Öldürülen gazeteci Haydar Meriç'in kardeşi: 'Fethullah Gülen'le ilgili bombayı patlatıyorum' demişti!
İstanbul Polisi'nin 5 yıl sonra yeniden açtığı "Gazeteci Haydar Meriç cinayeti" dosyasına ilişkin yeni iddialar ortaya atıldı.
Sözcü'den Can Özçelik'in haberine göre, Meriç’in yakın arkadaşı Mustafa Karaca'ya "Fethullah Gülen'le ilgili bombayı patlatıyorum" dediği ortaya çıktı. Meriç’in öldürülmeden önce çevresine "Üst düzey bir polisle görüşeceğim" dediği öne sürüldü.
Gazeteci Haydar Meriç, 31 Mayıs 2011'de Kırklareli'nde kaçırılmış, cesedi 18 Haziran 2011'de Düzce'nin Akçakoca İlçesi açıklarında bulunmuştu. Meriç, 2011 yılında Gülen'le ilgili kitap yazıyordu. 2015 yılında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Haydar Meriç cinayetinde 'FETÖ'yü işaret etti ve soruşturma yeniden başlatıldı.
"Soruşturmayı polis kararttı"
Haydar Meriç'in yakın arkadaşı Mustafa Karaca arkadaşının ölüm haberini aldıktan sonra cinayetin aydınlatılması için birçok kez köşe yazarlığı yaptığı “sarantalikoylum.com” sitesinden yazılar kaleme aldı.
Cinayet soruşturmasında 'FETÖ'nün araştırılmasını istedi. “Bu işin arkasında paralel yapı var” diyen Mustafa Karaca, arkadaşı Meriç'le yaptığı son görüşmede kendisine “Yakında bombayı patlatıyorum” dediğini söyledi. Olayın yaşandığı gece Kırklareli'ndeki MOBESE kameralarının kayıt almamasını sorgulayan Karaca, o dönem bu soruşturmayı polis kararttı” iddiasında bulundu.
Sözcü'de yer alan haber şöyle devam ediyor:
2015 yılında Ankara'dan özel bir ekip Kırklareli'ne giderek 3 ay boyunca kapsamlı bir araştırma yaptı. Meriç'in Gülen hakkında yaptığı araştırmalar sırasında görüştüğü kişilerle irtibata geçen polis, bazı şahısların ifadesini aldı. Bu süreçte, Meriç'in, Gülen'i yakından tanıyan bir kişiye ulaştığı ortaya çıktı. Emniyet o kişiye de giderek ifadesini aldı. Ancak o şahıs daha sonra hayatını kaybetti!
Meriç'in görüşeceği polis müdürü kimdi?
Haydar Meriç, öldürülmeden hemen önce çevresine Kırklareli Emniyeti'nde Şube Müdürü düzeyinde bir polisle görüşeceğini söylüyor. O kişiyi isim vermese de tarif ediyor. Ancak adını öğrenemediğimiz o polisle ilgili ilginç bir ayrıntıya ulaştık. Meriç ile görüşen son kişi olarak iddia edilen polisin olayın ardından tayini çıkıyor ve Kırklareli'nden ayrılıyor. Polisin, bu tayinin ardından 2 yer daha değiştirdiği ifade ediliyor. Bu polisin Meriç cinayeti ile ilgili gözaltına alınan 41 kişi arasında yer almadığı biliniyor.
"Bazı polisler ‘sana dava açarız' diye tehdit etti"
Ağabeyinin kaybolduğu gün, 31 Mayıs 2011'de, kendisini telefonla arayarak yanına çağırdığını anlatan Hikmet Meriç, “O an çok yorgundum. İşten yeni gelmiştim. Çağırdığı yere de yaklaşmıştım. Ancak saat çok geç olduğu için vazgeçerek eve geçtim. Ondan sonra bir daha haber alamamıştım.
Cesedi bulunduktan sonra şöyle düşündüm: O gün ben de orada olsaydım belki ağabeyim ile aynı kaderi paylaşacaktım” dedi. 2011 yılından itibaren olayla ilgili çok sayıda ifade verdiğini anlatan Meriç ilginç bir ayrıntıyı da paylaştı. Polise verdiği bir ifade de “Ağabeyimi Fetullahçılar öldürmüş olabilir. Bunun araştırılması gerekiyor” diye söylediğini belirten kardeş Meriç, bazı polislerin kendisine “Soruşturmanın yönünü değiştirmeye çalıştığın için sana da dava açarız” dediğini söyledi.
Acılı kardeş, “Ağabeyim öldürülmüştü. O yıllarda bizim sesimizi duyan yoktu. Açıkçası korktum” diye konuştu.
Gazeteci Haydar Meriç, 31 Mayıs 2011'de Kırklareli'nde kaçırılmış, cesedi 18 Haziran 2011'de Düzce'nin Akçakoca İlçesi açıklarında bulunmuştu. Meriç, 2011 yılında Gülen'le ilgili kitap yazıyordu. 2015 yılında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Haydar Meriç cinayetinde 'FETÖ'yü işaret etti ve soruşturma yeniden başlatıldı.
"Soruşturmayı polis kararttı"
Haydar Meriç'in yakın arkadaşı Mustafa Karaca arkadaşının ölüm haberini aldıktan sonra cinayetin aydınlatılması için birçok kez köşe yazarlığı yaptığı “sarantalikoylum.com” sitesinden yazılar kaleme aldı.
Cinayet soruşturmasında 'FETÖ'nün araştırılmasını istedi. “Bu işin arkasında paralel yapı var” diyen Mustafa Karaca, arkadaşı Meriç'le yaptığı son görüşmede kendisine “Yakında bombayı patlatıyorum” dediğini söyledi. Olayın yaşandığı gece Kırklareli'ndeki MOBESE kameralarının kayıt almamasını sorgulayan Karaca, o dönem bu soruşturmayı polis kararttı” iddiasında bulundu.
Sözcü'de yer alan haber şöyle devam ediyor:
2015 yılında Ankara'dan özel bir ekip Kırklareli'ne giderek 3 ay boyunca kapsamlı bir araştırma yaptı. Meriç'in Gülen hakkında yaptığı araştırmalar sırasında görüştüğü kişilerle irtibata geçen polis, bazı şahısların ifadesini aldı. Bu süreçte, Meriç'in, Gülen'i yakından tanıyan bir kişiye ulaştığı ortaya çıktı. Emniyet o kişiye de giderek ifadesini aldı. Ancak o şahıs daha sonra hayatını kaybetti!
Meriç'in görüşeceği polis müdürü kimdi?
Haydar Meriç, öldürülmeden hemen önce çevresine Kırklareli Emniyeti'nde Şube Müdürü düzeyinde bir polisle görüşeceğini söylüyor. O kişiyi isim vermese de tarif ediyor. Ancak adını öğrenemediğimiz o polisle ilgili ilginç bir ayrıntıya ulaştık. Meriç ile görüşen son kişi olarak iddia edilen polisin olayın ardından tayini çıkıyor ve Kırklareli'nden ayrılıyor. Polisin, bu tayinin ardından 2 yer daha değiştirdiği ifade ediliyor. Bu polisin Meriç cinayeti ile ilgili gözaltına alınan 41 kişi arasında yer almadığı biliniyor.
"Bazı polisler ‘sana dava açarız' diye tehdit etti"
Ağabeyinin kaybolduğu gün, 31 Mayıs 2011'de, kendisini telefonla arayarak yanına çağırdığını anlatan Hikmet Meriç, “O an çok yorgundum. İşten yeni gelmiştim. Çağırdığı yere de yaklaşmıştım. Ancak saat çok geç olduğu için vazgeçerek eve geçtim. Ondan sonra bir daha haber alamamıştım.
Cesedi bulunduktan sonra şöyle düşündüm: O gün ben de orada olsaydım belki ağabeyim ile aynı kaderi paylaşacaktım” dedi. 2011 yılından itibaren olayla ilgili çok sayıda ifade verdiğini anlatan Meriç ilginç bir ayrıntıyı da paylaştı. Polise verdiği bir ifade de “Ağabeyimi Fetullahçılar öldürmüş olabilir. Bunun araştırılması gerekiyor” diye söylediğini belirten kardeş Meriç, bazı polislerin kendisine “Soruşturmanın yönünü değiştirmeye çalıştığın için sana da dava açarız” dediğini söyledi.
Acılı kardeş, “Ağabeyim öldürülmüştü. O yıllarda bizim sesimizi duyan yoktu. Açıkçası korktum” diye konuştu.