuyan arkadaşlarım bir de ’idareci olarak ne gibi ilkelere sahip olmak gerektiğini’ merak ediyorlardı.

Konuştuklarımdan size de kısa bir değerlendirme yapabilirim sanırım:
’Ani karar vermemek, tepkisellikten ve duygusallıktan uzak durmak, ilişki yönetimini ihmal etmemek. Öfke kontrolünü bırakmamak ve mutlaka üslup mühendisliği, neyi nasıl söyleyeceğinizi tartmak, daha önemlisi neyi söylememeniz gerektiğini bilmek...’

Mutluluk: Gönül rahatlığı
İnsan kendi kendine de soruyor, sorguluyor: On yıl nasıl geçti?
Formül ne: Sanırım sihir, kendi mutluluk anlayışımda yatıyor.
Binlerce mutluluk tanımlaması içinde ben en çok ’Mutluluk, iç huzurudur, gönül rahatlığıdır’ diyeni seviyorum. İç dünyanızda fırtınalar koparken dış dünyanızda istikrarı yakalayamazsınız. Tersten düşündüğüm zaman da dışarıdan gelen savurucu etkilere karşı direnebilmek için iç dengenize iş düşüyor.

Ben huzurumu ve iç dengemi daha çok işini iyi yapmış olmaya bağlıyorum. Şartlar ne olursa olsun işini iyi yapan birisi kendini iyi hisseder. Gönül rahatlığı oradan geliyor.

İsmail Küçükkaya/Akşam