"OLAY MAALESEF SAPTIRILMIŞTIR!.." İBB BASIN DANIŞMANI YANARDAĞ'DAN AÇIKLAMA!..

İBB Basın Danışmanı Ahmet Faruk Yanardağ, eşinin karıştığı trafik kazasıyla ilgili açıklama gönderdi. İşte o açıklama...

Sayın Medyaradar Editörü,


Eşimin kullandığı ve içinde iki çocuğumuzun da bulunduğu araca Vatan Caddesi´nde iki aracın ar arda çarpması sonrasında meydana gelen olaylar maalesef medyaya yanlış aksettirilmiştir. Bu olay Medyaradar.com´da `BAŞKAN'IN DANIŞMANININ EŞİYİM' DEDİ POLİSE SALDIRDI!.. DANIŞMAN EŞİ TERÖR ESTİRDİ!..!´ başlığı ile yer aldığını gördüm. Konu ile ilgili gerçekleri dikkatlerinize sunmak amacıyla bu açıklamayı kaleme aldım.



  • Öncelikle eşim `Başkan danışmanının eşiyim, bana ceza yazamazsınız´ ifadelerini kullanmamıştır. Bu, karakolda 3,5 saat boyunca şikayetten vazgeçmemizi isteyen polisin uydurmasıdır. Zaten olayın basına aksetmesi de polisin DHA muhabirini Karakola çağırması ile olmuştur.
  • Kaza 13 Ağustos saat 21.30 sularında Vatan Caddesi´nde meydaba gelmiş ve iki araç art arda eşimin kullandığı araca çarpmışlardır. Arabada bir 5 diğeri 13 yaşında olmak üzere iki oğlum da vardır.
  • Çarpan araç sürücüleri kırmızı ışıkta durmadıklarını ve hatalı olduklarını kabul etmektedirler. Burada hiçbir sorun ve anlaşmazlık yoktur. Çarpan sürücülerden birinin talebi ile kaza tutanağı-raporu için polis çağrılıyor.
  • Olay yerine gelen polisler, zorunlu trafik sigortasının bulunmadığını belirterek bağlayacaklarını söylüyorlar. Bu esnada ben kaza mahalline varmıştım. Polislere, `sigorta poliçesinin olduğunu ancak yanımızda bulunmadığını´ söyledim. Ben sigorta poliçesini, kaza mahalline çok yakın olan işyerinden getirmek için oradan ayrıldım. Ben ayrıldıktan sonra, aracın bağlanacağını belirten polisler tutanağı eşimin imzalamasını istiyorlar. Eşim de `az beklerseniz sigorta poliçesini eşim getirecek, o zaman imzalayayım´ diyor. Polisler de `biz eşini beklemek zorunda değiliz. Sen 18 yaşından küçük müsün ki, eşini bekliyorsun´ diye agressif karşılık veriyorlar. Ve sinirlenerek hazırladıkları kaza raporunu yırtıp atıyorlar.
  • Araçlarına binen polislerin yanına giden eşim `isminizi alabilir miyim, hukuken hakkımı arayacağım´ diyor. Bir polise kimliğini sormak kimin haddine. İşte eşimi de araç kapısı ile itiyorlar. 13 yaşındaki oğlum annesine sarılarak polislere `anneme bir şey yapmayın´ diyor. O esnada eşimin kardeşi Nurhan Uygun da polislere `yaptığınız çok yanlış´ deyince onu şertçe itiyorlar. Yanında bulunan 20 yaşındaki oğlu Sinan da polislere `neden böyle yapıyorsunuz´ diye çıkışınca, iki polis küfürler savurarak üzerine hücum ediyor. Korkup kaçan Sinan´ı polislerler yakalayıp tekme tokat dövüyorlar. Bunun üzerine eşimin kardeşi polislerden davacı olmaya karar veriyor. Ben bu esnada poliçeyi almış dönmüştüm. Hadiseden, oğlumun bana sarılıp ağlayarak `baba bana da vurdular´ deyince öğrendim. Şikayet edileceklerini öğrenen polislerin amiri, diğer polisleri toplayıp `polise mukavemet ettiler´ diye zabıt tutarsınız´ diyerek, onları olay yerinden uzaklaştırdı. Bütün olay daha sonra gelen 10/15 polis ve kazaya karışan 7-8 kişi´nin tanıklığında oldu.
  • Şikayet için gittiğimiz Fatih Karakolu´nda polislerin ısrarlı `şikayetten vazgeçin´ telkinlerini red ettik. Sabah olayın internet sitelerine `Bana ceza yazamazsınız, ben Topbaş´ın danışmanının eşiyim´ şeklinde yansıdığını şaşkınlıkla öğrendik. Eşime ' Böyle bir söz söyledin mi, ağzından kaçmış olabilir mi?' diye sordum. Eşim de 'Kesinlikle hayır, Avukat olduğumu bile en son söyledim' dedi. Şikayetten vazgeçmediğimiz için olay maalesef saptırılmıştır. Olayın nasıl cereyan ettiği, şahitler tarafından bilinmektedir. Polise darp ve hakaret gibi bir durum da söz konusu değilir. Basına yansıdığı şekilde bir olay yoktur. Mağdur edildiğimize inanıyorum.''"



  • Haberin Kaynağı Doğan Haber Ajansı´dır. Gece saat 24.00´te Fatih Karakolu´na polisler tarafından çağrılmışlardır. Nasıl istihbaratla geldiklerini bilmiyorum. Benimle konuşmadan haberi servise koydular. Hadise internet sitelerine çarpıtılmış bir şekilde yansıdıktan saatler sonra bir DHA muhabiri saat 12:00 sularında beni aramış ve `sizin de görüşünüzü almak istiyoruz´ demiştir. Kendileri ile konuştum ve hadiseyi anlattım. Ancak olan olmuş, başlık ve manşetler hadiseyi hiç de gerçek olmayan bir şekilde kamuoyuna çarpıtarak sunmuştur.
  • Bu konu ile ilgili yazılı açıklama yaptım. Gazete, televizyon ve ajanslara hem ben hem de eşim açıklamalarda bulundu. Bu mektup ile sizin de dikkatinizi çekmek istedim. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için değerlendirmenize sunuyor, iyi çalışmalar diliyorum



    Saygılarımla



  1. Faruk Yanardağ